Şimşek başarılı mı?

Merkez Bankası dün Enflasyon Raporu’nu açıkladı. Enflasyondaki düşüşün öngörülen hızda olmadığı ifade ediliyor.

Mehmet Şimşek göreve başlayalı tam bir yıl bir ay oldu. Az bir zaman değildir. Gerçi Şimşek’in Orta Vadeli Programı klasik olarak üç yılı kapsar ama performans değerlendirmesi için bir yıl yeterli bir zamandır.

Başarıyı neye göre ölçelim? Benzerlerine göre…

Mesela 2001 Kemal Derviş reformlarına göre…

UÇURUMUN KENARINDAN

Evvela şunu belirtmek gerekir: Şimşek’in ve Merkez Bankası ekibinin ortodoks para politikası, Türkiye’yi “faiz sebeptir” politikasının getirdiği uçurumun kenarından çekip almıştır. Zaten Erdoğan gibi bir lider, mecbur kalmasaydı “ben bir Müslüman olarak… nas varsana bana ne oluyor…” diyerek uyguladığı politikadan dönmezdi.

Bu uğurda Merkez Bankası rezervleri tüketilmiş, Düyun-u Umumiye faizinin iki katı, hatta bazen üç katı faizle Türkiye dışarıya milyarlarla dolar borçlandırılmıştı.

Saygın iktisatçılarımızdan Bilge Yılmaz Hoca’nın açıklamasını hatırlıyorsunuz sanırım:

Yunanistan, bugün 1000 dolar borç almak için yıllık 41 dolar faiz ödeyecek. Biz, 1000 dolar borçlanmak için 97.5 dolar faiz ödüyoruz!” (14 Ocak 2023)

En tehlikesi dış açıktı, dün açıklanan raporda cari açıktaki ve rezervlerdeki iyileşme anlatılıyor. Fakat enflasyon…

ENLASYON RAPORU

Yurt içinde ve dışında artık saygın bir kurum haline gelmiş olan Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda, “tüketici fiyatlarında yıllık enflasyon 3,8 puan düşüşle yüzde 71,60 olarak gerçekleşmiştir” deniliyor.

Bunu başarı sayabilir miyiz?

Halbuki 2000’de ve 2001 başlarında yaşanan krizler üzerine, çözüm için Ekonomi Bakanlığına atanan Kemal Derviş döneminde, tüketici enflasyonu “2001 sonundan 2002 sonuna, yüzde 68.5’ten yüzde 29.7’ye inerek son 20 yılın en düşük seviyesine” ulaşmıştı. TEFE de yüzde 88.6’danyüzde 30.8’e inmişti. (Merkez Bankası Bülteni, 10 Ocak 2023)

Üstelik o zaman TÜİK (DİE) istatistikleri kesin güvenilir kalitedeydi.

Merkez Bankası’nın dünkü raporunda, geleceğe dair pembe beklentilerden dem vurulmuyor. Merkez Bankası’na yakışan şeffaflık ve objektiflikle şöyle deniliyor:

Enflasyon beklentileri tüm vadelerde gerilese de mevcut seviyeler enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk teşkil etmeye devam etmektedir… Hanehalkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinde ise aynı dönemde yüzde 71,49’dan yüzde 71,98’e sınırlı bir artış gözlenmiştir.

Yıl sonu için, baz etkisiyle enflasyon inecek ama kimse yüzde 40 altında bir enflasyon beklemiyor.

REFORMSUZ PARA POLİTİKASI

Elbette tarihte hiçbir olay, bir tiyatro oyunu gibi, tekrarlanmaz. Hiçbir kriz ve istikrar programı, diğerinin aynısı değildir. Fakat her kriz ve istikrar ana dinamikleriyle öğreticidir ve iktisat ilminin genel kuralları böyle belirlenmiştir.

İkisi de rahmetli oldu, Turgut Özal ve Kemal Derviş’in yetkileri para ve maliye politikalarıyla sınırlı değildi. Yapısal reformlar yaptılar. IMF ve Dünya Bankası’ndan çok düşük faizli uzun vadeli kaynak sağladılar.

2003 Kasımında AK Parti iktidara geldiğinde, böyle reforme edilmiş, kurumları liyakat ve yetkice güçlendirilmiş bir ekonomi devraldı. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, başta Merkez Bankası bağımsızlığı olmak üzere kurumsal yapıyı ve ortodoks ekonomi ilkelerini savundular. Hatta Şimşek, Kamu İhale Kanunu’ndaki “istisnaları” kaldırmak gerektiğini söylemişti. Şimdi bunları ağzına almıyor.

Bu çabalara AB sürecinin eklenmesiyle ekonomi ilk on yılda iyi gitti. Kişi Başı gelirimiz 3 bin dolardan 12.500 dolara çıktı.

Kurumsal yapının bozulması ve heterodoks politikalarla 2020’de 10 bin dolara düştü şimdi 13 bin dolara çıktı diye seviniyoruz.

Türkiye on yılda yerinde saydı, şimdi enflasyonla boğuşuyor!

Şimşek’in Orta Vadeli Programı’nda kurumsal reformlar yok. Zaten kendisi bu konulara hiç girmiyor. Kurumsal ve hukuki güven reformlarla sağlanamadığı için, faize sıcak para akıyor ama yatırım sermayesi gelmiyor.

Netice: Şimşek ve ekibi yani Merkez Bankası yetkili olduğu dar alanda başarılı ama genel ekonomik performans öyle değil. Önümüzdeki yıllarda 2003-2012 gibi bir ekonomik büyüme bekleyen var mı?