Seçimin algoritması ne diyor?

Bugünkü seçim sonuçları üzerine yazılıp çizilenlere bakıyorum, mesela çok yaygın bir görüş diyor ki Kılıçdaroğlu; aday olacağım diye tutturmasaydı, İmamoğlu veya Yavaş’ı aday gösterseydi, geçen 10 ay boyunca AKP rejimi altında yaşamayacaktık ve bugünkü sonuçlar geçen yıl gerçekleşecekti.

Katılmıyorum.

Bu sadece bir varsayımdır, gerçekleşmeme olasılığını da içinde barındıran.

Diyelim İmamoğlu istifa etti ve aday oldu, seçileceğinin kesinliğini kim garanti edebilir. Bir risktir.

***

Seçilemezse açığa düşecek, İstanbul AKP yönetimine girecek ve İmamoğlu’nun İstanbul’da önemli başarılarının hepsi güme gidecekti.

Son üç ayda çok net ve başarılı zamanlama ile İstanbul’a kazandırdıklarını seçmen öğrendi.

Seçilememiş bir başkanın itibarı ve kredisi de seçmen nezdinde tartışma konusu olacaktı, en azından Saray buna yüklenecekti.

Ayrıca hem geçmiş üç yılın hem de mayıs seçiminden sonra 10 aylık daha ağır yükün altında, seçilen iktidar ezilecekti.

Büyük olasılıkla, yerel seçimlerde de bu başarı elde edilemeyecekti.

AKP’ye seçimi kaybettiren, dolmuş bardağı taşıran 10 ay ve CHP’nin tam takım halinde müthiş bir performansıdır. 

***

Çıkarılacak bir ders, siyaset öngörüsü olarak, seçimi kazanmak değil, seçimin ne zaman kazanılacağıdır.

***

Şüphesiz Saray önümüzdeki dört yılda yarattığı enkazı nasıl kaldıracağının ve iktidarda nasıl kalabileceğinin hesaplarını yapacaktır.

Ama işi çok zordur, hele yerel seçimleri kaybettikten sonra da daha da zordur.

Türkiye çapında doğrudan yerelde tabanda seçmenle bütünleşecek ve bunu genel seçimde oya devşirecek bir belediyecilik söz konusudur.

***

Bir okurumun, Dr. H.G’nin yazdıklarından gerçeklik payları yüksek:

“Sayın Bursalı 02.04.2024 tarihli yazınızda değindiğiniz 31 Mart 2024 seçim sonuçlarındaki CHP’nin ve halkın başarısını aslında Mayıs 2023 seçimlerindeki yenilgiye borçlu değil miyiz?

14 Mayıs seçimleri ikinci tura kaldığı zaman seçimlerin ikinci turda kazanılmasını hiç ama hiç istemiyordum. 6’lı masa saçmalığı ile, güvenilmez, her türlü entrikaya açık siyasi kimliklerle girilen bir ortaklığın en fazla altı ay süreceğini, hele seçim öncesi Meral Akşener gibi entrikacı bir siyasi figürün yaptıklarının seçim sonrası yapacaklarının habercisi olduğunu siz de hissetmişsinizdir.

Hele seçimden sonra ülkeyi kıskaca alacağı gün gibi ortada olan bir ekonomik krizin geleceği de belliyken, seçimleri kazanacak bir 6’lı masa koalisyonunun 31 Mart seçimlerinde ülke genelinde yüzde 30’dan fazla bir oy oranını yakalayabilmesi, İstanbul, Ankara gibi şehirleri elinde tutabilmesi mümkün olabilir miydi?”

***

Şüphesiz bunların hepsi gerçekleşememiş olasılıklardır. Fakat siyaset genellikle böyle olasılıklar arasında en doğruya yakını hesap etme ve oradan yol alma sanatıdır.

Geçen mayıs seçimini muhalefet kazanabilseydi, ekonomik kriz karşısında en büyük kozu derhal hukuk, demokrasi vb’yi, yani acil reformları derhal gerçekleştirmek, ekonominin gerekli dengelerini yerine oturtmak ve dış yatırımları çekebilme şansı olabilecekti.

Fakat zamanın çok dar, 10 ay olduğunu da düşünün...