Sinan Ateş dosyası

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş, 30 Aralık 2022’de, Ankara’da pusu kurularak katledilmişti. On altı ay geçtikten sonra nihayet iddianamesi tamamlandı, mahkemeye verildi.

Bu menfur cinayet, herhangi bir adi cinayetle mukayese edilemeyecek çapta kamuoyunda büyük ve sürekli tepkilere, meraklara ve sorulara yok açtı. Çünkü cinayetin siyasi olduğunu düşündüren pek çok kanıt var.

O yüzden baştan beri kamuoyunun dikkatleri bu soruşturma üzerinde… Siyaset, baştan beri bu cinayeti konuşuyor. Aile, Ateş’in dostları ve kamuoyu dürüst ve gerçek soruşturma yapılmasını istiyor.

Soruşturmanın yürütüldüğü 16 ay zarfında görevli polis ve savcıların değiştirilmesi de sürekli eleştiri konusu oldu.

SİYASİ VE ÖRGÜTLÜ

Evvela merhum Ateş, Ülkü Ocakları Genel Başkanıydı. Karizmatik bir kişiliğe sahip olduğu anlaşılıyor. Aynı zamanda doktora yapıp doçent olması da enerjisini ve akademik zekasını gösterir. Büyük bir kayıp olduğu bellidir.

Basında çıkan haberlere topluca bakıldığında, cinayetin siyasi olduğu anlaşılıyor. Cinayete yol açan herhangi bir kişisel kavga, ihtilaf gözükmüyor. 22 sanıklı iddianamede, ismi geçen üç emniyetçi dışındaki kişilerin tamamı Ülkücülükle şu veya bu şekilde ilişkili isimler. Her türden insanlar şu veya bu ideolojiye sahip olabilir. Bu cinayetten dolayı ülkücü hareket suçlanamaz. Konu, cinayetin sebebini ve nasıl örgütlendiğini ortaya çıkarmak bakımından önemlidir.

Cinayetin örgütlenmesi diyorum … Tetikçi Özyağcı›nın, iki eski özel harekatçı ile İstanbul›dan Ankara›ya gelmesi veya getirilmesi, Ankara’da kiralanmış bir motokurye ile cinayet mahalline taşınması, cinayetten sonra Gölbaşı’na götürülmesi… Bir buçuk ay süreyle bir yerlerde saklanması ve yurt dışına kaçmaya çalışırken Edirne’de yakalanması; bunu gösteriyor.

İDDİANAME

İddianame hazırlandı, mahkemeye verildi. Fakat soruşturma bitmiş, dosya açılmış değildir. Mahkeme onaylayıp resmen dava açılıncaya kadar iddianame gizli olduğu için içeriğini bilmiyoruz.

AİHM içtihatlarında geçen bir kavramla “etkin soruşturma” yapılmış mıdır? Savcı değişiklikleri soruşturmanın yönünü ve kapmasını etkilemiş midir? Bu soruların cevaplarını ancak dava açılıp iddianame ortaya çıktığında görebileceğiz.

Şimdilik bildiğimiz 22 sanıklı bir dava açıldığı, suçun savcı tarafından “tasarlanmış cinayet”, eski terimle “taammüden adam öldürme” olarak tavsif ediliyor.

Merhum Sinan Ateş’in öldürülmeden önce, çevresine “benim ölüm fermanımı çıkardılar” yahut “; “benim kalemimi kırmışlar” diye konuşmuş olmasını savcının iddianamede aydınlatmış olması lazım.

Kimleri kastediyordu?

SAVCI DEĞİŞİKLİKLERİ

Soruşturmada iddianamenin hazırlanmasının gecikmesi ve bilhassa savcı ve görevli polis değişiklikleri yapılmasını normal görmek mümkün değildir. Sırf bu dava değil… Soruşturma devam ederken savcıyı, duruşma devam ederken hakimi değiştirmek, yargıya güvensizliği besleyen yaygın bir yanlıştır.

Muhalefetin iddia ettiği gibi iktidar soruşturmayı etkiledi mi? Bir hukukçu olarak elimde delil olmadan bir şey söyleyemem. Ancak zorunlu gerekçe ve genel atama kararnameleri dışında dosyaya bakan savcıyı ve hakimi değiştirmek yargı bağımsızlığına aykırıdır.

Diliyorum ki Türkiye’ye genç bir bilim insanını kaybettiren, genç bir eşi dul, iki küçük yavruyu yetim bırakan bu menfur cinayet bütün içerik ve kapsamıyla açıklığa kavuşsun, adalet eksiksiz yerini bulsun.

Sinan Ateş’in eşi Ayşe hanıma, bütün Ateş ailesine başsağlığı dileklerimi sunuyorum. Merhuma Allah’tan rahmet diliyorum.