Meclis açıldığında iktidarın yeni anayasa önerisini sunacağı kamuoyuna açıklandı.
AK Parti ve MHP’nin birlikte hazırladığı yeni anayasanın içeriği henüz tam olarak bilinmiyor.
Öncelikle teknik bir konuyu anımsatmakta fayda var.
Mevcut Meclis’in yeni bir anayasa yapma yetkisi yok.
Baştan sona yeni bir anayasa ancak anayasa yapmak üzere seçilecek kurucu meclis tarafından yapılabilir.
Bu nedenle iktidarın Meclis’e sunacağı ancak anayasa değişiklik önerileri olabilir.
Türkiye’nin yeni bir anayasaya gereksinimi var mı?
Elbette var.
Türkiye’yi yeniden parlamenter sisteme geçirecek bir anayasaya ihtiyacı var.
Yasama ve yürütme organlarına ait olan ancak Cumhurbaşkanı’na devredilen yetkilerin yeniden Meclis’e ve hükümete devredilmesi gerekiyor.
İktidarın rafa kaldırdığı kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanması bir başka gereksinim.
Bugünkü anayasaya göre yürütme organı olan Cumhurbaşkanı’nın denge-denetleme kurumları tarafından denetlenmesini düzenleyen bir anayasa gerekiyor.
Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın, Danıştay’ın, Sayıştay’ın, görevlerini hakkıyla yapabilecekleri yapıya yeniden kavuşturulmaları da çok önemli.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yeniden demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak inşa edilmesi en önemli sorunların başında geliyor.
Ancak iktidarın bu düzenlemeleri içeren bir anayasa değişikliği sunması elbette beklenmiyor.
Bu iktidarın getireceği anayasa değişiklikleri ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dördüncü kez aday olmasını sağlayacak, Cumhur İttifakı’nı Türkiye’nin yerleşik rejimi haline getirmeyi amaçlayan önerilerden oluşacaktır.
Bu anayasa değişiklikleri, CHP’den de destek bulmak amacıyla bazı olumlu öneriler de içerebilir.
Ancak temel amaç devleti tamamen parti devletine dönüştürmek olacaktır.
Bu amaçla; Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin kısıldığı, kişisel başvuru hakkının kaldırıldığı veya büyük ölçüde daraltıldığı, bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir hükmünün kaldırıldığı, Meclis’te kürsü dokunulmazlığının sınırlandırıldığı, hukuk devletinden söz edilmediği, belki laiklik ilkesinin yeniden tanımlandığı veya kaldırıldığı bir antidemokratik, anti laik, anti hukuk devleti öngören bir anayasa öneresi gündeme gelebilir.
Mevcut anayasaya bile uymayan, işine gelmeyen Anayasa Mahkemesi kararlarını yok sayan ve uygulamayan bir iktidarın derdi demokratik bir anayasa yapmak olamaz.
Anayasa’nın uygulanmadığı çarpıcı örnekler gördük.
Anayasa Mahkemesi kararları her kişi ve kurumu bağladığı halde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin bir kararı için “saygı duymuyorum, uygulamıyorum” dedi.
Son örnek Can Atalay davası.
Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay, Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşın cezaevinde tutuluyor.
Anayasa Mahkemesi, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmediğine, serbest bırakılması ve Meclis’te görevine başlaması gerektiğine hükmettiği halde Yargıtay ve Meclis’teki iktidar çoğunluğu bu kararı yok saydı, uygulamadı.
Kendini Anayasa’yla bağlı görmeyen bir iktidar var.
Böyle bir iktidarın getireceği anayasa nasıl bir anayasa olabilir ki?
Mevcut anayasaya uymayan bir iktidarın yeni anayasa önerisiyle kuracağı tuzağa CHP ve diğer muhalefet partileri düşmeyecektir.