MHP Lideri Devlet Bahçeli, yaklaşık bir ay önce, partisinin grup toplantısında terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’a, “Meclis’e gelsin, DEM Parti grubunda konuşsun, örgütü lağvettiğini açıklasın” dedi.
İzleyen haftalarda yapılan MHP grup toplantılarında da bu çağrısının arkasında olduğunu söyledi.
Öcalan’ın Meclis’e gelip konuşma yapması fikri tepki gördü.
Atatürk’ün Gazi Meclisi’nde Öcalan’ın konuşma yapamayacağı vurgulandı.
Bazı milletvekilleri “buna izin vermeyiz, Meclis’te konuşma yapması için bizim cesedimizi çiğnemeniz gerekir” şeklinde sert açıklamalar yaptılar.
Bahçeli bu hafta yapılan MHP grup toplantısında bu kez başka bir çağrı yaptı. DEM Parti’nin İmralı’yla görüşmesini istedi. DEM Parti eş başkanları da Öcalan’la görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvurdular.
Bahçeli’nin Öcalan çağrısı konusunda görüş belirtmeyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu hafta grup toplantısında bu konuda ilk kez konuştu.
Bahçeli’nin cesur bir adım attığını, aralarında görüş ayrılığı olmadığını söyledi. Böylece Bahçeli’nin Öcalan ve DEM Parti çağrılarına sahip çıktı.
Ancak Erdoğan “gördüğümüz tablodan memnun değiliz” diyerek konunun muhataplarından gelen mesajlardan memnun olmadığını da duyurdu.
İktidar Öcalan üzerinden bir politika geliştirmeye kararlı görünüyor.
Anlaşılıyor ki Öcalan’ın Meclis’e getirilmesine toplumun birçok kesiminden gelen tepki üzerine, bu formül yerine DEM Parti’nin Öcalan’la görüşmesi formülü gündeme getirildi.
Adalet Bakanlığı’nın izin vermesinden sonra DEM Parti yetkilileri Öcalan’la görüşecek.
Birinci açılım sürecinde de o zamanki adıyla HDP yetkilileri sık sık Öcalan’la İmralı’da görüşmüş ardından Kandil’e gitmişler, bir mekik politikası izlenmişti.
Bu çağrıyla ilgili olarak Erdoğan’ın “tablodan memnun değiliz” sözleri önemli.
Demek ki bazı temaslar yapıldı yapılıyor.
Erdoğan’ın bu sözleri iktidarın Öcalan veya DEM Parti’den beklediği yanıtları alamadığı şeklinde yorumlanabilir.
Öcalan’ın böyle bir çağrıyı sadece İmralı’dan çıkıp ev hapsine geçmesi karşılığında yapması ne kadar mümkün henüz bilinmiyor.
Çünkü PKK’nın başka talepleri de söz konusu.
Örneğin Güneydoğu’da yerel bir Meclis kurulması ve bölgeyi bu Meclis’in yönetmesi talebi var. Adı konmamış bir federasyon isteği bu.
Ayrıca Kürtçe’nin resmi dil olarak kabul edilmesi talebi de söz konusu.
Bu taleplerin iktidar tarafından kabul edilmesi mümkün görünmüyor.
Erdoğan’ın yansıttığı rahatsızlığın nedeni de bu olabilir.
Ayrıca iktidarın sadece Öcalan’ı tek muhatap olarak görmesi, eski HDP’nin genel başkanı Selahattin Demirtaş’ı ise devre dışı bırakması da DEM Parti içinde tartışma konusu.
Bölgedeki gelişmeler dikkate alındığında Suriye’nin kuzeyinde ABD himayesinde devletçik ve ordu kuran PKK-PYD’nin, Öcalan’ın çağrısıyla silah bırakıp bu yapılaşmadan vazgeçmesi pek olası değil.
PKK şu anda ABD’nin himayesinde Suriye’de devlet kurmakla meşgul.
Bu nedenle süreci durdurup, silahları gömmesini beklemek gerçekçi değil.
İktidarın bu adımının iç politikayla ilgili amacının ise DEM Parti’yi yanına çekip Erdoğan’a dördüncü kez cumhurbaşkanlığı yolunu açacak yeni anayasaya destek olmasını sağlamak olarak dillendiriliyor.
“Öcalan ve DEM Parti bunu yaparsa neler karşılığında yapar” sorusunun yanıtı önemli.
Çünkü halkın tutumunu belirleyecek olan bu yanıt olacaktır.