Her ne kadar bizdeki demokrasi eksikse ve eksikliğini artık bir veri olarak kabul ediyor olsak da iktidarın topluma karı sorumluğu sadece demokrasinin kalitesine bağlı değildir. Topluma açıklama yapılması gereken konular vardır ve bunlar geçiştirilemez. Anlatmanız, izah etmeniz, ikna etmeniz ve ikna edemiyorsanız da gereğini yapmanız gerekir. Seçimle işbaşına gelen iktidarların olmazsa olmaz sorumluluğu şeffaf olmaktır ve pek hazzetmeseler de kendilerini toplumun denetimine açmaktır.
Bizim ise bu açıdan büyük bir meselemiz var. Başkanlık Sistemi, zaten epeyi zayıflamış olan hesap verebilirliği neredeyse bitkisel hayata soktu. Bırakın hesap vermeyi, kamu idaresinde gizil kapaklı işlerin çetelesi dahi tutulamıyor. En başta da ihaleler. Davet usulü sistemin derinliği, parasal hacmi ve devleti uğrattığı zararı bilmiyoruz. Az da olsa sızan bilgilerle tahmin yapabiliyoruz ancak. Ya da hangi şirketlere ve şahıslara vergi istisnası sağlandığını… Niye sağlandığın da bilmiyoruz. En azı iki trilyon lirayı aştığını biliyoruz ama ücretli kesimin attığı her adım vergilendirilirken, kimin ne karşılığında vergi istisnalarından istifade ettiği bilgisine ulaşamıyoruz.
Gelelim şu anda açıkta dolaşan ve cevap bekleyen onlarca sorudan bazılarına…
Türkiye’nin Gazze meselesindeki hassasiyeti malum. Buna rağmen İsrail’le ticaret tam 7 ay kesintisiz sürdü ve ancak medyanın baskısıyla bitebildi. Şimdi de hala petrol sevkiyatının devam ettiğini biliyoruz. Petrol sevkine aracılık ediyorsak, aslında bir hassasiyetten ve Filistin ile dayanışmadan söz edemeyiz. Yükselttiğimiz seslerin ve sıktığımız yumruğunu anlamı kalmaz. Tarihe düşen bir ayıba ortak oluyoruz demektir. Biri bunu açıklamalı. Biri derken, devletin ve iktidarın kendi lehine bir gelişme olduğunda olur olmaz herşeyi açıklamaya meraklı kurumlarından birini kastediyoruz. İsrail’e petrol sevkiyatı yapıyor muyuz? Veya böyle bir işe aracılık ediyor muyuz? Cevap…
Gelelim içeriye… Anayasa Mahkemesi’nin kararları neden “yok hükmünde” olmaya başladı? Kim hangi gerekçeyle karar verdi buna? AYM yerine artık son sözü kim söyleyecek? AYM’nin sitesi, kritik bir kararın yayınlandığı gün neden birden kapandı? Eş zamanlı olarak, bir sosyal medya platformuna erişim niye kesildi? Cevap…
Belediyeler CHP ‘ye geçtiği için birdenbire hepsinin SGK borçları hatırlandı. CHP ya da Ak Parti fark etmez hepsi borcunu ödesin. Ödesin ödemesine ama 2019’da İstanbul seçimini iptal etmek kadar parlak olan bu fikir, parti ayırımı yapılmadan bütün belediyelerde takip edilecek mi? Hepsinin borcu kuruşuna kadar alınacak mı? Yoksa…
Yoksa deyip gelelim en önemli ve en yeni soruya… Yoksa, 31 Mart öncesi İstanbul’daki bütün Ak Partili ilçe belediyelerine seçimde rakiplerine karşı kullansınlar Cumhurbaşkanlığı’ndan 45’er milyon lira gönderildiği ortamda iktidar belediyelerinin borç dokunulmazlığı devam edecek mi? Cevap…
Ve bu bahse kaynaklık eden belgeler... İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bütün ülkeyi sarsacak şiddette belgeler açıkladı ve Cumhurbaşkanlığı’nın -MHP’li Silivri hariç- iktidar belediyelerinin her birine 45 milyon lira gönderdiği ortaya koydu. Bu büyük skandal doğru mu yanlış mı, ses yok. Milyonlar sadece İstanbul ilçe belediyelerine mi gönderildi, başka illere ve başka ilçelere de gönderildi mi? Kaç kez 45’er milyon gönderildi? Para hangi kaynaktan gönderildi? Bu uygulama kaç seçimden beri yapılıyor? Belediyeler, halka ait bu parayı nerelere harcadı, nasıl kayda geçirdi? Onlarca devam sorusu var. Cevap…
Sadece bu kadar cevapsız soru dahi bir ülke için çok fazladır. Geçiştirilemez, üzerine yatılamaz ve unutturulamaz. Asla, “ben yaptım oldu” denilemez. Sessizlik işe yaramaz, mutlaka açıklama gerekir. Yani, mugalata ya da laf kalabalığı değil cevap lazım cevap…