Sonradan yanlış olduğu anlaşılan “Gülen uçakta, geliyor” haberi internet sitelerine ve oradan da Youtube videolarına düşünce, çoğu, bunu, Amerikalılar sonunda kendisini iade ediyor biçiminde değerlendirdi.
Ben ise, en başlarda yapması gerekene, dönmeye, Fethullah Gülen’in nihayet kendisinin karar verdiğini düşündüm.
Yakın siyasi tarihimizin en uğursuz olayı ’15 Temmuz darbe girişimi’nin yönlendiricisi olarak kendisiyle ve uzun yıllar ‘Cemaat’ adıyla anılmış yapıyla uzak-yakın ilgisi bulunan yüzbinlerce insanın zor duruma düşmesine yol açan Gülen, yerleştiği ABD’den ülkeye dönüp hesap vermeliydi.
Gülen bunu yapmadı, onunla ‘irtibatlı’ veya ‘iltisaklı’ olduğuna inanılan geniş bir kitle, ‘silahlı terör örgütü üyesi’ damgası yemiş bulunuyor.
‘FETÖ’ adıyla bir terör örgütü var bugün…
İdam ceza sisteminden çıkarılmamış olsaydı, çok sayıda kişi o kaderi yaşayacaktı.
Sistemden idam cezası çıkarıldı, onun yerine ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ konuldu; ‘FETÖ’ üyesi olmakla suçlananlara mahkemeler o cezayı da veriyorlar. ‘FETÖ üyesi’ denilemeyecek kişilere bile ‘örgüte yardım’ suçlamasıyla ağır cezalar verilebiliyor.
Vaktiyle varlıklarıyla övünülen yurtta ve yurtdışında açılmış okullarında okumuş, dershanelerinde kurs görmüş, bankasına para yatırmış, gazetesine abone olmuş insanlar yargılanıyor, ceza alabiliyor, devlette memur ise memuriyetinden oluyor, diploması iptal edilip mesleğini icra edemez hale getirilebiliyor.
Başına gelecekten endişe duyan niceleri yurtdışına kaçtı, yurtdışına kaçmaya çalışanlardan yolda hayatını kaybedenler oldu.
Eşler ve çocuklardan da çileden nasibini alanlar az değil.
Devlet ‘FETÖ’ düşmanını ciddiye aldığı için oluyor bütün bunlar…
Gülen, devletin tavrı açıkça belli olduğunda, içte-dışta o kadar insanın başına gelmekte olanı görünce, suçlandığı konularda yargı önüne çıkmayı göze alabilmeliydi.
O bunu yapmadığı için, geçmişte ‘Cemaat’ veya ‘Hizmet Hareketi’olarak bilindiği ve özellikle Türk bayrağını ve dilini dünyanın dört bir tarafında tanınır ve saygı duyulur hale getirdiği dönemde, ona ve etrafındaki kadroya destek çıkanlar hesap vermeye zorlandı.
Hem de çoğu hiç bilmedikleri, hiç ilgileri bulunmayan konularda…
Yalnız geçmişleri kararmadı, ilgili-ilgisiz insanlar, o karalama yüzünden birer ‘nefret objesi’ haline dönüştüler…
Böyle olmayabilirdi.
Gülen ile ilgili “Dönüyor, uçağı yolda” yanlış haberinin olağanüstü ilgi uyandırmasına sebep olan olay, kaldığı kampın boşaltılmasıyla birlikte, ailesinden bir ferdin, bizzat tanığı olduğu konuları kamuoyuyla paylaşmasıdır.
Darbeden kısa süre önce “Arkadaşlar bir şey düşünmüş... Yakında Türkiye’deki bütün kurumlar el değiştirecek” diyormuş Gülen. Darbeden sonra da, yaşananlarla ilgisini düşündürecek cümleler sarf etmiş. Darbe ile kendisi arasında irtibat kurulmasını sağlayan, ısrarla tanımadığını söylediği kilit isim Adil Öküz’ü de, tanıyormuş aslında. Sürekli yanında bulunanlardan biriymiş Adil Öksüz…
Kardeşinin oğlu Ebuseleme Gülen’in tanıklıkları yalnızca darbe girişimi ile de sınırlı değil.
Adil Öksüz grafik işlerine eli yatkın Ebuseleme’ye, sosyal medyada yayınlanma amacıyla, günlük siyaseti etkileyecek çalışmalar sipariş etmiş; 17 Temmuz gününe kadar bitirilmek üzere…
Bu arada, İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener’le ilgili uygunsuz bir grafik oyuna da katkıda bulunmuş Gülen’in yeğeni… Yaptığı çalışma AK Parti’ye mal edilsin diye de o partiyle ilgisi bilinen trol hesaplar kullanılmış…
Akıl alır gibi değil.
İçeride-dışarıda, 15 Temmuz sonrası beklemedikleri zorluklarla karşılaşmış insanları büyük şaşkınlığa sürüklemiştir bu tanıklıklar…
Bu bir başlangıç da olabilir.
Oysa Fethullah Gülen ülkeye dönse, 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ve sonrasında, çevresinde ve Türkiye’de, kendisinin bilgisi dahilinde neler yaşandığını en geniş biçimiyle yargı önünde anlatsa, ülkenin kimyasını derinden etkilemiş bir olayın doğru perspektife oturtulması sağlanabilir.
Dönmeli.