CHP için zor zamanlar

AK Parti, 22 yıldır kesintisiz bir şekilde iktidarda kalmayı başardı. Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP ise bu süreç boyunca korunaklı bir alanda siyaset yaptı. Doğal olarak milletin gözü iktidarın üzerindeydi. İktidarın hizmetleri takip edildi, eleştirildi ve durumlar iyi olduğunda takdir edildi, kötü gittiğinde ise tepki gösterildi. Sahnedeki ana aktör olan iktidar, milletin meşguliyet konusu oldu.

Bugüne kadar, Türkiye’de CHP’nin dışında hangi parti iktidara gelirse gelsin, CHP bu partileri “rejim için tehlike” olarak gördü ve onlara muhalefet etmek yerine yok etmeye çalıştı. ‘Siyasette kutuplaşma’ olarak tanımlanan durumun nedeni de budur.

Demokrat Parti, Refah Partisi ve AK Parti, CHP’nin fikirleriyle ve tek parti zihniyetiyle mücadele ederken, CHP bu partilerin varlığını sorun olarak gördü. CHP, Meclis’te ana muhalefet konumunu işgal ederken, elinde bulundurduğu yerel yönetimlerle gününü gün etti. Yaşam tarzı şartlandırılması, Erdoğan korkusu (nefreti), laiklik ve Atatürkçülüğün yanlış yorumu, CHP kitlesinin rasyonel bir değerlendirme yapmadan partilerinin arkasında durmalarını sağladı. Örneğin, Karşıyaka, Kadıköy, Çankaya gibi yerlerde belediyelerin ne yapıp yapmadığı hatta var olup olmadığı seçmenin hiç umurunda olmadı. CHP’li olmak yeterli bir sebepti.

Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun kurmuş oldukları iletişim karargâhı, geniş kitlelere ulaşmak için bir CHP zemini oluşturdu. Son yerel seçimde, emeklilerin ve dar gelirli seçmenin sandığa gitmemesi ve 22 yıllık iktidar yorgunluğu, CHP’yi yeni bir durumla karşı karşıya getirdi.

Seçimden sonra, CHP belediyelerinde akraba, eş, dost atamaları (nepotizm) medyada gündem olmaya başladı. Bir zaman sonra halk, belediyelerin iş yapıp yapmadığıyla da ilgilenmeye başlayacak. Rasyonel seçmenle yüzleşen CHP’nin konforu bozuldu. Bundan sonra seçmen, sadece AK Parti ile ilgilenmeyecek, CHP’nin ne yapıp yapmadığı da seçmenin gündeminde olacak.

CHP’nin bugüne kadar kullandığı bazı avantajlar vardı. Öncelikli olarak, AK Parti karşısında motive edilmiş muhalif seçmenin gözü Erdoğan karşıtlığından başka bir şey görmüyordu. Bu karşıtlık, küresel güçler, FETÖ ve PKK eliyle oluşturuldu. FETÖ eliyle kurgulanan parti genel başkanlığı, bu sürecin ve kutuplaşmanın bayraktarlığını yaptı.

CHP’nin AK Parti’den aldığı belediyelerde 5 yıl boyunca hizmet yapılmasa, o kentte bir noksanlık hissedilmeyecek. Ege bölgesindeki belediyelerde 20 yıldır hizmet yapılmıyordu. Bu seçimde konjonktür AK Parti’nin aleyhine olmasa idi İzmir, Muğla ve Antalya el değiştirir, Balıkesir ve birçok büyük şehir AK Parti’de kalabilirdi.

CHP belediyeleri, 2024 seçimlerinden sonra sorunların üstünü örtmek için muhalif öfkeye sığınamayacak. Çünkü seçmen kitlesi olarak, rasyonel seçmen bu seçimde CHP’ye oy verdi ve somut beklentileri var. Bütçeleri reklama harcayıp hükümeti suçlama devri bitti.

Parti içerisinde ortaya çıkan liderlik krizi: Siyaset, günlük hayata benzer şekilde kendi içerisinde bir doğallık barındırır. Erdoğan’ın kırk yıllık siyasi başarısının büyük bölümünü doğal bir siyasetçi ve rasyonel lider olması sağlamıştır. İmamoğlu reklamla, kurguyla, hesapla, kitapla bir yol alma çabası içerisine girdi. Elinde yıllık 514 milyar TL’lik İstanbul bütçesi var. Bir önceki dönemde bu bütçeyi cumhurbaşkanı olmak için büyük oranda siyasi amaçları için kullandı.

Organik genel başkan: İmamoğlu bütün kurguyu kendi ikbali için yapmışken, Özgür Özel genel başkan oldu ve parti yeril seçimlerde hatırı sayılır bir başarı ortaya koydu. Bu yetmemiş gibi İmamoğlu İstanbul’da yüzde 50 oy alırken, Mansur Yavaş Ankara’da yüzde 60 oyla seçildi. Özgür Özel’in Erdoğan ile görüşmesi, CHP iç siyasi dengelerini bir kez daha şekillendirdi. Bu bağlamda partinin kafası karışık.

AK Parti’nin kendi içerisinde bir arayışı var. Bu arayış, milletin dillendirdiği meselelerin dışında, parti 22 yıldır milletin önüne büyük bir vizyon koydu ve hedeflerinin yüzde 90’ını gerçekleştirdi. İkinci yirmi yılın rasyonel hedefleri belirlendiğinde parti bir yola girecektir. Bu yeni vizyon, parti programını ve aktörlerini yeniden şekillendirecektir.

Her ne kadar CHP’nin Türkiye siyasetinde nasıl bir etki oluşturacağı hâlâ AK Parti’nin siyaseti nasıl okuyacağı ile ilgili olsa da siyasetin rekabet devrine girmesi, Cumhuriyet Halk Partisi’ni kendi durumunu derinlemesine muhasebe etmeye zorlamaktadır. Partinin zor yılları başladı ve bu durumu en çok parti genel başkanı hissediyor. Çünkü ezberden muhalefet devri bitti. Seçmen CHP’yi ciddiye almaya başladı ve sorgulaması da esaslı olacak.