TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, mecliste grubu ve milletvekili bulunan partilere yazı yazarak, 31 Temmuz’a dek ‘Terörsüz Türkiye Komisyonu’na isim bildirmelerini istedi.
Komisyon 51 üyeden oluşacak.
AK Parti’ye 21, CHP’ye 10, DEM ve MHP’ye 4’er, İyi Parti ve Yeni Yol’a 3’er koltuk ayrıldı.
Diğer altı partinin birer temsilcisi olacak.
En erken isim bildiren, komisyon fikrinin babası MHP oldu.
İyi Parti ise sürece açıktan itiraz ediyor. Komisyona üye vermeyeceklerini duyurdular. 3 Ağustos’ta Bursa’dan başlayarak, süreç karşıtı mitingler yapacaklar.
Bu arada, komisyon ağustos başında çalışmalarına başlayacak.
‘Bizim olmamızı çok arzuluyorlar’
Şimdi gözler CHP lideri Özel’in üzerinde.
Cumhur İttifakı, ‘Terörsüz Türkiye’yi toplumsallaştırmak için CHP’nin komisyona katılmasını istiyor. Çünkü CHP, muhalefet ettiği takdirde toplumun en az yüzde 50’sinin rızası alınmamış olacak. Yalnızca AK Parti, MHP ve DEM’in sahiplendiği bir girişim ölü doğmuş sayılır.
MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın geçen hafta ziyaret ettiği partiler arasında en uzun süreyi CHP’ye ayırması, heyetler arası toplantıdan önce Özel ile baş başa yarım saat görüşmesi devletin de bu gerçeğin ayırdında olduğunu gösteriyor.
CHP’liler Kalın’ın yaklaşımını şöyle değerlendiriyor:
“Bizim sürecin içinde olmamızı çok arzuladıkları izlenimi verdiler. Sanki diğer partilerin ziyaretin amacı, CHP’yi ziyaretti ve CHP’nin komisyonda yer almasıydı.”
16 maddelik öneri
CHP, bir ay önce Kurtulmuş’a ‘TBMM çatısı altında kurulacak olan komisyonun temel ilkeleri ve çalışma yöntemine dair öneriler’ başlıklı 16 sayfalık bir metin sundu.
Metnin giriş paragrafı şu şekilde:
“Toplumsal barışın, adaletin ve demokratik uzlaşmanın tesisi, yalnızca bir siyasi hedef değil, tüm yurttaşlarımızın ortak geleceğini şekillendirecek temel bir ihtiyaçtır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu dönemde, farklılıklarımızı zenginlik sayan, sorunlarımızı birlikte çözen ve toplumun tüm kesimlerinin iradesini güçlendiren bir anlayışla hareket etmek milletimize ve geleceğimize olan ortak sorumluluğumuzdur. TBMM milletimizin ortak iradesinin tecelligâhı olarak; karşılıklı anlayışı, katılımcılığı ve sağduyuyu esas alan bir çalışma anlayışıyla bu sorumluluğu yerine getirmelidir. TBMM çatısı altında kurulması öngörülen komisyonun kuruluşu yasallık, çalışması katılımcılık ve saydamlık, kararları demokratik meşruiyet ve mutabakat ilkeleri üzerine inşa edilmelidir.”
‘Komisyonun adı, ittifakın sloganı olmasın’
Birinci maddede, ‘Toplumsal Barış, Adalet ve Demokratik Mutabakat Komisyonu’ adı konması öneriliyor. ‘Terörsüz Türkiye’ adına mesafe konarak, “Komisyonun adı bir parti ya da ittifakın yaygın kullandığı bir söylem veya slogan olmamalıdır” deniyor.
Amaç, yalnızca PKK olmamalı
İkinci maddede, komisyonun amacı ve görev alanına değiniliyor. Komisyonun PKK’ya silah bıraktırmakla sınırlı kalmaması, “her tür ayrımcılığın ortadan kaldırılması, anti demokratik düzenleme ve uygulamaların son bulması, tutukluluğun istisna olması” da amaçları arasına ekleniyor.
İkinci madde şöyle:
“Demokratik standartların yükseltilmesi, toplumsal davaların tartışılması, her tür ayrımcılığın ortadan kaldırılması, anti demokratik yasal düzenlemelerin ve uygulamaların son bulması, tutukluluğun istisna olmasının sağlaması, kısaca hukuk devletinin tüm kural ve kurumları ile işler hale getirilmesine yönelik yasal öneriler geliştirmesi, Kürt sorununun çözülmesi ve toplumsal barışın inşası için çalışması amaçlanmalıdır. Bu temel yaklaşım ekseninde komisyonun görev alanı; toplumsal barış ve adaletin sağlamasına yönelik kanuni düzenlemeler ve kanunların uygulanmasındaki aksaklıklarının giderilmesi ile sınırlıdır.”
‘Nitelikli çoğunluk’ olmazsa olmaz
Üçüncü maddede, komisyonun kanunla kurulması savunuluyor. Bugün itibariyle, ne şekilde kurulacağı, hangi alanda faaliyet yürüteceği ve yetkilerinin ne olacağı belli değil. Dördüncü maddede, mecliste grubu olan partilerin üç, olmayanların bir üyeyle temsili öneriliyor. Ancak CHP’nin önerisi kabul görmedi.
Yedinci maddede, “Komisyon, kuruluş amacı ve görev alanı ile ilgili kararları üye tam sayısının beşte üç çoğunluğu ile alır” deniyor. Salt çoğunlukla karar alınırsa komisyon AK Parti’nin kendi gündemini muhalefete oylatma ve dayatma makanı olmaktan öteye gitmez. Zaten Özel, “Kararlar nitelikli çoğunluk olmazsa evet demeyeceğiz” diyor.
22’de 1
Peki, CHP’nin tavrı ne?
Şu kritik bilgiyi vererek başlayayım:
CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu, geçen haftalarda komisyona üye verip vermemeyi tartıştı. MYK üyeleri, Kürt meselesinin meclis çatısı altında çözülmesini kendilerinin önerdiğini hatırlatarak, “Katılmalıyız” görüşünü dile getirdi.
Özel, “Aksini düşünen var mı?” diye sordu.
22 üyeden yalnızca İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan el kaldırdı. Bakan, CHP’nin komisyona katılmaması gerektiğini savundu.
Başka itiraz eden olmadı.
Ancak o toplantıdan sonra CHP daha ihtiyatlı bir çizgiye geldi.
Özel’in “Ama kimse şey düşünmesin; CHP her şartta komisyona girecek” sözleri ana muhalefetin eşikte durduğunu gösteriyor.
CHP, komisyona ‘bedava’ girmeyecek.
Bunun iktidara bir bedeli olacak.
‘Terörsüz Türkiye’ ve CHP’ye operasyon aynı anda mümkün mü?
‘Terörsüz Türkiye’ ile CHP’ye yönelik operasyonları aynı anda sürdürmek git gide imkansızlaşıyor.
CHP, 16 maddelik önerisinde, “Anti demokratik uygulamaların sonlandırılması ve tutukluluğun istisna olması” ifadesiyle CHP’li belediyelere yönelik operasyonların durdurulmasını, başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere başkanların tahliye edilmesini, Esenyurt ve Şişli’deki kayyumların kaldırılmasını kastediyor. Özel, “Diyarbakır’da demokrasi, İstanbul’da otokrasi olmaz” diyerek, bu perspektifi özetliyor.
Cemil Bayık’ın sözleri
CHP’liler MİT Başkanı İbrahim Kalın ile yaptıkları toplantıda kendilerine yönelik soruşturma ve operasyonları hatırlattılar. Hatta KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın Yeniyaşam gazetesindeki söyleşisini gündeme getirdiler.
Bayık, söyleşisinde, CHP’ye yönelik operasyonlar için “Süreci sabote etmek” ifadesini kullanıyor ve şöyle diyor:
“Bakın, biz 30 kişiyi gönderiyoruz, silahları yakıyoruz. Komisyonun kurulması gerekiyor. Tam da bunun arifesinde CHP’ye yönelik yeni bir operasyon oluyor. Amacında sorunları çözmek isteyen varsa, toplumun bütün kesimlerini bu çözüme ortak etmek isteyen varsa bunu yapmaz. Bunu yapmak demek çözüm istememek demektir.”
Diğer partiler de CHP’yi haklı buluyor.
DEM ve Yeni Yol, Kalın’la görüşmede CHP’ye soruşturmaları dile getirdi.
Bahçeli’nin 8 Temmuz’daki konuşmasında “Tavsayan, tekleyen ve tavı kaçan yargı süreçlerinin siyasi kutuplaşmayı beslemesi, sosyal ve ekonomik sorunlar doğurması muhtemel bir akıbettir. Bu nedenle yargısal süreçlerin uzaması sakıncalıdır ve buna gerek yoktur” şeklindeki uyarısını da not düşmek istiyorum.
Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin geçen hafta ayağındaki kelepçenin çıkarılması mesajı aldığını düşündürüyor.
Sabotaj suçlaması
Şu saatten sonra, CHP’li belediye başkanlarına ve belediyelere yapılacak yeni bir operasyon, ‘Terörsüz Türkiye’yi sabote etmek olarak okunabilir. Çünkü CHP, bu operasyonu komisyona katılmama için gerekçe gösterebilir.
Diğer taraftan ‘Terörsüz Türkiye Komisyonu’na üye vermemiş ve sürece muhalefet eden bir CHP, yaygın ve kitlesel bir operasyon dalgası ve kurultay davasından çıkacak butlan kararı ile cezalandırılabilir.