Yerel seçim sonuçları üzerinde herkesin kendi zaviyesinden değerlendirmeleri sürüyor. Her siyasi partinin çıkaracağı çok ders var.
Hiç kuşkusuz en çok da kayba uğrayanların, en ince ayrıntıyı bile göz ardı etmeden derinlikli ve kapsamlı dersler çıkarması kaçınılmazdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın böyle bir çabanın içinde olacağı bilinmektedir. Kısa bir süre sonra son derece kapsamlı bir değişim rüzgarı estireceği beklenmektedir.
31 Mart sonucu açık olarak göstermektedir ki, mayıs seçimiyle kıyasla sandığa gitme oranındaki % 9'luk düşüşün büyük kısmı AK Parti seçmeninin küskünlüğünü tarif etmektedir. Bir önceki seçime kıyasla AK Parti 6 milyon oy kaybetmiş, CHP 1 milyon oy artırmış. CHP'deki bu artışın yeni seçmen katılımının yanı sıra önemli bölümü İYİ Parti(İP)'den ve DEM'den gelenlerdir. AK Parti'deki kaybın çok azı YRP gitmiş görünüyor. Ancak kaybın en büyük bölümü, eli başka partiye oy vermeyi içine sindiremeyerek, sandığa gitmeyenlerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bunun bilinciyle, ortaya çıkan bu küskünlüğün tüm nedenlerini saptayarak, giderilmesi için güçlü adımlar atacağı beklenmektedir. Seçim gecesi balkon konuşmasında; "önümüzde hazine değerinde dört yıl var" derken, çok kapsamlı ve derinlikli hamlelerin yapılacağının ilk sinyalini vermiş oldu.
Bu sinyali Türkiye'nin hasımları da aldı ve yine iç cepheye yönelik şer hamlelerin hevesine girişildi. Van'da mazbata konusunu ve Gazze meselesini kullanarak, küresel sömürü ve terör baronları, soykırımcı Siyonist ve sömürgeci emperyalist refleks 5. kol faaliyetleriyle yine sahne alabilmenin çabasına girişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim gecesi balkon konuşmasında, bölücü terör örgütüne ve FETÖ'ye karşı mücadele kararlılığını hatırlatması, Türkiye'nin hasımlarına mesaj vermesinin yanı sıra "ruh kaybına" uğrayanlara da uyarı niteliğindeydi.
CHP'ye yönelen oyların kalıcı olup olamayacağı konusu ise geniş bir analizi gerekli kılmaktadır. Ancak bu noktada ilk üzerinde durulması gereken DEM'den gelen oyların akıbetidir. Bu oyların CHP'de kalıcı olabilmesi önemlidir. Zira PKK terör örgütünün siyasi kolu olmaktan vazgeçmeyen DEM'in oy kaybetmesi, PKK'nın canını yakacaktır.
Bu konuda CHP yönetimine yıllardır söylediğimiz ve beklediğimiz husus; terör örgütünün anatomisinden kopartamıyorsanız siyasi koluyla kol kol girmek yerine ona oy veren seçmenin gönlünde, zihninde yer edin ve adres siz olun ve bunu yaparken de DEM'e benzeyerek değil, siyaseten güçlü bir şekilde ayrışarak başarmış olun.
Bu beklentimiz bir yana, DEM'in İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı adayı Meral Danış Beştaş, İBB Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu'na mesaj göndererek; "İmamoğlu bu oylar benimdir demesin sakın, aldığı oylar onun değil. Bizim seçmenlerimiz oraya oy verdi neden? Çünkü AKP'yi cezalandırmak istedi" dedi.
Bu sözlere karşılık CHP yönetiminin ve bilhassa İBB Başkanı İmamoğlu'nun verebileceği şu cevap çok kıymetlidir; "Siz nasıl olurda bana verilen oyların mutlak sahibi gibi konuşursunuz. Bu nasıl demokratik tavırdır. Siz de adaydınız. Benim rakibimdiniz. Seçmen sizi değil, beni tercih etti, bana oy verdi. Size rağmen beni seçti. Artık seçmenin üzerinde ipotek koymaktan vazgeçin. Biliniz ki, o seçmen artık siyasi tercihinde kalıcı olacak ve hizmetlerimle de bana oy verdiği için pişman olmayacak. PKK terör anatomisinden kopmadığınız sürece de bu durum hep böyle olacak."
Bu içerikte bir cevap gelir mi?
Bekleyip, göreceğiz.
Bayramınız mübarek olsun...