Geminin kaptan sorunu

Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 Ağustos konuşmasında yine “Aynı gemideyiz” metaforuna sarıldı. “Ekonomik zorluklar ve günlük siyasi tartışmalar bize zarar veremez ama iç kalemizde gedik açılırsa toparlamak zor olur” dedi, “Böyle bir durumda 85 milyon olarak hepimiz bedel öderiz” dedi, “Hepimiz aynı gemideyiz, iç cephemizi sağlam tutmalıyız” dedi.

Ne güzel siyaset! Erdoğan için siyasi ve ekonomik tablo kötüyse “Aynı gemideyiz” ama Erdoğan için işler iyi gidiyorsa ötekiyiz.

AYNI GEMİ METAFORU NEYİ PERDELİYOR?

Erdoğan’ın sözleri Türkiye’nin gerçekliğiyle uyumsuzdur, daha önemlisi metaforla gerçeği tersyüz etmeye çalışmaktadır. Çünkü yaşanmakta olan ve nedeni Erdoğan’ın ekonomi-politiği olan kriz nedeniyle zaten bedel ödüyoruz. Beş yılda alım gücümüzün nasıl eridiğini hepimiz günbegün yaşadık, yaşıyoruz. 

İktidarın “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek bedel ödemeden sürdürdüğü yaşamının tersine, halk olarak ağır bedel ödüyoruz; dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 20 bin TL, yoksulluk sınırı 60 bin TL mertebesinde. Ve ücretlilerin yarısının asgari ücretli olduğu şartlarda asgari ücret 17 bin TL, emeklilerin çoğunluğunun aylığı ise asgarinin, yani en azın altında.

Kısacası yoksullar daha da yoksullaşıyor ama zenginler daha da zenginleşiyor!

Türkiye’nin en iyi üniversitelerini bitirip, sınavlarda en yüksek puanları alan ama mülakatlarda elenen (!) binlerce pırıl pırıl genç işsiz kalırken aynı işi yapan kamu şirketi yerine devletlerarası savunma alışverişlerinde kollanan damat ise vergi rekortmeni oluyor! Milyonlar açlık ve yoksullukla boğuşurken iktidar çevresi korunaklı lüks sitelerde yeni hayatlar yaşıyor!

“Aynı gemideyiz” metaforu, işte bu tabloyu perdelemek içindir. 

TOPLUMU KUTUPLAŞTIRAN İÇ CEPHEYİ ZAYIFLATIR 

“İç cepheyi sağlam tutmak” elbette önemlidir ama yolu öncelikle adil ekonomik bölüşümden geçer. 

Sermaye sınıfına vergi affı getiren, teşvik veren ama emek sınıflarına ve halka kemer sıktıran bir iktidar, tersine iç cepheyi zayıflatıyordur. İdeolojik ve mezhepsel ilişkileri nedenlerle çeşitli ülke ve kurumlara ekonomik destek ve hibe veren ama emekliye gelince “Yok” diyen bir iktidar, iç cepheyi zayıflatıyordur. 

Kendisine muhalif olanlara türlü türlü hakaretler eden ama en ufak eleştiriye bile elindeki yasa çıkarma gücü ve güvenlik sopasıyla hapis yanıtı veren bir iktidar, iç cepheyi zayıflatıyordur.

Toplumu kutuplaştıran, kendi yaşam tarzına özgürlük isteyen ama başka yaşam tarzlarına baskı uygulayan, kurumlara personel alımında liyakati değil davaya sadakati esas alan, bilimsel eğitimi tırpanlayarak kendi ideolojik ve mezhepsel çizgisini müfredata yerleştiren bir iktidar, iç cepheyi zayıflatıyordur.

GEMİ SU ALIYOR

Aynı metafor üzerinden olanı biteni özetlersek: 

22 yıldır kaptana “Dümen kır, kayaya çarpıp batıracaksın” diyenler güverteden atıldı, ambarlara tıkıldı. İktidar ise kaptan köşkünde, lüks kamaralarda “Gemi bizim” keyfi çattı.

Ama gemi su almaya başlayınca “Hepimiz aynı gemideyiz” diyerek biz ambarlardakilerden yine fedakârlık istiyorlar!

Çözüm belli: Geminin batmaması için kaptanın değişmesi gerekli. 

Dolayısıyla Türkiye’nin birinci partisi durumundaki ana muhalefet partisi, erken seçimi “Ya gelecek sene ya ondan sonraki sene” genişliğinde değil, hemen istemeli!