Her şey Bahçeli’nin DEM sıralarına gidip el sıkmasıyla başladı. Siyaset kulisleri çalkalandı.
İki yıldır ‘HDP kapatılsın, HDP’yi kapatmıyorlarsa Anayasa Mahkemesi kapatılsın’ diyen, terörist gözüyle baktığı DEM milletvekillerinin maaşlarının kesilmesini isteyen Bahçeli ne oldu da DEM sıralarına gitti, elini uzattı…
Öyle ya 180 derece dönüşün anlamı olmalı!..
Çok geçmedi, Bahçeli yaptığı hareketin nedenini açıkladı. Ve dedi ki;
“DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el ilk Meclis'in ve Cumhurbaşkanımızın meşale gibi yanan aydınlığıdır(...) Biz gelişigüzel, anlık olarak el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz.’
Bahçeli sözlerinde iki önemli vurgu vardı…
Birincisi, planlı hareket olduğu. Durduk yere el vermediği.
İkincisi ilk Meclis’e yaptığı vurgu…
İlk Meclis Türklerin ve Kürtlerin aynı ideal için, vatanı kurtarmak için omuz omuza verdikleri Meclis’ti…
Aslında görüntüler çok şey anlatıyordu. Bahçeli el sıkarken arkasındaki kişi yanındaki kişi AKP Genel Başkan Vekili Efkan Ala idi.
Yani DEM sıralarına sadece MHP lideri gitmedi, AKP de en üst düzeyde yerini aldı…
Hal böyle olunca yeni bir çözüm süreci mi başlıyor sorusu ortaya atıldı.
Önce AKP’ye yakın yazarlar üzerinden mesaj verildi. Bu başka bir şey bu çözüm süreci değil diye yazdılar ama ne olduğunu söylemediler. Büyük olasılıkta kendileri de bilmiyor…
Gazetelerinden biri 1071 Ruhu dedi…
Saray’a yakın olan muhabirler ise (Rüya kızımız) süreci siyasette ılımlı iklimin başlaması ve sürmesi olarak tanımladı.
Ortak dil şuydu; hayır, hayır bu yeni bir çözüm süreci değil!..
Ne?
Bir şeyler pişiriliyordu. Yemeği fırına sürmüşler kıvamına gelmesini bekliyor gibiydiler…
AKP Genel Başkanı Vekili Efkan Ala dün gazetecilerle sohbet toplantısı düzenledi. Gündemi buydu. Üstüne basa basa masada çözüm süreç yok dedi…
O zaman masada ne var?
‘Sorun da farklı bulunacak, çare de farklı’ diye açıkladı. Ne anlarsanız. Çözüm süreci demeyin de ne derseniz deyin demek istedi…
Anlaşılan o ki; çözüm süreci kavramı AKP’nin fobisi olmuş. Yeniden aynı defterin açılmasından endişe ediyor, korku duyuyor…
Eski Meclis Başkanı Arınç Artı Gerçek’e verdiği röportajda bu durumu çok net anlattı. Dedi ki; ‘çözüm süreci lanetli kavram, sürecin aynı isim ve içerikle tekrarlanması mümkün değil.’
Ve ekledi; “barış süreci, çözüm süreci gibi artık demode olmuş veya kullanılıp bir kenara atılmış ve bana göre örgütün ihanetiyle sonlanmış süreci bir kenara atıp yeni argümanlarla, yeni bir diyalektikle, yeni bir stratejiyle ülkedeki bu ikiliğin, bu üçlüğün ortadan kaldırılmasına ihtiyacımız var.”
Madem AKP’nin çözüm sürece kavramına alerjisi var…
Madem kötü hatıraları canlandırıyor…
Çözüm süreci dememiz şart değil. Adı da önemli değil. Ama AKP bu kez tek başına değil. Ben yaparım olur havasında değil. 2009/2015 yılları arasında denedi başarısızlıkla sonuçlandı.
Aynı hataları yapmamalı…
Gerçekten bu meselenin hallolmasını istiyorsa yanına CHP’yi almalı. Başka çare yok…
Bu sebeple, ne yapmak istediğini yol haritasını anlatmak zorunda…