Erdoğan, sosyal medya yasaklarına karşı çıkanları “ev zencisi” ilan etti ve “Batı’dan daha Batıcı olan ev zencilerinin tek amacı sahiplerine hoş görünmektir” dedi.
“Ev zencisi”, Malcom X’in “tarla zencileri” dışındaki, evlerde “daha iyi şartlarda” çalışan hizmetçi zenciler için kullandığı nitelemeydi.
Erdoğan böylece muhalefeti ev zencisi, kendisini de tarla zencisi ilan etmiş oluyor.
SİYAHI BEYAZ, BEYAZI SİYAH SUNMA REJİMİ
Yeni bir durum değil. Erdoğan en başından beri karşısındakilere “beyaz Türkler” diyerek kendisini hep “siyah” tarafta konumlandırmıştı. Bu Erdoğan’ın siyaset yapma tarzıdır; hem toplumu ikiye bölerek bir tarafı yanında konsolide etmeye çalışıyor hem de kavramları tersyüz ederek gerçek konumunu perdeliyor.
Örneğin “Ananı da al git” diyerek azarladığı çiftçi beyaz Türk oluyor ama Erdoğan siyah Türk!
Örneğin “Kahrolsun emperyalist ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi” diye slogan atan solcular beyaz Türk oluyor ama “Ben ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıyım” diyen Erdoğan siyah Türk!
Örneğin dereceyle üniversitelere giren, babası emekçi olduğu için üç kuruş bursla zar zor okuyan öğrenciler beyaz Türk oluyor ama “türban yasağı” sorunu olmadığı halde ABD’de okumak zorunda(!) kalan Bilal Erdoğan siyah Türk!
Örneğin Türkiye’nin en birikimli akademisyenleri tek maaşla beyaz Türk oluyor ama AKP kadrosu olarak özel ve kamuda birkaç maaş birden alanlar siyah Türk!
ERDOĞAN’A BİAT EDENLER
Erdoğan, Beyaz Saray’ın Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı olarak başladığı iktidar yolunda, artık kendi sarayının beyaz efendisidir. O nedenle Türkiye’nin “ev zencileri” meselesinden ziyade, “saray zencileri” meselesi vardır.
Peki kimdir saray zencileri? Kendi siyasi yolunda ilerleyerek iktidar olamayınca, en sert şekilde muhalefet ettiği Erdoğan’a biat ederek kısa yoldan iktidarın parçası olanlardır saray zencileri.
En başa MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi yazmak gerekir. Bahçeli’nin 2014 yılından önce Erdoğan için söylediklerini buraya elbette yazamayız. Çoğu hakaret davası konusu olan o sözler “siyasi biat” ile unutuldu; Bahçeli eriyen partisini AKP trenine vagon yaparak iktidarın ortağı oldu.
Örneğin partisi ile bir gelecek görmeyen Numan Kurtulmuş, “Harun gibi gelip Karun’laştı” diyerek suçladığı Erdoğan’a biat etti ve AKP’nin genel başkan yardımcısı oldu.
Örneğin “Erdoğan’dan hesap sormazsam namerdim” diyen ama partisi ile bir gelecek görmeyen Süleyman Soylu, biat etti ve Erdoğan’ın içişleri bakanı oldu.
Liste soldan sağa o kadar uzun ki... Erdoğan’ın siyasi savcılığını yaptığı kumpas davalarda hapis yatıp sonra AKP’den milletvekili olan mı dersiniz, Erdoğan’ın kürsüde azarladığı ama sonra biat edip büyükelçi olan mı dersiniz, kendisini “Erdoğan’a en sert muhalefet eden gazeteci” diye pazarladıktan sonra AKP milletvekili olan mı dersiniz, saymakla bitmez.
Hepsi “Erdoğan’ın yakasına yapışacağız” diyordu, Saray zencisi olup paçasına yapıştılar!
HEPİMİZ TARLA ZENCİSİYİZ
Gelelim asıl meseleye. Asıl sorun halkın yüzde 90’ının artık “tarla zencisi” durumunda olmasıdır. Bir istisna olması gereken “asgari ücret”, biraz üstünde maaş alanlarla birlikte artık ücretlilerin çoğunluğudur. Milyonlarca emekli, asgari ücretten, yani en az ücretten bile daha azıyla yaşamaya çalışmaktadır. Pırıl pırıl gençler, en iyi üniversitelerde okuduktan sonra “beyaz yakalı” sıfatıyla iki asgari ücret maaşa çalışmaktadır.
Şimdi bu çoğunluk beyaz Türk ama Saray ve etrafındaki bir avuç zengin azınlık zenci/siyah Türk öyle mi? Geçiniz. Sakıp Sabancı’nın sömürdüğü işçilerini uyutmak için uydurup yıllarca anlattığı fakirlik öyküleri bile daha inandırıcı!