Birkaç gün sonra bir yılını dolduracak Ortadoğu’daki savaşta Gazze’den ve Batı Şeria’dan sonra Lübnan ve Yemen gibi yeni cepheler de açıldı. Bir yıl boyunca yaşatılanlara bakarak artık şu soruyu yüksek sesle sorabilirim: Savaşın amacı ne?
Daha ilk günden, İsrail’in, 7 Ekim’i bahane ederek, Hamas üzerinden, Filistinlileri topraklarından silme amacını gerçekleştirme girişiminde bulunduğunu kayda geçirmiştim.
Netanyahu da, seleflerinden Golda Meir gibi, “En iyi Filistinli ölü Filistinlidir” görüşüne sahip.
İlla ölmeleri de gerekmiyor; Filistin’de Filistinli sayısının ciddi biçimde azalmasıyla sonuçlanacak her şey Netanyahu’nu mutlu eder.
İsrail’in tepesine balistik füzeler düşüyor, Netanyahu’nun tebessümü daha da derinleşiyor.
Neden?
Her savaşın bir ana hedefi vardır, bir de yan hedefleri. Bazen ana hedef gerçekleşmez ama yine de yan hedefler çıkaran için savaşı anlamlı kılar.
Sanıyorum, Gazze’den Filistinlileri gönderemeyen İsrail, şimdilerde yan hedefler üzerinde çalışıyor.
Gazze’yi bırakıp Hizbullah üzerine giderek Lübnan ve İran’ı da savaşın içerisine çekmesi, bu arada Yemen’de Husilere dişini göstermesi bu sebeple.
Dünkü Hürriyet’in manşetine göz atmış olanların yadırgamaları pahasına diyeceğimi sakınmadan yazacağım: İran’dan ülkesi üzerine yağan füzelerin daha çok olmasını isterdi Netanyahu.
Hürriyet, atılan her füzenin İran’a 100 bin dolara mal olduğu, buna karşılık füzeleri hedefine düşmeden imha etmesi için İsrail’in 1 milyon doları gözen çıkarması gerektiği bilgisini verdi.
Doğrudur herhalde.
Ancak, bu savaşın başından itibaren gözden kaçan bir gerçek bu defa da unutuluyor: Attığı her füze İran’ın ekonomisini zayıflatırken, yürüttüğü savaşın faturasını İsrail başkalarına ödetiyor…
Başta ABD olmak üzere, Filistinlilerin -şimdilerde de Lübnanlılar ile Yemenlilerin üzerine atılan her füzenin parasını Batılı ülkeler ödüyor.
Uçakları ABD gönderiyor, tankları Almanya; arada Fransa ve İtalya da savaş sanayii ürünleriyle İsrail’in ölüm yağdırmasına katkıda bulunuyor.
Şu bilgi önceki günkü Jerusalem Post gazetesinden: Savaş başladığından bu yana Elbit Systems, Rafael ve Israel Aerospace gibi belli başlı savaş sanayi firmalarının kazançları artmış. “Rafael’in satışlarında %32 artış oldu” diyor gazete ve ekliyor: “Yaklaşık 150 civarındaki yeni savaş sanayii şirketine de fırsat kapısı oldu savaş.”
İran’ın füze saldırılarının ikidir fazla etkili olamaması, bunu sağlayan İsrail’in ‘Demir Kubbe’ savunma sistemine yabancı ülkelerden yeni müşteriler getirecektir.
İsrail ordusu envanterine katılan her yeni savaş gerecinin parasını ya ABD, ya İngiltere ve çoğu kez de Almanya ödüyor.
Council on Foreign Relations’un (CFR) raporu katkının boyutunu sergiliyor:
“Bugün ABD yardımlarının neredeyse tamamı, bölgedeki en gelişmiş orduya sahip olan İsrail’in askeri gücünü desteklemek için harcanmaktadır. ABD, bir mutabakat zaptı (MOU) ile 2028 yılına kadar İsrail’e yıllık 3.8 milyar dolar sağlamayı geçici olarak kabul etmiştir. 7 Ekim 2023’te İsrail’in Hamas ile savaşının başlamasından bu yana, ABD, Mart 2024’teki mevcut MOU ile uyumlu olarak 3.8 milyar dolar ve Nisan 2024’teki ek tahsisat yasası ile 8.7 milyar dolar olmak üzere, İsrail’e en az 12.5 milyar dolar askeri yardım sağlayan yasalar çıkarmıştır.”
ABD’den gelen dolarların bir bölümü İsrail firmalarına yönelse de, önemli bir miktar ABD’nin kendi savaş sanayiine gidiyor.
Şu bilgi de bir ajans haberinden: “İsrailli Haaretz gazetesinin araştırmasına göre, 7 Ekim’den Temmuz 2024’e kadar ABD ve dünya genelindeki Amerikan askeri üslerinden kalkan 173 askeri ve sivil kargo uçuşu İsrail’e silah ve cephane taşıdı.”
[Bir ara tespit: Netanyahu’nun yan hedeflerinden biri de ABD’de Trump’ın başkan seçilmesini sağlamak. Biden’ın İsrail’e desteği yüzünden Kamala Harris’in kazanma şansı azalıyor.]
Ya Almanya?
Başbakan Olaf Scholz’un Parlamento’da yaptığı konuşmadaki şu sözleri, Almanya’nın, İsrail’in her ihtiyacında yardımına koşulacağının ilanı: “Netanyahu’dan yakın temas halinde kalmasını ve her türlü destek ihtiyacını bize bildirmesini istedim. İsrail’den gelen diğer destek taleplerini de derhal inceleyecek ve yerine getireceğiz.”
Netanyahu işini bilir tüccar gibi davranıyor. Elinin kanlarına rağmen, telefon açtığında, Biden ve Scholz gibilerin “Emrin olur” diyeceklerini biliyor çünkü.
Lübnanlı, Yemenli, Filistinli ölüyormuş, dert etmiyor; Biden ve Scholz gibiler de etmiyor olmalı.
Dostlarından ateşkes baskısı geldiğinde ne yapacağını da biliyor Netanyahu: Cepheyi genişletiyor…
Başlı başına yazı konusu olacak bir yan hedefi daha var Netanyahu’nun: Savaş yüzünden dünyada yükselişe geçen anti-Semitizm etkisiyle bulundukları ülkelerde rahatları kaçan Yahudilerin İsrail’e göçüyle yeni vatandaşlar -ve seçmenler- kazanmak…
Üzerlerine yağan ölüm kusucu bombaların kimden geldiğini üstündeki etikete bakarak biliyor Filistinliler; bizim de gerçekleri bilmemizde yarar var.