Kurultayda oy devşirme, yasa ve etik sorun üzerine

Dünkü yazımda kurultaylarda menfaat karşılığı delegenin oyunu almak konusunda yazdıklarımla ilgili eleştiriler aldım. Her ne kadar yazımda “Bu ciddi etik sorundur partiden atılmalıdır” gibi ifadeler olsa da aslında bu konuda yasalardaki ciddi düzenleme eksikliğini vurgulamak istedim.

Hukukçu yorumuna göre, https://sen. av.tr/tr/makale/kurultayda-oy-kullanandelegenin-iradesine-mudahale-ve-bununsecime-etkisi, “Kurultayda yapılan seçim hakkında açılan iptal davasında davacı, kurultaya irade fesadı karıştırıldığını iddia etmekte. Davacı; başkanın seçimi kazandığını, fakat kurultayda oy kullanan bir kısım delegenin iradesinin fesada uğradığını ve bu durumun seçimin sonucunu etkilediğini ileri sürmekte.” 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu m.21/10’a göre;

‘ALDATMA, KORKUTMA VEYA YANILTILMA’

...“Seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde seçim sonuçlarına yapılacak itirazlar hâkim tarafından aynı gün incelenir ve kesin olarak karara bağlanır... Seçim sırasında herhangi bir usulsüzlüğün tespiti halinde, süre kaçırılmadan bu hüküm gereğince hareket edilmelidir. Yukarıda yer alan iddia ile ilgili Siyasi Partiler Kanunu’nda bir hüküm bulunmadığından, özel hukuka göre uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmelidir.”

Bu yorumda esas olarak delegenin “Aldatma, korkutma veya yanıltılması dışında kalan irade etkilenmesi, kararın iptali için hukuki dayanak oluşturmaz... irade uyumunun ve oluşumunun menfaat karşılığında sağlanması... ahlaki bakımdan geçersiz sayılabilir, hatta 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesinde yer alan ‘yapılan oylamalara ve bu oylamaların sayım ve dökümüne hile karıştıranlar’ tanımlaması ile oylamaya hile karıştırılması suçu da sayılabilir ancak bunların hiçbirisi iradenin aldatılma, korkutulma veya yanıltılma yolu ile bozulması şeklinde değildir.”

DEĞERLENDİRMEYE DEVAMLA:

“Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesinde siyasi parti seçimlerinde oylamaya hile karıştırılması suçunun tanımlandığı, cezasının da 1 yıldan 3 yıla kadar hapis olarak öngörülmekte... oylamaya hile karıştırılması suçunun işlendiğinin sabit olması durumunda hileli hareketin seçimin sonucunu etkilediği tespit edildiğinde, bunun yapılan seçimin ileri dönük iptaline yol açabileceği ileri sürülebilir...

‘Para vermek veya menfaat vaadinde bulunmak hile karıştırıldığı anlamına gelmez. Oylamaya hile karıştırılması suçunun kanuni unsuruna bakılmalıdır. Yapılan oylamalara ve bu oylamaların sayım ve dökümüne hile karıştırılması suç sayılmıştır.’ 112. maddede tanımlanan oylamaya hile karıştırılması suçunda; seçimde oylamalara ve bu oylamaların sayım ile dökümüne hile karıştırılması suç sayılmış olup, oylama ile oylamanın sayımına ve dökümüne hile karıştırılması suçun maddi unsurunun gerçekleşmesinde birlikte aranacaktır.

Somut olayda, oylamaya hile karıştırılması ile delegenin oluşan iradesinin sakatlığının seçime etkisi konusu birbirinden ayrı değerlendirilmeli. Çünkü Siyasi Partiler Kanunu m.112’de veya diğer maddelerde; oylamaya hile karıştırılması durumunda yapılan seçimin hukuki durumu ile ilgili bir düzenlemeye gidilmediği, bu hususun 1630 sayılı Dernekler Kanunu’na ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre çözülmesi gerekir...”

SEÇİMLERDE OY KULLANMA YASAĞI

Sonuçta menfaat karşılığı oyunu vermek şüphesiz ahlaki olarak mahkûm ediliyor. Ama yasaya göre bu oylamaya hile karıştırıldığı anlamına gelmiyor.

Bu konuda bir okurumun şu yorumuna önemli ölçüde katıldığımı belirteyim.

“Eğer oyunu para karşılığı sattığı tespit edilen birileri varsa bunların her türlü resmi seçimde oy kullanma ehliyetini de ellerinden almakla işe başlanır. Seçimi böyle parti yönetim kadrosundaki kişilerin bilgisi dahilinde yapılmış ise bu kişilerin de seçilme hakları elinden alınması yanında hapis cezası da uygulanmalıdır. Eğer adayın bu türlü ayak oyunlarına direkt ilişkisi kanıtlanmış ise seçimi kaybeden 3 ay içinde seçim tekrarlanana kadar kayyum olarak atanması adil olur...”

Burada sorun yasal düzenlemelerin eksikliğinden kaynaklanıyor... Türkiye’de bugüne kadar temiz bir seçim oldu mu, sorusu tartışma konusu bile değildir.

***

Bu durumda iktidarın bugüne kadar seçim aşamasında halka dağıttığı tüm erzaklar vb. seçmenin de iradesini zedeleyici niteliktedir. Ama bu konuda hiçbir soruşturma açıldığını bilen var mı? “Bana oy verdiğinin fotoğrafını çek, gel altınını al” söylenti demeyeceğim haberleri yeri göğü dolduruyor.

Son sözüm: Delegenin oyunu almak menfaat karşılığı ile değil, ikna süreçleriyle gerçekleşmelidir. Menfaat karşılığı oy, tipik ahlaksızlıktır.