İktidar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı hedef alan hamlelerine devam ediyor.
İmamoğlu’nu ve Yavaş’ı yargı ve İçişleri Bakanlığı üzerinden kıskaca almaya çalışıyor.
Bu iki isim neden hedefte?
Nedeni çok açık; İmamoğlu ve Yavaş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a karşı cumhurbaşkanlığı seçimini kazanma şansı en yüksek iki isim.
Bu nedenle iktidar İmamoğlu’na ve Yavaş’a belediyelerin harcamaları üzerinden itibar suikastı yapmaya çalışıyor.
İmamoğlu’nun hakkında açılan “ahmak davası” nedeniyle aldığı mahkumiyet ve siyaset yasağı kararı istinaf mahkemesinde bekletiliyor.
Eğer iktidarın işine gelirse İmamoğlu’nun siyaseten yasaklanması bir olasılık.
Bu dosya Demokles’in kılıcı gibi İmamoğlu’nun üzerinde sallandırılıyor.
Cumhuriyet Bayramı kutlamaları nedeniyle Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği konserlerde sanatçılara, ekiplerine ve sahne kurulumuna harcanan paralar nedeniyle savcılık soruşturma açtı ve İçişleri Bakanlığı müfettiş göndererek inceleme başlattı.
Hemen ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de inceleme başlatıldı ve müfettiş gönderildi.
Ardından CHP’li Beykoz Belediyesi’ne harcamaları nedeniyle müfettiş gönderildi, inceleme başlatıldı.
Hakkında soruşturma açılan, inceleme başlatılan AK Partili belediye yok.
Bu da çok açık gösteriyor ki bu incelemeler müfettiş göndermeler siyasi amaçlı.
CHP Lideri Özgür Özel’de dün yaptığı basın toplantısında AK Partili belediyelerin yaptığı konser ve benzeri organizasyonlar için ödediği paraların CHP’li belediyelerden çok daha fazla olduğunu liste halinde açıkladı.
Özel, CHP’li belediye başkanları için “onlara kendi namusumla kefilim” diyerek sahip çıktı.
İktidar, devlet gücünü kullanarak İmamoğlu’nu ve Yavaş’ı baskılamaya, ikisinden birinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına CHP’nin tek adayı olarak çıkmasını önlemeye çalışıyor.
İmamoğlu da Yavaş da diğer CHP’li büyükşehir belediye başkanları gibi halka hizmet götürmekte çok başarılı oldular. Sosyal harcamalarla düşük gelir gruplarının ihtiyaçlarını karşıladıkları gibi, iş bulmalarına, meslek edinmelerine yardımcı oldular. Pandemi boyunca illerinde,ilçelerinde evlere kadar hizmet götürdüler. Deprem bölgesinde çok önemli hizmetler yaptılar.
Vatandaşın memnuniyeti bu isimlerin 2019 gibi 2023 yerel seçimlerinde de yeniden belediye başkanı seçilmeleriyle tescillendi.
Bu iki ismin de CHP’nin cumhurbaşkanı adayı göstereceği isimlerin başında gelmesi iktidarı rahatsız ediyor.
İstanbul, Ankara ve Beykoz belediyelerine müfettiş gönderilmesi ve inceleme başlatılmasının en önemli nedeni de bu gerçek.
Oysa İstanbul Büyükşehir Belediyesi de Ankara Büyükşehir Belediyesi de sürekli denetleniyor.
Başkanlar aralıksız denetimi “her odadan bir müfettiş çıkıyor” diye ifade ediyorlar.
Ancak bugüne kadar bulunan bir yasa dışı ödeme, bir yolsuzluk yok.
Buna karşın iktidar cumhuriyeti kutlama konserlerini bahane ederek yeniden soruşturma ve inceleme başlattı.
Belediyeler zaten rutin şekilde denetleniyor.
Yerel yönetimlerin denetimi 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’na göre yapılıyor.
Bu Kanun’a göre belediyelerde iki tür denetim gerçekleştiriliyor:
İç ve dış denetim.
İç denetim, belediyelerin bünyesindeki denetim organları tarafından yapılıyor.
Dış denetim ise belediyelerin harcama ve hesaplarının Sayıştay tarafından, mali işler dışındaki işlemelerinin ise İçişleri Bakanlığı ve yargı tarafından denetlenmesini ifade ediyor.
Belediyeler rutin olarak zaten yoğun bir denetim altında.
Bu nedenle iktidarın soruşturma ve inceleme yoluyla kurduğu baskının nedeni CHP’li belediyelerin harcamaları değil, İmamoğlu ve Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanma şanslarının çok yüksek olmaları ve Cumhuriyet’i yüz binlerce vatandaşla birlikte coşkuyla kutlamaları.