“Bir hadise var can ile canan arasında.”
CHP’nin tek parti döneminde milli eğitim bakanlığı yapmış, şair Can Yücel’in babası da olan Hasan Âli Yücel’in bir şiirinin mısraı bu. Şiiri Servet Yesari hisar-buselik makamında bestelemiş… [Şarkıyı Safiye Ayla’nın seslendirmesiyle bu yazının altına yerleştirdim.]
Hemen bütün ünlü klasik şarkıcılarımızın seslendirdiği şarkının bu mısrasını, dün, MHP lideri Devlet Bahçeli’yi dinlerken hatırladım.
MHP lideri ‘fiyat anarşistleri’ sıfatını uygun gördüğü birilerini suçlamayı unutmadan, araya ‘FETÖ’ sözcüğünü de katarak yaptığı konuşmada, açık seçik sözlerle şunları söylüyordu:
“Emeklilerimizin çağrıları haksız değildir, gerekli iyileştirmeler yapılacaktır.”
Nokta.
Acaba hükümetin küçük ortağının lideri Devlet Bahçeli, hükümetin büyük ortağının lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisinden bir gün önce Kütahya’da yaptığı konuşmayı dinlememiş olabilir mi?
Dinlemişse, yukarıdaki noktalı cümle ne anlama geliyor?
Reklam
Biraz uzunca olacak ama Erdoğan’ın Kütahya konuşmasının emekliler ile ilgili bölümünü alıntılayacağım:
“En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı, ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil. Peki, emekli maaşlarını arzu ettiğimiz düzeye nasıl yükselteceğiz? Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz. Şimdi birileri çıkıyor, ‘Emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim’ diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız, bizim ülkemizde hâlihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. (..) Yani, 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak, tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor.’’
Hükümetin büyük ortağının lideri, emeklilere zam yapmanın mümkün olmadığını bütçe dengelerinin gerekleriyle açıklıyor, yedi bin veya on bin lira zam verildiği takdirde tek bir yatırıma çivi çakılamayacağını, hatta çalışanlara maaş ödenemeyeceğini söylüyor.
Küçük ortağın lideri ise, kesin ifadelerle, emeklilerin maaşlarının iyileştirileceğini duyuruyor.
İki partinin iktidar ortaklığına başladığı ilk günden bu yana, iki lider, hiç birbirlerine kamuoyu önünde böylesine ters düşmemişlerdi.
Aralarında sanıyorum ilk görüşmelerinde belirledikleri bir çerçeve sözleşme var ve o sözleşmeyle farklı görüşlerin kamuoyuna mal edilmesinin önüne geçilmesi amaçlanıyor.
Senkronizasyonu sağlamak için de, ihtiyaç ortaya çıktığında, iki lider bir araya gelip konuşuyor ve vardıkları mutabakatı o görüşmede mutabık kaldıkları biçimde kamuoyuyla paylaşıyorlar.
Liderlerin ikili görüşmesi, daha çok, Bahçeli’nin ‘Devlet Bey Konağı’ da denilen malikanesinde gerçekleşiyor.
Reklam
Gözlemlerime dayanarak belirtmek ihtiyacı duyuyorum: Siyasi tarihimizde, 2017’den beri AK Parti ile MHP ya da Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli arasında süregiden ortaklığı andıran yakınlıkta bir iktidar paylaşımına, bir koalisyona hiç tanıklık edilmedi.
En iyimser niyetlerle kurulan koalisyon ortaklıkları bile, süreç içerisinde birkaç kez sarsıntı geçirmiş, bazıları kısa sürede yıkılmıştır.
İki liderin mahremiyet ortamında gerçekleştirdikleri görüşmelere kulak misafiri olamadığımız için, bu sorunsuz birlikteliği nasıl kotarabildiklerini, ihtilaflı konularda kimin daha anlayışlı davranmasıyla sorunun giderilebildiğini bilemiyoruz.
Galiba yazının burasında ‘şimdiye kadar’ ihtiyat sözcüklerini kullanmam gerekecek.
Sorun ortada.
AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın emeklilere zam yapılmasının imkansız olduğuna dair kesin açıklamasının hemen ardından, hükümetin küçük ortağı olarak da bilinen MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli’nin, aynı kesinlikte bir cümleyle gerekli iyileştirmelerin yapılacağını söylemesi bir ilk çünkü…
Herhalde bir bildiği olmalı Bahçeli’nin…
Acaba ekonomi kurmaylarına bütçe üzerinde çalışma yaptırdı da, devlet harcamalarında gereksiz olanları belirleyip onlardan vazgeçilmesiyle ortaya çıkacak kaynağın emeklilere zam olarak yansıtılmasını mı düşünüyor MHP lideri?
İtibardan fedakarlık mı yapılacak?
Yoksa, bütçeye dokunulmayacak ama devletin partilere yaptığı yüklü mali destekten bu amaçla MHP vaz mı geçecek?
Doğrusu ben bu ikisinden başka muhtemel formül bulamadım.
Sanıyorum iki lider yeni bir görüşmeyle bu ihtilafı da çözüme kavuştururlar.