Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ağustos ayı itibariyle yıllık enflasyonun yüzde 51.97 olduğunu açıkladı.
Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre ise yıllık enflasyon yüzde 90.35 oranında.
İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) hesabına göre ise yıllık enflasyon yüzde 71 olarak gerçekleşti.
Her ay olduğu gibi ortaya üç farklı oran çıktı.
Hangi oran gerçeği yansıtıyor?
Bu soruyu tam olarak yanıtlamak mümkün değil.
Ancak TÜİK’in enflasyonu olduğundan düşük gösterdiği konusunda yerleşmiş bir kanı var.
Vatandaş bunu zaten yaşayarak biliyor.
Yıllık enflasyon oranının düşmesi elbette fiyat artışlarının durduğu veya düştüğü anlamına gelmiyor.
Yıllık enflasyonun düşmesinin anlamı fiyatlardaki artış hızının düşmesi.
Fiyatlar düşmüyor, artmaya devam ediyor.
Bunun da anlamı hayat pahalılığının artarak devam ettiği.
Bir anne, Halk TV’deki sokak röportajında, yaşadığı enflasyonu şöyle anlatıyor:
"Çocuk için okul alışverişini yapamıyoruz. Çok pahalı. Bir okul çantasını dün 900 liraya aldık. Üç çocuk var. Hepsinin ihtiyaçlarını nasıl alacağız bilmiyorum. Geçen sene 50-100 liraya aldığımız bu sene 900 lira almış.”
Bir büyükanne ise şöyle diyor:
“İki torunum var. Biri ortaokulda biri ilkokulda. İkisinin de anne ve babası çalışıyor ama asgari ücretle çalıyorlar. Evleri kira. 13 bin lira kira veriyor biri. Aldığı asgari ücret 17 bin 2 lira. 13 bin lira kiraya gidince geri kalanla nasıl geçinecek?”
Vatandaş gerçek enflasyonu yaşıyor.
O nedenle TÜİK’in yaptığı açıklamaların vatandaş için bir önem ve geçerliliği yok.
Eylül ayında okullar açılacağı için vatandaşı vuran eğitim masraflarındaki artış oldu.
Üniversite eğitiminin ücretlerindeki artış yüzde 227 oldu.
Orta öğretimdeki artış yüzde 91 oranında.
Okul öncesi eğitimde artış yüzde 87’yi buldu.
Kiralardaki artış yüzde 121 düzeyinde.
Kuzu etinde yüzde 93 fiyat artışı var.
Hastane fiyatlarındaki artış ise yüzde 78.
Tabii elektrik ve doğal gaza sık sık gelen zamları da unutmamak gerekir.
Bu fiyat artışlarına karşı ücretler yeterli düzeyde artırılmadı.
Asgari ücret 17 bin 2 lirada sabit tutuldu.
Ocak 2024’te açıklanan asgari ücret çoktan eridi.
En düşük emekli maaşı ise 12 bin 500 lira.
Fiyat artışları karşısında en düşük emekli aylıkları da çoktan sıfırlandı. Bu koşullarda “enflasyonu düşürüyoruz, vatandaş rahat edecek” demek vatandaşla alay etmektir.
Daha önceki yazılarımda da vurguladığım gibi iktidar enflasyonu vatandaşın ücretini düşük tutarak düşürmüş olacak.
Enflasyonu böyle düşürmek, doktorun hastanın ateşini onu öldürerek düşürmesiyle aynı anlama gelir.