Erdoğan ile Bahçeli el elle verdi. FETÖ’nün darbe girişimini lütuf gördüler.Rejimin beline baltayı vurdular. Yangından mal kaçırır gibi atlı ayda Anayasa’yı değiştirdiler.

Kendilerinin bile sonu nereye varacağını bilmediği yeni bir siyasal düzenin kapısını açtılar…

Kervan yolda düzülür mantığıyla hareket ettiler…

Ettiler ama kervanın başı başka yere gitti, ortası başka yere kıçı başka yere. Amorf bir sistem ortaya çıktı.

Düşünün getirdikleri rejimin adı bile tuhaf. Adı bile amorf…

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ymiş!...

Nedir bu sistemin gövdesi, oturduğu temel, yaslandığı ideolojik dayanak…

Yok…

Adına Sultanizm de diyebilirsiniz…

Otoriter demokrasi de diyebilirsiniz…

Hatta Demokratör rejim diyen bile var…

Bu mesele durup dururken nereden çıktı diye soracaksınız? Durup dururken çıkmadı. İyi Parti Genel Başkanı Akşener görüştüğü önemli bir isme ‘seçmen onaylamadı. Parlamenter sistem gündemden düşmüştür. Cumhurbaşkanlığı sistemi kalıcı hale gelmiştir’ demiş…

Kalıcı hale geldi mi?

Haftalık Oksijen gazetesinde Prof. Dr. Ali Yaycıoğlu bu konuda iki makale yazdı. Parlamenter sisteme geçiş imkanının kalmadığını söyledi. Eski rejimin yıkıldığını ama yerine yeni bir rejimin kurulamadığını da belirtti…

Kurulamadı mı kurulmadı mı?

Meselenin can alıcı sorusu bu…

Siyasetçi Akşener’in de bilim insanı Yaycıoğlu’nun da ‘bu artık rejim kalıcı’görüşüne veya tezine katılmıyorum…

Kabul ediyorum… Kurum diye, ortak akıl diye, inisiyatif kullanma diye, karar verme diye bir olgu kalmadı.

Yargı eski yargı değil. Bakanlıklar eski bakanlık değil. Bürokratlar eski bürokrat değil. Diyanet eski diyanet değil.

Diyanet okullara girdi sekiz dokuz yaşındaki çocuklara dinin acı, gözyaşı, melankoli, çile çekmek, yoksulluğun ahiret sınavı olduğunu öğretmeye çalışıyor.

Bu dünya için değil öteki dünya için yaşa diyor…

Yeri gelmişken sormadan edemeyeceğim Allah bu dünyayı kim için yarattı?

İktidar ÖSYM üzerinden orduya yabancı asker almak için hamle yapıyor. Suriyeli, Iraklı, Afgan, Yemenli, Somalili vs…

Yakalanmasalar olacaklardı da… ÖSYM Başkanı olacak zat yayınladığı bildirgeye utanmadan sehven demez mi?

Esat’ı devirmek için kurdukları, dolarla maaş verdikleri adına Özgür Suriye Ordusu dedikleri sonra Milli Suriye Ordusu’na çevirdikleri cihatçı grubu ne yapacaklarını bilmiyorlar.

Allah bilir ÖSYM üzerinden onları TSK’ya monte etme planı vardı.

Bilemiyorum!...

Yargıya bakıyorsun genç savcı ve hakimlerin ataması Saray’dan yapılıyor. Bizzat Erdoğan ilgileniyor…

Eski vekiller, eski belediye başkanları büyükelçi yapılıyor. Diplomasiyi meslek olmaktan, birikim sahibi olmaktan çıkardı…

Varlık Fonu adı altında ülkenin bütün kamu bankalarını, kamu bankalarını kendisi yönetiyor. Merkez Bankası’nı kendine bağladı…

Uzatmayayım. Ülkenin hali bu……

Bu yüzden parlamenter rejime dönüş imkansız bu rejim kalıcı diyorlar…

Bence bütün bu hamlelere rağmen değil…

Çünkü bu rejim Erdoğan rejimi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ymiş falan hikaye…

Erdoğan rejimi…

Adını doğru koyarsak ilerisi için daha iyi analiz yapabiliriz. Erdoğan’ın iktidardan gittiği gün bu ucube rejimde biter…

Yerine kim gelirse gelsin… İster AKP’li olsun ister CHP’li… Bu rejimle ülkeyi yönetmesi zor.

Zor değil imkansız…

Bu rejim Erdoğan için tasarlandı. Erdoğan sonrası düşünülmedi.

Bu yüzden kurumsal, kalcı, rejimi kökleştirecek, ileriye yönelik adımlar atılmıyor.

Zaten Erdoğan da istemiyor ki…

Erdoğan and Bahçeli gave it hand in hand. They saw FETO's coup attempt as a blessing. They put an ax to the regime's back. They changed the Constitution in a flash, as if stealing goods from a fire.

They opened the door to a new political order that even they did not know where it would end...

They acted with the mentality that the caravan would be arranged on the road ...

They did, but the head of the caravan went to one place, the middle to another, the stern to another. An amorphous system emerged.

Come to think of it, even the name of the regime they introduced is strange. Even its name is amorphous…

It is the Presidential Government System !...

What is the body of this system, the foundation on which it sits, the ideological basis on which it rests...

None…

You can also call it Sultanism …

You can also call it authoritarian democracy…

There are even people who call it a democrat regime...

You may ask, where did this issue come from out of the blue? It didn't come out of nowhere. İyi Party Chairman Akşener said, " The voters did not approve of an important figure she met with. " The parliamentary system has fallen off the agenda. "The presidential system has become permanent, " he said...

Has it become permanent?

Prof. in the weekly Oksijen newspaper. Dr. Ali Yaycıoğlu wrote two articles on this subject. He said that there was no possibility of switching to a parliamentary system . He also stated that the old regime was destroyed, but a new regime could not be established in its place...

Couldn't it be installed or not?

This is the crucial question of the issue...

I do not agree with either politician Akşener or scientist Yaycıoğlu's view or thesis that "this regime is permanent" ...

I agree... There is no such thing as institution, common sense, taking initiative or decision-making anymore.

The judiciary is not the old judiciary. The ministries are not the old ministries. Bureaucrats are not old bureaucrats. Diyanet is not the old Diyanet.

Diyanet entered schools and is trying to teach eight-nine-year-old children that religion is pain, tears, melancholy, suffering, and poverty is the test of the afterlife .

He says live for the next world, not for this world...

By the way, I can't help but ask, for whom did God create this world?

The government is making moves to recruit foreign soldiers to the army through ÖSYM. Syrian, Iraqi, Afghan, Yemeni, Somali etc…

What would have happened if they had not been caught... Wouldn't the person who will be the President of ÖSYM shamelessly call the declaration he published inadvertent ?

They don't know what to do with the jihadist group they founded to overthrow Assad, called the Free Syrian Army, and then turned into the National Syrian Army, to which they paid salaries in dollars.

God knows there was a plan to integrate them into the Turkish Armed Forces through ÖSYM.

I do not know!...

If you look at the judiciary, young prosecutors and judges are appointed by the Palace. Erdogan himself is interested...

Former MPs and former mayors are made ambassadors. He took diplomacy away from being a profession and having knowledge...

He manages all the public banks of the country under the name of the Wealth Fund. He tied the Central Bank to himself…

I won't make it longer. This is the state of the country……

That's why they say that a return to the parliamentary regime is impossible, this regime is permanent...

I think not, despite all these moves...

Because this regime is the Erdoğan regime.

It's a story about the Presidential Government System...

Erdogan regime…

If we name it correctly, we can analyze it better in the future. The day Erdoğan leaves power, this freak regime will end...

Whoever replaces him... Whether from AKP or CHP... It is difficult to govern the country with this regime.

It's not difficult, it's impossible...

This regime was designed for Erdoğan. It was not considered after Erdoğan.

That's why institutional, permanent, forward-looking steps that will root the regime are not being taken.

Erdoğan doesn't want it anyway...