Birileri hep gizli kalacağını sansalar bile, gerçekler gün gelir mutlaka ortaya çıkar

“Bir hakîkat kalmasın âlemde Allah’ım nihân”, aslında Muallim Naci’nin bir şiirinin bir mısrası olduğu halde, eskilerin ağzında bir deyime dönüşerek yaygın kullanım kazanmıştı.

Şairin “Allah’ım dünyada hiçbir hakikat gizli kalmasın” anlamına gelen duası şu günlerde sürekli dilimde.

Önce üzerinde ‘gizli’ ibaresi bulunan, 1993 tarihli, kırmızı kapaklı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından hazırlanmış, üzerinde ‘Psikolojik Etkinlik Çalışmaları Sonuç Raporu’ yazan kitap bir hurdacıda bulundu ve 10Haber sitesi muhabiri Masum Göktarafından haberleştirildi.

Dün de, 30 Aralık 2022 tarihinde Ankara’da uğradığı saldırıda hayatını kaybeden Ülkü Ocakları eski genel başkanı Sinan Ateş’le ilgili mahkemeye sunulan iddianame erişilir hale geldi. 

İki olay arasında ilk bakışta herhangi bir ilgi bulmak mümkün olmayabilir, ama benim açımdan ikisi arasında ilişki büyük.

Önce sizleri kırmızı kapaklı kitabın yayım tarihi olan 1993 yılına götürmem gerekiyor.

Tansu Çiller’in başbakan, Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürü olduğu, PKK ile mücadelenin yeni bir boyut kazandığı döneme…

Çiller 1993 yılının Temmuz ayında başbakan oldu. Olur olmaz da PKK ve terör konusunu kucağında buldu. Henüz başbakanlıkta koltuğunu ısıtmadan, 4 Kasım 1993 tarihinde, bir MGK toplantısından kısa süre sonra, bir basın toplantısı düzenledi.

Reklam

O toplantıda hepimizi şaşırtan, birkaç ay sonra meydana gelmeye başlayan bir dizi olay sırasında da gözlerimizi fal taşı gibi açmamıza yol açan şu cümlesi oldu Çiller’in: “Elimizde PKK’ya para yardımı yapan işadamlarının listesi var.”

Kronoloji şöyle:

Behçet Cantürk 13 Ocak 1994.

Yusuf Ziya Ekinci 24 Ocak 1994.

Fevzi Aslan 26 Mart 1994.

Savaş Buldan 4 Haziran 1994.

Medet Serhat 11 Kasım 1994

Bunlar, basın toplantısını takip eden on ay içerisinde meydana gelmiş, sonradan failleri meçhul kalacak cinayetlere kurban giden Kürt iş insanlarıdır.

Reklam

Tansu Çiller’in elindeki listede kaç isim vardı öğrenilemedi, ama bu beş ismin olduğundan eminim.

Her ne kadar liste açıklaması ile sonraki cinayetler arasında bir irtibat kurmak zaten mümkün olsa da, ‘kırmızı kaplı kitap’ konuyu bir başka boyuta taşıyor.

‘Psikolojik etkinlik çalışmaları’ genel başlığı altında bir görev bilgisi orada yer alıyor çünkü.

Şu görev: “Örgüte destek sağladığı bilinen iş adamlarına karşı özel tedbirler uygulamak.” 

Konuya ilişkin olarak, henüz başbakanlığı sürerken, uzun bir uçak yolculuğu sırasında görüşme fırsatı bulduğum Tansu Çiller’e, “O açıklamanız bir gün gelir size sorulur”demiştim. 

[O görüşmemizle ilgili sonradan kaleme aldığım bir Kulis yazısını vakit bulup okumanızı hararetle tavsiye ederim.]

Gelelim Sinan Ateş cinayetine ve yürütülen soruşturmanın yargı safhasına intikalinin ilk aşaması olan iddianamenin mahkemeye sunulmasına…

Merhum Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş iddianameye “Böyle bir suikastı birkaç çapulcunun tasarlayıp planladığına inanmamızı mı bekliyorsunuz?” tepkisini veriyor. 

İlk edinilen bilgilere göre, 145 sayfalık iddianamede, deliller yalnızca yedi sayfada değerlendirilmiş. Daha önce de kanunla başları derde girmiş failler ve onların cinayet mahalline gitmelerine yardımcı olmuş tipler hakkında ayrıntılara yer verilirken, esas azmettiriciler ve cinayetin işlenme sebebi ihmal edilmiş. 

Şu cümleler acılı eş Ayşe Ateş’e ait:

“İddianame burada. Peki, azmettiriciler nerede? Böyle bir suikasti birkaç çapulcunun tasarlayıp planladığına inanmamızı gerçekten bekliyor musunuz? Sırf bu iddianameyi hazırlamak için kamuoyunu neden bir buçuk yıl beklettiniz?”

Herhalde bu iki olay ile şu sıralarda benim dilimden düşmeyen “Bir hakîkat kalmasın âlemde Allah’ım nihân” mısraı arasında kurduğum ilişkiyi anlamışsınızdır.

Gerçeklerin mutlaka ortaya çıkma adetleri vardır.