Beklenen randevu geldi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel 2 Mayıs Perşembe günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile buluşmak için Beştepe’ye yani ‘Saray’a gidecek. Özel, tercihinin Çankaya Köşkü olduğunu söylemişti ama olmadı. Bu arada Erdoğan iktidar ortağı Devlet Bahçeli’yi evinde ziyaret etti. Ocak ayından beri yapılmayan görüşme; Bahçeli’nin Mehmet Şimşek’e ‘yereller’ eleştirisi, Ferdi Tayfur şarkısı eşliğinde ‘dostluk-düşmanlık mesajı’, iki liderin buluşması öncesi tekrar hatırlatılan 100 maddelik Anayasa çalışması ile MHP tarafından hazırlanan zeminde yapıldı. 1.5 yıldır bekleyen Sinan Ateşiddianamesinin görüşmeye saatler kala tamamlandığının açıklanması da karşı hamle sayılabilir. İktidarın Anayasa değişikliği konusunda elinin rahat olmadığı, iki ortağın bile hem ilkesel hem yapım sürecine katılım arayışlarının farklı olduğu anlaşılıyor.
Özgür Özel değişik mecralara verdiği söyleşilerde Erdoğan ile görüşmesinde Anayasa’dan çok, CHP’li belediyelere kalan borçlarla ve verilmeyen Hazine garantisi yüzünden yapılamayan projelerle, emeklilerin durumu ile ilgili konuları gündeme getireceğini belirtiyor. Uyulmayan Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına atıfta bulunacağını da…
Tabii esas soru Erdoğan muhalefet lideri istediği için muhalefete yarayacak bu adımları atar mı? Hiç olmazsa söylenmiş olur, hem diyalog kapısı açılır diyenler de var.
CHP içinde de kamuoyunda da Özel’in Erdoğan ile görüşmesine dair farklı yorumları dikkate almak gerekiyor. Bir grup bu görüşmeden Erdoğan’ın kazançlı çıkacağını, seçim yenilgisini 9 Nisan’dan bu yana süren ‘görüşme-içerik’ tartışmasıyla kısmen unutturduğunu düşünüyor. Özel’in bunu kendi liderliğini pekiştirmek-sağlamlaştırmak için yaptığını söyleyen de var. Diğer bir grup CHP Genel Başkanı’nın bu hamlesini sonucu ne olursa olsun; kutuplaşmayı yıkmak, halkın sorunlarını görünür kılmak varsa bir olanağı iktidar ile ortak bir zeminde çözüm aramak anlamında değerli buluyor.
Ancak hem Erdoğan’ın hem Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un bugün partilerle başlayacak turlarla iktidar lehine bir değişiklik arayışında olacağını tahmin etmenin mümkün olduğu Anayasa’yı ana gündem yapmak istedikleri ortada. Bunun gerekçesinin de Erdoğan’a bir dönem daha cumhurbaşkanlığı yolunu açacak üstelik mevcut yetkilerinden taviz vermeden bir yöntem olacağı muhakkak. Elbet içine küçük de olsa kimi ‘jestler’ (MHP’yi ikna edebildikleri kadar) yerleştireceklerdir. Kıdemli gazeteci Murat Yetkin dün Yetkin Report’ta yazdığı köşe yazısında durumu şöyle tarif ediyor:
"Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Anayasa değişikliğini, önündeki önemli sorunları perdeleyip dikkatleri dağıtmak için adeta bir sis bombası gibi kullanıyor. Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un 28 Nisan gecesi, Erdoğan’ın CHP lideri Özgür Özel ile görüşmesine günler kala yayınladığı 'Yeni Anayasa’nın Ana İlkeleri Neler Olabilir' metni dahi tek başına bu girişimin, muhalefetin tepkisini çekip dikkat dağıtma amaçlı olduğunu gösteriyor."
Yetkin’in de altını çizdiği metinde Uçum durumu şöyle tarif ediyor:
"Yeni Anayasa'da halk iradesinin temel kazanımı olan başkanlık sisteminin ve tüm kuvvetler açısından demokratik meşruiyet ilkesinin korunması ve geliştirilmesi, yüzde 50 +1 kuralının devam ettirilmesi, halkın demokrasi mücadelesinin kazanımlarının bir gereğidir."
MHP ile aynı çizgide Cumhurbaşkanı Danışmanı. Uzun süredir parti içinden tepki alsa bile başta yargı konularında ortaya koyduğu ‘teoriler’ bir şekilde kullanılıyorsa, en azından önü kesilmiyorsa, Erdoğan’ın bilgisi olduğunu düşündürüyor.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'in paylaştığı 1 Mayıs afişi
Yeniden 31 Mart’tan birinci çıkan partiye, CHP’ye, dönecek olursak... Erdoğan görüşmesi öncesi parti yönetimi önemli bir adım attı. Parti; İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın Anayasa’nın ‘barışçıl gösteri hakkını’ düzenleyen 34. Maddesi’ne ve Anayasa Mahkemesi’nin daha önce verdiği ‘yasaklanamaz’ kararına rağmen ‘1 Mayıs’a Taksim yasağı’ getirmesiyle, Saraçhane’de toplanıp Taksim’e yürümek üzere çağrı yaptı. Genel Başkan Özgür Özel, milletvekilleri, parti örgütlerinin de katılacağı bu karar önemli. Emeğin bu denli değersizleştirildiği bir ortamda ‘Emek Bayramı’nda halkla beraber yürümek ana kolonu sosyal demokrasi olan partiyi güçlendirir. Halkla yürümek, içeriği belirsiz bir Anayasa değişikliği ve pek muhtemel kabul edilmeyecek önerilerden daha önemlidir. 'İkisi bir arada olur' diyenler için en azından 'Bana göre mümkün değil' diyebilirim.