Bir haftadır Ege’de geziyorum, gördüğüm şu: Benim bu işi ihmal ettiğim son birkaç yıl içerisinde hemen herkes turist olmanın bir yolunu bulmuş… Dar gelirliler, asgari ücretle çalışanlar ve özellikle de emekliler bile en güzel koylarda deniz safası sürüyorlar…
Para harcamadan bunu yapıyor insanlar…
Gazetelere bakılırsa, ülkemizin turistik beldelerinde, her yıl yerli-yabancı turistle dolu olduğu bilinen oteller, bu yıl müşteri sıkıntısı çekiyor. Kimi çareyi yabancıya fiyat indirmede bulmuş ama yine de odalarını doldurmakta zorlanıyormuş; kimi de yerli turisti uygun fiyatlarla davet ediyormuş ama nafile…
Aynı gazeteler ‘‘Turizm ölüyor’’ sonucuna varmaktalar…
Bir haftadır sabahtan-akşama uğradığım koylar tepeleme insanla dolu. Kalabalık aileler, dost grupları, bir arada güle eğlene günlerini geçiriyor.
Konuya aşina biri, ‘‘Belediye otobüsleri sayesinde’’ dedi.
Ege’nin en güzel koylarına gitmek için aracınızın olması gerekmiyor; belediye otobüsleri hemen her yöne yolcu taşıyor. Önceden otele rezervasyon da gerekmiyor; çoğu insan veya grup otelde kalmıyor çünkü. Ya günü birlik yolculuğa çıkılıyor ya da gidilen koyda basitçe kurulan çadırlarda kalınıyor…
Gümüldür’de denizin yanı başında evi bulunan bir yakınım hafta sonları yazlığına gitmekten vazgeçti; evinin bulunduğu sitenin bir uçtan diğer uca kıyılarında yerli turistlerin kurduğu çadırlar yüzünden… Site sakinlerinin vaktiyle kendi başlarına denize girebildikleri kıyılar, çoktandır dışarıdan gelenler tarafından da kullanılıyor…
Önceki gün, Urla’nın Altınköy sahilindeydim. Vaktiyle hafta arası nadiren kalabalık olan plaj yeri, iğne atsan yere düşmez haldeydi. Birkaç yıl önce arkadaki sakin kafesinde yazımı rahatlıkla yazdığım kafe işi büyütmüş; fiyatları bayağı ucuzlatarak kahvehane havası kazanmıştı.
Biri, ‘‘Daha önceleri deniz zevki bulunmayan nice insan artık koylara koşuyor’’ demişti de fazla önemsememiştim. Ne dediğini uğradığım koylardaki kalabalıkları görünce anladım.
Vaktiyle ‘‘Halk plaja akın etti, vatandaş denize giremiyor’’ diyen bir vali çıkmıştı ya, ne yapalım bugün de halk plajda.
Oteller boş olabilir ama denize girilebilen koylar dolu.
Urla-İskele’de Gelinkaya adını taşıyan bir yerin varlığını bilir, önünden gelir geçerdim. Bu defa oraya da uğradım. Beş yıldızı hak etmekten henüz uzak bir kıyı şeridi, ama yine de eskisinden hayli farklı.
Denizi muhteşem Mordoğan-Manal da öyle.
İlgilenilmiş ve sonuç alınmış.
Gülbahçe ise yakın ilgi bekliyor.
Uğradığım koylarda ihtiyaçları görünce CHP’li yerel yönetimlerin konuya daha fazla eğilmesi gerektiğini düşünmeden edemedim. Temel şartları taşıyan altyapıya kavuşturularak koyların -yenilerinin de kazanılarak- herkesin yararlanmasına açık hale getirilmesi lazım.
Yakın zamanlara kadar muhafazakar ailelerin kadınlara özel plaj arayışlarına ters bakılır, haşemalı kadınların varlığından rahatsızlık duyulurdu. Bir dönem kaldığımız bir otelin kadınlara ayrılan bölümünü belediye yıktırmıştı.
Muhafazakarları denizden uzak tutmaya yol açan sorun şimdilerde geride kalmış. Sorunun ortadan kalkması yeni insanların tatile koşmasını getirmiş; o hissi aldım.
Şimdinin en önemli sorunu otopark.
Araçlarıyla kıyılara gelenleri hiç düşünmüyor olabilirler mi belediyeler? Koylara otobüsle veya yürüyerek gelenler akıllı, araçla gelenler ise ya park edecek yer bulamıyor ya da resmi veya resmi olmayan görevliler tarafından rahatsız ediliyorlar.
Her konuda pratik çözümler ürettiğine defalarca tanık olduğum bir yakınım, koyların son zamanlarda gördüğü ilgi patlamasına yerel yönetimlerin cevap vermekte zorlandıklarından hareketle hoş bir formül önerdi.
Cep telefonlarına indirilecek bir programla, yerel yönetimler, bölgelerindeki denize girilebilecek koylara hangi noktadan, kaç numaralı otobüsün, hangi saatlerde kalkıp hedef yere kaçta vardığını gösterebilir…
Dahası, beklenenden fazla ilgi gören ve kalabalıklaşan koylar konusunda aynı programla uyarıda bulunulabilir ve insanlar daha sakin başka koylara yönlendirilebilir.
Park sorunu kısmen de olsa bu yolla çözülebilir.
Bu yılı turizm açısından kayıp yıl sayanlar çıkabilir; ancak bir haftalık Ege gezim, tam tersine, bizim insanımızın deniz sevgisinin bu yılla birlikte artmakta olduğunu bana gösterdi.