Bakan Bolat’tan ülkeyi bitirdik itirafı

Geçen hafta Akdeniz bölgesinde tarımsal üretim yapan bazı büyük yatırımcılar aramış ve “Suriyeli karşıtlığının sonucu tükettiğiniz gıda fiyatlarında daha da büyük artışlar olabilir. Bugün tarlalarda, bahçelerde Suriyeliler olmasa çalışacak adam yok. Suriyeliler olmasa ürün ekilemez, ekilen ürün toplanamaz, meyveler ağaçlarda kalır. Kayseri’deki olaylardan ötürü Suriyeliler bir gün işe gelmediler, ne yapacağımızı şaşırdık” demişlerdi.

Dün da Ticaret Bakanı Bolat “25 bin Afgan gitse tarım ve hayvancılık kalmaz” buyurdu.

İyi hoş da, sizce bunlar itiraf değil mi!

AKP’nin “Biz Türkiye’de tarımı bitirdik” itirafı.

22 yıllık iktidar öylesine hatalı adımlar atmış, öylesine büyük yanlışlar yapmış ki, bugün dışardan gelen ve köle gibi çalıştırılan Afganlar ve Suriyeliler olmasa ülkede tarımsal üretim olmayacak!

Ticaret Bakanı Bolat diyor ki, “Biz bu ülkenin tarımını 25 bin Afgan’a muhtaç hale getirdik”

Peki Afganistan karışmamış, ABD Afganistan’dan çekilmemiş olsa ve bunlar gelmese idi ne “bok” yiyecektiniz!

Aç mı kalacaktık!

Ne yapalım şimdi.

İyi ki, Esad ülkesinde birilerine zulüm etmiş de bunlar da kaçıp gelip burada köle gibi çalışır olmuşlar, yoksa batmıştık diyerek Suriye iç savaşına sevinelim mi!

Bir iktidar, aczini, 22 yıllık beceriksizliğini, ülkeyi getirdiği durumu bu kadar mı fütursuzca itiraf eder.

Bir de bunu marifet gibi dayatır.

Peki Bakan Bey, 25 bin demişsiniz. Onlar kalsın, gerisi gitsin.

Olur mu!


Netanyahu, Eichmann olur mu!

Adolf Eichmann’ı bilir misiniz?

Nazi Almanyasının en önemli Yahudi Kasabı olarak bilinir.

“Nihai Çözüm” adını verdiği Yahudi soykırımının hem mimarı hem mühendisidir.

2 milyona yakın Yahudi’nin toplama kamplarında öldürülmesinden doğrudan sorumlu olarak görülen Nazi’dir.

2. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra Eichmann önce çeşitli sahte kimlikler ile Almanya’da yaşamını sürdürmüş ancak etrafındaki çemberin daraldığını anlaması üzerine 1950 yılında İtalya üzerinden Arjantin’e kaçarak 10 yıl kadar burada yaşamış, 1960 yılının Mayıs ayında İsrail istihbarat örgütü Şin Bet tarafından yakalanarak İsrail’e götürülmüştü.

Bu operasyon o sırada henüz 12 yıllık bir devlet olan İsrail ile Arjantin arasında ciddi bir diplomatik krize yol açmış ve Birleşmiş Milletler’de İsrail kınanması ile sonuçlanmıştı.

İsrail gizli servisinin uzun süren araştırmalar sonucu bulduğu Eichmann’ın Arjantin’de olduğu bilgisinin Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA ve Alman istihbarat örgütü BND tarafından yıllardır bilindiğinin ortaya çıkması ise İsrail’de ciddi bir hayal kırıklığı yaratmıştı.

Nazi savaş suçlularını yakalaması gereken bu iki istihbarat teşkilatının Soğuk Savaş dönemine zarar vermemek için Eichmann’ı yakalamadığının anlaşılması İsrail’de ve hatta Almanya’da tepkilere neden olmuştu.

Adolf Eichmann, İsrail’de iki yıl boyunca sorgulandı ve yargılandı. Eichmann’ın avukatının 20 bin dolarlık vekalet ücreti de İsrail devleti tarafından ödendi.

İsrail yargısı sadece eldeki belgelere dayanmadı, uzun ve ciddi bir sorgulama da yaptı.

Ve sonunda Eichmann idama mahkum edildi.

Eichmann suçlarını hep inkar etti ve Hitler’in ve Alman Devleti’nin emirlerini uyguladığını söyledi.

Uzunca bir temyiz sürecinden sonra 1962 yılının 1 Haziran günü, yakalanışından tam 2 yıl 20 gün, Almanya’nın teslim olmasından 17 yıl 24 gün sonra asılarak idam edildi.

Cesedi yakıldı.

Külleri İsrail karasuları dışına çıkarılıp, Akdeniz’e atıldı.

Diyeceksiniz ki, bunları niye anlattın, bize ne Eichmann’dan, bize ne 62 yıllık bir hikayeden.  

Eichmann, İsrail Devleti’nde yargılanarak idama mahkum edilen ve cezası infaz edilen tek kişidir.

Ve bugün İsrail’de ilk kez bir kişinin daha benzer bir cezaya çarptırılması konuşuluyor.

İsrail’de, neredeyse her gün Gazze Kasabı Netanyahu aleyhine gösteriler yapılıyor ve Netanyahu karşıtlığı her geçen gün artıyor.

Ve artık İsrail’deki muhalifler bile Netanyahu’nun Eichmann kadar savaş suçlusu olduğunu, İsrail’e ve İsrail halkının geleceğine verdiği zararlardan ötürü idamı hak ettiğini çünkü Yahudi toplumuna Eichmann kadar zarar verdiğini iddia ediyorlar.

Böyle bir şeyi görür müyüz bilmiyorum.

Ama idam cezasına sonuna kadar karşı olan biri olarak Netanyahu söz konusu olunca İsraillilerin hissiyatına hak vermekten kendimi alıkoyamıyorum. 


Ha Roma, ha Berlin

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Roma’ya bir grup gazeteci ile yaptığı geziyi eleştiren zevattan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir grup gazeteci ve bir adet Boeing 747 ile yaptığı Berlin gezisi ile ilgili tek satır eleştiri duymadık.

Erdoğan, milli takımın maçı için Berlin’e gitme karara aldı.

Olabilir, gidebilir.

Devletin filosunda sadece dev uçaklar yok.

Bir Boeing 747, bir Airbus A 340, bir Airbus A330, bir Airbus A 319’un yanı sıra nispeten küçük Gulfstream G 550’ler de var.

Milletten tasarruf beklenen bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan Berlin’e bu küçük uçaklardan biriyle rahatça gidebilir, yanında da 14-15 kişiyi götürebilirdi.

Ama o öyle yapmadı.

Milletten tasarruf beklenirken o yine koca 747’yi kaldırttı ve yanına da yine bir grup gazeteciyi aldı.

Devlet kesesinden, vergilerle inim inim inletilen ve daha da inletilecek olan milletin cebinden bir grup gazeteciyi maça götürdü.

Haklısınız, Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı yanlıştı, hataydı.

Peki bu ne!

İmamoğlu’na ağzına geleni söyleyenler.

Buna bir gıkınız çıkacak mı!

Biliyorum çıkamayacak.

Nedenini de herkes biliyor, benim bir daha söylememe gerek yok.


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Özneden bağımsız eleştirebildiğimiz zaman.