İsviçre/Cenevre’de düzenlenen “barış” konferansı barış adına başarısızlıkla sonuçlandı. Savaşın tarafı Rusya davet edilmediği için konferans zaten her durumda başarısızlığa mahkûmdu. Nitekim Rusya davet edilmediği için Çin başta olmak üzere pek çok ülke katılmadı, katılanların önemli bir kısmı da alt düzeyde temsilci gönderdi. Ve katılan ülkelerden BRICS üyeleri başta Küresel Güney ülkeleri de hazırlanan “ortak bildiri”yi imzalamadı.
ABD ve İngiltere zaten Ukrayna savaşına barış aramıyor; “uzun savaş” istiyor, bunun için savaşa askeri ve mali kaynak arıyor, ayrıca NATO ülkelerinin Washington’un küresel stratejisinde hizalanmasını hedefliyor.
Ukrayna’ya 2008’de “NATO yolu” açarak Rusya’yla krizi başlatan ABD, şimdi de Atlantik kampını Çin’e karşı seferber etmeye çalışıyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in haftada bir “Çin Avrupa’daki savaşı körüklüyor” yalanına sarılması, tam da bu nedenledir. Stoltenberg, bu kez yalanına bir de tehdit ekledi: “NATO müttefikleri, ihtiyaç duyulması halinde, Çin’in faaliyetlerini maliyetli kılmaya hazır olmalı.” (AA, 17.06.2024)
ABD’NİN AVRASYALAŞMAYA KARŞI HAMLESİ
Mesele şu ki bir ABD memuru olarak NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Çin’den çok pratikte NATO müttefiklerini tehdit etmektedir. “Hazır ol” komutu, NATO ülkelerinin ABD çıkarlarına hizalanması içindir çünkü.
“Ufuk Ötesi” köşesinde çok sık altını çizdik: ABD’nin Ukrayna kriziyle amaçladığı hedeflerden biri Rusya’yı geriletmek, ekonomisini zayıflatarak Kremlin’i sıkıştırmak ve en sonunda federasyonu parçalamaksa da bir diğer hedefi de “stratejik özerklik” diyerek ABD’den ayrı yol çizmeye çalışan AB’yi yeniden tahakküm altına almaktı.
ABD Ukrayna kriziyle Arktik Okyanusu’ndan Doğu Akdeniz’e bir “yeni demirperde” indirerek Avrupa ile Asya’nın Avrasyalılaşma sürecini kesmeye çalıştı. Ukrayna kizi ile Rusya’yı Avrupa güvenlik mimarisinin dışına itti.
TARAFSIZLIK STATÜSÜNÜN ÖNEMİ
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, işte bu yeni durum nedeniyle, Cenevre Konferansı sürecinde ikili bir hamle yaptı:
1) Putin, Ukrayna ile ateşkesin şartlarını ilan etti: a) Ukrayna birliklerinin Donetsk ve Luhanks halk cumhuriyetleri ile Herson ve Zaporijya bölgelerinden çekilmesi. b) Ukrayna’nın NATO’ya üye olma planından vazgeçtiğini resmen ilan etmesi.
Burada bir parantez açalım: Ukrayna’nın tarafsızlık statüsü, SSCB’nin dağılmasından bu yana Avrupa barışının konularından biriydi ve bu statüyü bozmaya çalışan ABD, Avrupa barışını sabote etti. Avrupa tarihi incelendiğinde 500 yıldır bu tür “tarafsızlık statüleri” ile büyük savaşların barışa evrildiği görülecektir.
AVRUPA-ATLANTİK’TEN AVRASYA’YA
2) Putin, Avrasya için ortak güvenlik sistemi önerdi: “Avrasya’da ortak güvenliğin ikili ve çok taraflı garantilerine ilişkin yeni bir sistem konusunda istişareleri başlatma zamanı geldiğini düşünüyorum. Bununla birlikte Avrasya bölgesindeki dış güçlerin askeri varlığının kademeli şekilde azaltılmasına yönelik çalışmaların yapılması gerekiyor.” (AA, 14.6.2024).
Putin Avrasya güvenlik mimarisinin oluşum sürecinin, NATO ülkeleri dahil tüm Avrupa ülkelerine açık olduğunu da belirtti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un formülü daha sade: “Avrupa-Atlantik güvenliği kavramı Rusya için artık geçerli değil. Avrasya bölgesinde güvenliğin sağlanması gerekiyor.”
AVRUPA’NIN ÖNÜNDEKİ İKİ YOL
Bu dönüşüm, “çok kutupluluk” sürecinin doğal sonucudur aslında. Küresel Güney güçleniyor, ABD’nin tekelindeki konular uluslararasılaşıyor, demokratikleşiyor.
Bu tablo karşısında Avrupa ülkelerinin önünde iki zıt yol var: Ya ABD stratejisine eklemlenip ABD’nin çıkarları için Çin ve Rusya’ya düşmanlaşıp kaybedecek ya da Avrupa-Atlantik güvenliği, Avrupa-Asya (Avrasya) güvenliğine dönüşecek.