Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin ziyareti, gerek iki ülke ilişkileri gerekse Atlantik-Çin ilişkileri bakımından çok önemli mesajlara sahne oldu.
Aşağıda Fidan’ın o açıklamalarını tek tek ele alacağım, arka planına bakacağım ve aslında mesajların kimlere olduğuna işaret edeceğim. Ama önden şu toplam değerlendirmeyi yapmalıyım: Çin’le işbirliği Türkiye’nin önüne çok geniş bir manevra alanı açar. Yeter ki bu, ABD’yle pazarlığın aracı yapılmasın!
KÜRESEL FACİAYA KARŞI ÇİN
1) “Egemen güçlerin önceki yüzyılda kurmuş oldukları pazarların daha adil, rekabet edilebilir pazar şartlarında yeniden el değiştiriyor olması kabul edilmesi gereken bir sonuçtur. Buradan savaşa varan, daha farklı yıkımlara varan neticelerin üretilmemesi gerekiyor. Savaş riskine ve küresel faciaya karşı Çin’in ekonomik kalkınmasının adil biçimde oluyor oluşunu desteklememiz gerekiyor.”
Diplomatik ifadelerin üzerindeki örtüyü kaldırırsak Fidan, Amerikan yüzyılının bittiğini, çok kutuplu bir dünyanın inşa olduğunu belirtiyor ve yeni düzenin inşasının savaşsız sağlanabilmesinin yolunun Çin’i desteklemekten geçtiğine işaret ediyor.
2) “Türkiye’nin, Çin’in toprak bütünlüğüne ve siyasal egemenliğine desteği tamdır.”
Bu mesaj doğrudan Tayvan’la ilgilidir. ABD’nin Tayvan kışkırtması yaptığı şu süreçte Fidan bu mesajıyla “tek Çin” vurgusu yapmakta, “müttefiki”ABD’nin siyasetini paylaşmadığını belirtmektedir.
ÇİN’İ HEDEF ALAN TERÖRE KARŞI TUTUM
3) “Çin’e yönelik silahlı terör hareketlerine karşı desteğimiz tamdır.”
Çin’i hedef alan silahlı terör hareketlerinin başında ABD sponsorlu “Doğu Türkistan İslam Partisi” gelmektedir. Fidan bu mesajıyla ABD’nin kışkırtıcılığını paylaşmadığını, ayrılıkçılığa karşı olduğunu belirtmiş oluyor. Hatta sonraki mesajlarıyla birlikte değerlendirirsek Fidan, Uygur Türklerini Çin ile Türkiye arasındaki iyi ilişkiler için köprü olarak görmektedir.
Bu durumda, mesajın gereği yapılmalı ve Türkiye, Suriye’de silahlı faaliyet de yürüten bu örgüte karşı konumlanmalı.
4) “Çin’i karıştırmaya yönelik, Çin’in ekonomik gelişmesini durdurmaya yönelik uluslararası girişimleri doğru bulmuyoruz.”
Fidan, Çin’in ekonomik gelişmesini hedef alan uluslararası teröre de karşı çıkıyor. Yakın zamanda Çin’in Pakistan’daki projeleri ve personeli terör saldırılarına uğramıştı.
Bu mesaj aynı zamanda Çin’in ekonomik gelişmesini hedef alan ticaret savaşının ve yaptırımların da doğru bulunmadığı anlamına geliyor ki Fidan, yine “müttefiki” ABD’nin pozisyonunu paylaşmadığını belirtmiş oluyor.
BRICS VE KUŞAK VE YOL
5) “AB ile Gümrük Birliği’ne sahip Türkiye, BRICS gibi farklı platformlarda çeşitli ortaklarla yeni işbirliği fırsatları arıyor.”
Fidan’ın yukarıda değerlendirdiğimiz yeni düzen ve çok kutupluluk mesajlarının altını dolduran temel araç BRICS’tir. BRICS ABD’nin G7’sini dengeledi ve artık genişleyerek dünyada yeni bir kutup haline geldi. Küresel Güney ülkelerini bir araya getiren bu platform, bölgemizden dört ülkenin katılımıyla daha da güçlendi. (Mesele Fidan ya da Erdoğandeğildir, Türkiye’yi kim yönetirse yönetsin, politik çizgisine ters olsa bile kaçınılmaz olarak BRICS’e ilgi duyacaktır.)
6) “Kalkınma Yolu ile Kuşak ve Yolu entegre etmek istiyoruz.”
Türkiye’nin yakın zamanda Irak’la imzaladığı Körfez’i Avrupa’ya bağlayan Kalkınma Yolu’nu Çin’in inisiyatifiyle büyüyen Kuşak ve Yol’la entegre etmek istemesi her şeyden önemlisi “bölgeci” bir tutumdur. Bölgemizdeki ABD sponsorlu, merkezinde İsrail’in olduğu ve asıl hedefi Kuşak ve Yol’u baltalamak olan proje aktörlerine Türkiye’nin konumunu işaret etmektedir.
Altını çizmek üzere baştaki endişemizi tekrarlayarak bitirelim: Çin’le işbirliği Türkiye’nin önüne -Afrika’dan uzaya- çok geniş bir manevra alanı açar. Yeter ki bu, ABD’yle pazarlığın aracı yapılmasın!