Hiç şüphesiz yerel seçimler bir anlamda üç seçimlik bir turun son ayağı olacak.
Seçimler siyasetin skor tabelası. Oyunda kimin daha iyi oynadığı önemli elbette ama nihayetinde şampiyonu belirleyen maç sonucu. Buradan hareketle yapılabilecek en kestirme sonuç muhalefetin 2023’te başarısız bir performans sergilediği, iktidarın ise neredeyse kendi seçmeninin bile bir ara şüphe ettiği seçimlerde ipi önde göğüslediği.
Tabii ki 1 Nisan’ı görmek gerek. Şimdiden kehanette bulunmak için önümüzde hem zaman var hem de daha tüm adaylar sahaya inip, stratejiler son halini bulmadı.
2022 Haziran, Erdoğan’ın ve AK Parti’nin belki de en düşük desteğe sahip olduğu aydı. PANORAMATR araştırmalarında toplumun en az yüzde 60’ı Erdoğan’a oy vermeyeceğini ifade ediyordu. Aynı dönem muhalefetin de en yüksek destek oranına sahip olduğu zaman dilimi idi. Millet İttifakı’nın Cumhur İttifakı’nı geçtiği, muhalefetten gösterilmesi muhtemel Kılıçdaroğlu dışındaki adayların cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı geride bıraktığı bir dönemdi.
Unutanlar için hatırlatmak gerekirse Kılıçdaroğlu o dönemde bile Erdoğan’ı aşan bir desteği görmemişti.
Sonraki yaklaşık bir yıl içerisinde iktidarın ısrarlı, planlı, ekonomik anlamda gözü kara, siyasi planda tereddütsüz politikaları Erdoğan’ın yüzde 50 destek sınırına yaklaşmasını sağladı. Muhalefetin yanlış aday ısrarı, Altılı Masa’daki liderlerin toplumsal dinamikler ve sandıktaki karşılıkları ile değil kişisel iktidar beklentileri ile hareket etmesi, 2-6 Mart arasındaki aday krizi Mayıs 2023 sonuçlarını getirdi.
Seçim sonuçları yegâne veri kabul edilir ve toplumsal trendin, seçmenin karar verirken dikkate aldığı dinamiklerinin bugün ne kadar geçerli ya da geçersiz olduğu göz önüne alınmazsa yaklaşık bir ay sonraki seçimlerde de benzer bir sonuç beklenebilir.
Ancak genel seçimler ve yerel seçimler benzer duygular ve tercihlere yaslansa da mahalli idareler seçimleri seçmenler açısından farklı bir oy matematiğine ve alternatif imkanlara sahip.
Burada en önemli nokta muhalefetin 2023’te kaybetmesinin temel sebebi olan yanlış aday tercihinin Mart seçimlerinde yer almaması. Kılıçdaroğlu artık CHP Genel Başkanı değil. Özgür Özel’in Kılıçdaroğlu’ndan daha az kapsayıcı bir dil kullanmasının aynı maliyeti üretip üretemeyeceği ise belirsizliğini koruyor.
Yerel seçimin diğer farkı her seçim bölgesinin ayrı değerlendirilecek olması. 2023 seçimlerini kazanan Erdoğan’ın İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Mersin, Adana gibi şehirlerin hepsinde en az 3 puanlık bir farkla geride olması fikstür avantajını muhalefete veriyor.
Erdoğan’ın tüm seçimleri kendisinin odakta olduğu bir referandum haline getirmesi 2019’da olduğu gibi burada da iktidarın aleyhine bir dinamik üretebilir. İstanbul ve Ankara’da daha önce seçim kazanmış isimlerin son seçimlerde de teyit edilen iktidar karşıtı havayı taşıyacak figürler olması da bu dinamiği besliyor.
Rahatsız iktidar seçmeni açısından 1 Nisan’da ülkeyi yine Erdoğan’ın yönetmeye devam edecek olması yerel iktidarda farklı tercihte bulunmayı kolaylaştırıyor. Üstelik iktidarın önceki seçimdeki “sayaçları PKKlılar okuyacak” tehditlerinin boş çıkması şimdiki “bize oy vermeyenlere doğalgaz yok” iddialarının da gerçekçi olmaması mevcut muhalefet başkanlarının meşruiyet zemininin altını boşaltmayı zorlaştırıyor.
İktidarın siyasal olarak zayıf figürlerle seçime girmesi, muhalefetin başkanlarının ise sahici ve tecrübeli siyasetçilerden oluşması da seçmen nezdinde iktidar aleyhine bir risk taşıyor. Erdoğan’ın tek başına bu boşluğu doldurup dolduramayacağını takip etmek gerek.
Seçimin en büyük bilinmezi ise son seçimlerdeki ittifak psikolojisinin ne kadar geçerli olduğunun öngörülemezliği. Bir yanda iktidar kanadında Yeniden Refah Partisi’nin iddialı isimler ile yola çıkması son iki yıldır devam eden yükseliş trendi ile birleşir ve iktidar seçmeni için daha güçlü bir tepki adresine dönüşürse Cumhur İttifakı Erdoğan’ın için mutlak iktidar garantisi olma özelliğini kaybedebilir.
Muhalefet seçmeni tarafında ise 2019’daki ittifak yapısının dağılmışlığı ile ittifak ile kazanmış olmanın hafızadaki yeri yarışıyor. Erdoğan kazanmasın hissi ile parti aidiyetleri seçmeni ters noktalara çekiyor. Bu gerilimin nasıl sonuç vereceği sonuçlar için belirleyici olacak.
Sözün kısası 2023 seçimleri toplumda uzun zamandır var olan hoşnutsuzluk trendinin, iktidara olan tepkisinin kalıcı olarak ortadan kalktığını mı işaret ediyor yoksa aynı eğilimler o döneme özgü dinamiklere kurban mı gitti?
Ekonomide, demokratik standartlarda, iktidarın başka seçmenlerle iletişim kuramama ataletinde bir değişlik görünmüyor. İktidar, güçlü seçim ekonomisini ise ya kaynak yokluğundan ya da rasyonel davranma tercihinden geçen seneki kadar kullanamıyor.
Tüm bu dinamikler ise güncel tartışmaları aşan bir sonuç üretebilir.