İsrailli bakan çirkin laf atıyor, dikkatler dağılıyor. Oysa yaşananlara farklı bakma zamanı geldi.
Netanyahu’nun Amerikan Kongresi’ndeki şovu sırasında bile durmadı Gazze’ye İsrail saldırıları…
Dünden itibaren, Hizbullah’a mal edilen bir füzenin Golan’da top oynayan 11 çocuğun ölümüne sebep olmasıyla savaşın Lübnan’a sıçrama tehlikesi belirdi.
Gazze’deki Deir el-Belah kentine İsrail saldırısında, bir okula sığınmış çoğu çocuk 30 Filistinli hayatını kaybetmişti; Arap Meclisi bu olayı sert biçimde kınadı.
Kınamanın duyurulduğu gün de, Han Yunus’un sahil mahallesine yönelik İsrail saldırısında, biri bebek olmak üzere beş kişi öldü.
Bir de şu: İsrail Lübnan’ın güneyine ölümcül saldırılarda bulunuyor…
Alıntıladığım haberlerin hepsi, Londra’da İngilizce yayımlanan Arab News gazetesinden…
Dün bu haberleri okuyucularına duyuran gazetenin birinci sayfasında, en geniş yer, adet olmadığı halde, bir yazıya ayrılmıştı.
İlginç bir yazıya.
Yazının ilginçliği, savaşın yayılma endişesinin konuşulduğu bir sırada seçilen başlığından: “Barış sesleri birlikten güç bulabilir.”
İlginçliği artıran ise makalenin yazarı: Ronald S. Lauder…
Lauder bir iş insanı. Dünyanın en bilinen kozmetik firması Estée Lauder’in sahibi. Şahsi serveti 4.5 milyar dolar…
İş insanı ama siyasetle de yakından ilgili Lauder. Bir ara -1984’te- ABD savunma bakan yardımcılığı yapmış, Avusturya’ya büyükelçi olarak gönderilmiş, Cumhuriyetçi Parti’den New York belediye başkanlığına aday olmuş…
Netanyahu da onu Suriye ile arayı düzeltme girişiminde kullanmış.
Lauder 2007 yılından beri World Jewish Congress’in (WJC, Dünya Yahudi Kongresi) başkanlığını yürütüyor…
Suud sermayeli gazetenin birinci sayfasında yayımlanan makalesinde, Lauder, çatışmacı bir ortamda ‘barıştan’ söz ediyor. Dediğine göre, İsrail ile komşuları arasında bölünmeyi gerektirecek bir durum yokmuş; esas sorun barıştan yana olanlarla barışa karşı olanlar arasındaymış…
Araplar ile Yahudiler sonuçta Hz. İbrahim’in torunları değil miymiş?
WJC başkanı, şu anda yaşananların anti-Semitizm ile birlikte İslamofobi’yi de azdırdığını, bunun önüne geçmek için Musevi, Hıristiyan, Müslüman olarak el ele vermek gerektiğini söylüyor…
‘İki devletli çözüm’ yanlısı olduğunu ileten Lauder, bölgede bir ‘Ortadoğu NATO’su’ kurulması ve Filistinliler için Marshall Planıbaşlatılması teklifinde bulunuyor.
Yazıyı okurken “Bu adamın on aydır devam eden İsrail’in Gazze’ye saldırılarından haberi yok mu?” düşüncesi aklımdan geçmedi değil.
Haberi varmış. Yazının sonlarına doğru, 7 Ekim ve sonrasında yaşananları barış karşıtlarının tetiklediğini belirtiyor.
Ne oluyor? Savaş iyice kızışmışken, çok etkili bir Yahudi örgütünüm başkanı, barış çağrısında nasıl bulunabiliyor? Yoksa, bizim gözlemleyemediğimiz bir şeyler mi pişiyor arka-planda?
Muhtemelen öyle.
Arab News’ün yine dünkü nüshasında, Lauder’in tezini destekleyen tam sayfalık bir yazı daha var. Yazının tepesine, ABD’yi bir ara İsrail’de büyükelçi olarak temsil etmiş, şimdilerde Israel Institute (İsrail Enstitüsü) adlı kurumun başında bulunan Itamar Rabinovich’in bir sözü konulmuş:
“Zaman alabilir, fakat iki devletli çözüm konusu masaya mutlaka gelecektir.”
‘İki devletli çözüm’ için Netahyahu “Ancak benim cesedim üzerine gerçekleşebilir” deyip duruyor oysa…
Yoksa ABD Kongresi’nde kendisini dakikalarca ayakta alkışlayanlar Netanyahu’ya “Güle güle” mi demiş oldular?
Netanyahu’yu, ülkesinde, eşi ve oğlu ile birlikte, sonu cezaevi olan çetin davalar bekliyor.
Joe Biden’ın adaylıktan çekilip yerine Kamala Harris’in gelmesi, başkanlığına talip olduğu kendi ülkesinden fazla İsrail’i seven Donald Trump’ın üç ay sonra yapılacak ABD seçimlerinde kazanması ihtimalini azalttı; İsrail ve dünyadaki Yahudi elitleri Harris’in gelmesine hazırlık mı yapıyorlar?
Lauder’in yazısında elitlerin ‘barış’ için sundukları temel esaslar var:
İki devletli çözüm…
Filistinliler için, vaktiyle -1948’de- savaşta yıkılmış Avrupa’ya yardım amacıyla devreye sokulmuş Marshall Planı türü bir yönteme başvurulması…
Ve, ‘İbrahim Mutabakatı’nı güvenlik için bir adım daha ileriye taşıyacak ‘Ortadoğu NATO’su’…
İnsanlar Gazze’de, Golan’da ve Lübnan’da ölürken geride böyle bir uzlaşı planlanıyor olabilir.