Aritmetik çok basit bir beklentiye işaret ediyor: Muhalefet seçimde ‘dip dalga’ yaratacak bir varlık göstermek zorunda…

Muhalefetten kiminle görüşsem iktidar için ağız dolusu eleştiride bulunuyor. Hangi muhalefet partisine mensup olursa olsunlar, muhalif siyasilerin işi gücü iktidarı eleştirmek. [İYİ Parti lideri, bu seçimde, iktidar kadar CHP’yi ve adaylarını da hedef alıyor.

Görüştüklerim bir konuya daha mutlaka değiniyorlar: Bir ay sonra yapılacak seçimin hayati önem taşıdığına… Hepsi de, “İstanbul, Ankara önemli” diye söze başlayıp “Hele bir ciddi yenilgi yaşasın, iktidarın sonunu getirecek süreç de başlar” diye bitiriyorlar…

Ben de her konuştuğumun bu yoldaki sözlerini başımı sallayarak kös kös dinliyorum.

Ne yapsaydım, hepsi de dostum olan bu insanların yüzüne karşı “Yalancısınız” mı deseydim?

Yıllar içerisinde, sayısız seçimi yakından izleyerek geçirdiğim için, sandığa düşen oyların tesadüfi iktidarlar çıkarmadığını biliyorum. 

Seçimden kazanarak çıkmanın bir aritmetik işi olduğunu da…

Bu gerçeği ben bildiğim gibi muhatabım siyasetçiler de biliyor.

Neticede, sandığa yansıyacak oylar siyasi eğilimleri çok önceden oluşmuş insanlar tarafından kullanılacak. AK Partili AK Parti adayına, CHP’li CHP adayına oyunu verecek… Ayrıca bu seçimde, hemen her dikkate alınabilecek parti kendi adayını çıkardığı için, kendilerine sempati besleyen seçmenler de onların adaylarına verecekler oylarını…

Reklam

Peki nasıl olacak da seçimde iktidar yenilgiye uğrayacak?

Örnek olarak İstanbul’u ele alalım.

Son yerel seçim 31 Mart 2019 tarihinde yapılmıştı ve o seçimde oylar iki partinin adayları arasında paylaşılmıştı: CHP adayı Ekrem İmamoğlu oyların %48.77’sini, AK Parti adayı Binali Yıldırım da %48.61’ini almıştı.

AK Parti’nin itirazı üzerine, Yüksek Seçim Kurulu, aldığı tuhaf kararla, yalnızca büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin yenilenmesini sağlamış, 23 Haziran 2019 tarihinde tekrarlanan seçimde, CHP adayı İmamoğlu oyların %48.7’sini, AK Parti adayı Yıldırım da %48.6’sını almıştı.

Başka partiler aday göstermemiş miydi? Altı parti daha aday göstermişti, ancak yukarıdaki oranlardan fark edileceği üzere, tamamının toplamı %2.5 bile etmiyordu.

Aday gösterseler sonucu etkileyebilecek oy oranına ulaşabilecek bazı partiler aday çıkarmamışlardı.

Şimdi hepsi yarışa adaylarıyla katılıyorlar.

“Hepsi” diyorum ama MHP geçen seçimde olduğu gibi AK Parti adayını destekliyor; yani iktidarın geçen seçimdeki oyunu koruyabilmesi pek ala mümkün.

Reklam

Buna karşılık, DEM, İYİ Parti, DEVA, Gelecek, Saadet, Zafer, Memleket ve TİP, bu seçimde varlıklarını ispat edebilmek için ciddi kampanyalar yürütüyorlar.

İyi de, geçen seçime çoğu kendi adaylarıyla katılmayan bu partilere gidecek oylar, geçen seçimde sandıktan önde çıkan iki partinin hangisinden gelecek?

Efendim, ne dediniz? Hangi adayın aleyhine çalışacak şimdiki durum?

Aritmetik bilgisi dört işlemden ibaret olanlarımız bile bu tabloya bakarak muhtemel sonucu tahmin edebilirler.

İstanbul’da -ve pek çok başka ilde de- aritmetik hesaba göre, iktidar adayları muhaliflerden daha şanslı.

[Daha önce de yazdım; ben bu seçimde ekonomik durumun -özellikle de nüfus içerisindeki sayıları 15 milyon gibi yüksek bir rakama ulaşan emeklilerin kitlesel sıkıntılarının- seçmenlerin parti kimliğinin önüne geçeceği ve ‘dip dalga’ dediğim bir gelişmenin tabloyu değiştireceği beklentisindeyim. Gerçekleşirse, muhalefet partileri yöneticilerine rağmen gerçekleşecek bu beklenti. Ancak bu yazımın konusu farklı

‘Dip dalga’ muhalefet partilerinin gafletine rağmen gerçekleştiğinde, tabii gerçekleşirse, esas sorun o zaman ortaya çıkacak.

Varsayalım ki, muhalefetin bu çarpık yapısına rağmen, İstanbul’da, iktidarın adayı seçilememiş olsun; hem de açık arayla… 

O başarıya kim sahip çıkacak?

Herhalde adayı kazanacak muhalefet partisi…

İyi de, o parti, ortaya çıkacak tabloyu doğru okuyabilecek mi?

Bir an için, doğru okuduğunu düşünelim, bugünkü haliyle herhangi bir muhalefet partisi, sözgelimi CHP, tek başına toplumsal muhalefeti taşıyabilecek mi?

Önceki 2019 yerel seçimi, başarının ardından Millet İttifakı’nı doğurmuş ve pek çok taktik hataya rağmen, o ittifakın cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura taşıyabilmesini ve ikinci turda da adayının yüzde 48 oy alabilmesini sağlamıştı.

Şimdi ise…

Muhalefet bu seçimde ‘dip dalga’ yaratacak bir varlık göstermek zorunda.