Ülkemizde hukuk sorunları ve kişinin hürriyetlerine saygısızlık sokaklarda magandalarla ortaya çıkıyor.
Resmi alanda karakollarda kötü muamele ile başlıyor, yukarı çıktıkça “delilsiz suç” kavramına kadar tırmanıyor.
Yazar arkadaşımız Elif Çakır’ın, sırf isim benzerliği yüzünden Bursa’da karakolda maruz kaldığı kötü davranış bireysel bir olay değil, bir ‘simge olay’dır.
Osman Kavala’nın, hiçbir hukuki delil olmaksızın ağırlaştırılmış müebbede mahkûm edilmesi nasıl o düzeyde bir örnek-olay ise…
Sinan Ateş davasında soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddedilerek “etkin soruşturma” ilkesinin ihlali nasıl o düzeyde örnek-olay ise…
Bu da karakol düzeyinde bir örnek olay.
Hukuku önemsememek, çeşitli düzeylerde mağduriyetlerle ortaya çıkıyor.
SOYADI VE KİMLİK NUMARASI
Olay özetle şöyle: “Elif Çakır I…” isimli bir şahıs, siber güvenlik alanında birçok ağır suçtan dolayı aranıyor. Dikkat edin, adı Elif Çakır, soyadı “I…” bu kişinin. Hakkında “yakalama” kararı var. İsmi ve soyadıyla birlikte TC kimlik numarası hem savcılıkta hem Emniyet’in elinde mevcut.
Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Kiras’ın kızının düğünü için Bursa’ya giden yazar Elif Çakır gece otelde kalacak. Otel normal olarak bütün müşterilerin ad ve kimliklerini Emniyet’e bildirir. Elif Çakır’ı da bildiriyor ki tabii “I…” soyadı yok. Emniyet’in önce buna dikkat etmesi gerekmez miydi?.. Dahası var.
Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün açıklamasında, “şahsın” yani yazar Elf Çakır’ın, otele gelen polis ekibine “kimliğini ibraz ettiği” belirtiliyor. Kimliğe bakan polislerin, bunun “Elif Çakır I…” olmadığını, TC kimlik numarasının ise çok farklı olduğunu görmesi, ona göre yazar Elif Çakır’ı, medenice özür dileyerek bırakması gerekmez miydi? Elbette gerekirdi.
UYAP’TA ARIZA?
Dahası da var… UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) arızalıymış, onun için otelde Elif Çakır’a kimliği ve atılı suçlar hakkında sorular soramamışlar. Bursa Emniyeti’nin açıklamasında aynen “UYAP sorgu sisteminin arızalı olduğundan…” deniliyor. Demek ki aniden arızalanıvermiş değil. Peki, arızaya neden göz yumulmuştu, tamiri neden ihmal edilmişti?.. İlgili makamlar bunu soruşturacak mı? Soruşturmalı elbette.
Sonra, yazar Elif Çakır, kendisinin o “Elif Çakır I…” değil, yazar Elif Çakır olduğunu ısrarla anlatmasına ve TC kimliğini göstermesine rağmen, gece yarısından sonra, hastaneye götürülüp sağlam raporu alınıyor, oradan karakola götürülüyor.
Kadına kaba, sert, haşin muameleler… “Sen Elif Çakırsın işte” yollu baskılar… Su vermiyorlar, ancak bu fahiş yanlış anlaşıldıktan sonra su getiriyorlar. Nihayet polis ekibinden bir tek memurun fark etmesi üzerine kimlik numaralarına bakıyorlar ki, bunlar hiç ilgisi almayan iki ayrı Elif Çakır’dır. Ve, serbest bırakıyorlar…
102 SENE ÖNCE
Evet temeldeki sorun, “hukuk” kavramının ihtiva ettiği değerler hakkındaki yaygın ve derin duyarsızlığımızdır. Bu ülkede falanca tarihler arasında mafya suçlarına ceza indirimi, ondan sonraki tarihte işlenecek suçlara ceza artırımı getiren infaz kanunları çıkarıldı! 14 Nisan 2020 gün ve 7242 Sayılı İnfaz Kanunu’ndan bahsediyorum.
Hukuk özensizliği hem hak ve hürriyetlerin şu veya bu düzeyde ihlaline hem şu veya bu düzeydeki ihlallerin yaptırımsız kalmasına sebep oluyor.
Yazımın başlığı “Hürriyet-i şahsiye”dir. Bu, 112 sene önce, 2 Şubat 1922’de, Kastamonu Mebusu Abdulkadir Kemali Bey’in öncülüğüyle çıkarılan bir kanunun adıdır. Diğer adı “Masûniyet-i şahsiye”dir, yani kişi dokunulmazlığı… Cumhuriyet’in “Magna Carta”sı olabilirdi; olamadı, yapamadık.
140 SENE ÖNCE
Aydınlanmamızın büyük öncülerinden Münif Paşa, “Hikmet-i Hukuk” adlı kitabında, 140 sene önce yazmıştı:
“Yan yana iki memleketten veya kasabadan biri mâmur ve âbad, diğeri fakir ve perişan görülmesi, cühelanın zan ve tahmin ettiği gibi tesadüfi olmayıp mutlaka kanunlarının iyi ve fena bulunmasındandır.” (Çizgi Yayınları, s. 27)
21. yüzyıldayız. Milletçe hukukun önemini ne kadar anlamışızdır? Pek çoğumuz hâlâ cebimize para koyacak parti beklentisini aşamadık!
Hukukun değerini anlamadıkça her işimiz zor.