Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Rusya ile Türkiye arasında (İran’ı da ekleyerek Astana Süreci’nden de bahsedebiliriz) İdlib konusunda problemli de olsa dört yıldır süren bir anlaşma vardı.

Her ne kadar Moskova zaman zaman Ankara’ya “İdlib yükümlülüklerini yerine getirmediğinden dolayı" sitemde bulunsa da genel olarak iki lider (Erdoğan ve Putin) durumu idare edebiliyorlardı.

Rusya’nın Ukrayna’da fiilen NATO ile savaşmak zorunda kalması, yaptırımlar ve ABD baskılarıyla Türkiye’nin ikili ticarette frene basması, Ankara’nın Kiev’e “Bayraktar katkısı”nın Moskova’dan giderek daha sert tepki görmesi gibi faktörler ve Ortadoğu’daki gelişmeler, er veya geç Suriye’de de kendini gösterecekti. Ve gösterdi de.

Gerilim hızla tırmanıyor

Başta Heyet Tahrir Şam (HTŞ) olmak üzere cihatçı güçler Halep’e güçlü bir saldırı başlattı. Bu güçler arasında Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu’na (SMO) ait bazı birliklerin de bulunduğu kanısı yaygın.

Her ne kadar bu yazının yazıldığı sırada Millî Savunma Bakanlığı’nın “gelişmelerin izlendiğine ve gerekli tedbirlerin alındığına” ilişkin nötr açıklaması dışında bir resmî tutum ifade edilmese de, Türkiye’nin bu olayın dışında olması zor görünüyor.

Bazı yorumcular Ankara’nın cihatçıların saldırısını önlemeye çalıştığını savunuyorlar. Bazıları ise bu gelişmenin İsrail ve ABD eliyle tezgahlandığını, Türkiye’nin de oyunun içinde yer aldığını öne sürüyor. Yandaş basındaki kimi başlık ve haberler de düşündürücü. (Örneğin, Yeni Şafak cihatçı saldırısını “Esed’e Halep şoku” başlığıyla verdi.)

Erdoğan’ın uzun süredir Esad’la görüşmeye çalıştığını, bu konuda en azından bir süre Putin’in arabuluculuk yapmaya çalıştığını, ancak Şam yönetiminin “Türkiye önce askerlerini Suriye’den çeksin ve cihatçılara desteğini kessin” şartlarından vazgeçmediğini biliyoruz.

İki gün önceki yazımda Putin’in Suriye Temsilcisi Lavrentyev’in Ankara’yı “işgalci” olmakla suçladığını, Rusların çoktandır bu görüşte olmakla birlikte bunu sadece şimdi yüksek sesle dillendirdiklerini yazmıştım.

Yani genel olarak gerilim artıyordu ve Halep saldırısıyla iyice tırmandı.

Putin’in sözcüsü Peskov Şam yönetiminden “gerekli önlemleri almasını beklediklerini” söylediği sıralarda Esad olağanüstü bir görüşme için Moskova’ya gelmişti bile.

Gelişmeler nereye doğru ilerleyecek, göreceğiz. Ancak Ukrayna cephesindeki olağanüstü şartlar nedeniyle Suriye’de yeni bir kriz çıkmasını istemeyen Kremlin’in sinirlerinin ayakta olduğunu söylemeye herhalde gerek bile yoktur.

Rus basını Erdoğan’ı hedefe koydu

Rusya medyası genel olarak Kremlin’in tavrını beklediği için fazla yorum yapmaktan kaçınsa da bazı önemli gazetelerin ve internet sitelerinin haber ve analizleri ilginçti.

Ülkenin en etkili gazetelerinden Kommersant, konuyla ilgili haberine “Şam Türkiye yanlısı grupların saldırısıyla karşı karşıya” alt başlığını attı. Haberde uluslararası ilişkiler uzmanı Mardasov’un İdlib’deki durumun faktörlerinden biri olarak “Şam’ın görüşme çağrılarına yanıt vermeyen Türkiye”yi göstermesi ve “bu durumun resmî Türk yöneticilerinin davranışlarına yansıdığı” tezi dikkat çekiyordu. Mardasov’un iddiasına göre, İdlib saldırısında cihatçıların kullandığı “silahlar kısa süre önce Türkiye’den gönderilmişti.”

Nezavisimaya gazetesi, ilgili haber-yorumu “Türkiye’nin koruduğu güçler Suriye’de şiddet yoluyla yayılma aşamasına geçtiler: Ankara’ya bağlı militanlar Şam’a ve Hizbullah’a meydan okudu” başlığı ile verdi. Yorumda saldırının Lübnan’daki ateşkesle ve Ankara-Şam ilişkilerinde normalleşme sürecinin durmasıyla bağlantılı olduğu savunuldu.

Konuyla ilgili en sert yorumlar, genellikle Türkiye karşıtı tavrıyla bilinen Tsargrad TV sitesinde dikkat çekti. Başlık “Erdoğan Putin’i kandırdı: Suriye ateş altında, Kremlin suskun, Putin’in avucunun içindeki Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti” idi. (Bu uzun başlıktaki ihanet kelimesinin yerine başka kelimeler seçilebilirdi ama hakaret olarak değerlendirilebileceğinden dolayı onlardan birini yazmadım.)

Başlığı böyle olan bir yazının içeriği daha yumuşak olmuyor elbette. Saldırı sonucu doğan durumdan “Erdoğan’ın yararlandığı”, Türk liderin İdlib’deki cihatçıların silahsızlandırılması sözü vermesine rağmen bu konuda her seferinde Putin’i oyaladığı, tüm bu planların gerisinde ABD’nin olduğu, zaten Türkiye’nin hep birçok karpuzu koltuğunda tutma meraklısı olduğu… Tsargrad’ın yorumları arasında bunlar da vardı.