Eğer parlementer sistemde olsaydık AK Parti 14-28 Mayıs'ta milletten aldığı güvenoyunu 31 Mart akşamı kaybetmiş sayılacaktı.

AK Parti, tarihinde ilk kez ikinci olup CHP'nin gerisine düştü ve ortağı MHP ile birlikte sandığa gömüldü.

Buna ana muhalefetin 10 ay gecikmiş zaferi diyebiliriz.

Bugünden bakınca...

Kılıçdaroğlu anketlere rağmen adaylıkta diretmeyip İmamoğlu veya Yavaş'ı cumhurbaşkanı adayı gösterseydi, Türkiye 10 aydır Millet İttifakı tarafından yönetiliyor olacaktı. CHP, Kılıçdaroğlu'suz girdiği ilk seçimde oyunu

5 milyon arttırarak birinci oldu.

1977'den sonra bir ilkle karşı karşıyayız.

EMEKLİNİN TOKADI

Cumhur İttifakı'ndaki çöküşün en önemli gerekçesi ekonomik yıkım...

Kur Korumalı Mevduat ile Hazine garantili ödemelerle, "Faiz sebep enflasyon sonuç" garabetiyle Türkiye uçurumun kenarına itildi. Elde avuçta kalanlar ise Erdoğan'ın 14 Mayıs'ı kazanması için hoyratça kullanıldı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 14 Mayıs'tan beri "İMF'siz İMF programını" uyguluyor. Vergiler arttırıldı, harcamalar kısıldı. Fatura asgari ücretlilere ve emeklilere çıkarıldı.

14 Mayıs'tan önce sokak röportajlarında ekonomiden yakınan gençlere "Çıkar telefonunu göster" diye meydan okuyan amcalar gitti; boş filesini gösteren emekliler geldi.

Süleyman Demirel'in dediği gibi "Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur" ve olmuyor.

İktidarın her seçimde başvurduğu dini ve milliyetçi hamaset bu sefer aç midelerdeki gurultuyu ve mutfaktaki yangını bastıramadı. Hatta iktidar ve muhalefetteki bütün milliyetçi partiler çöküş yaşadı.

KENT LOKANTALARI KAZANDI

İmamoğlu ve Yavaş ise belediye kaynaklarını sosyal yardımlara ayırarak, iktidarın aç bıraktıklarını yedirdi, çıplak bıraktıklarını giydirdi. AK Parti, CHP'li belediyelerin dayanışmacı, halkçı ve sosyal belediyecilik örneklerini küçümsedi.

Nasıl ki, bir zamanların kibirli muhalifleri AK Parti seçmenlerini 'makarnacı' ve 'kömürcü' diye aşağıladıysa şimdi de iktidar sahipleri İmamoğlu'nun yoksulluğun tahribatını azaltmak için geliştirdiği kent lokantaları modelini küçümsedi.

Düşünün...

Bir uçta Kurum'un Kanal İstanbul'u var.

Vatandaşın cebinden milyonlarca dolar çıkacak.

Diğer uçta dört kap yemeğin 40 TL'ye yendiği kent lokantaları var.

Bir uçta Turgut Altınok'un emlak imparatorluğu...

Diğer uçta kirasını ödeyemenler var.

Hangisini yeğlerdiniz 

ESNAFLARI AŞAĞILADI

Nasıl ki, bir zamanların kibirli muhalifleri "Dağdaki çobanla benim oyum bir mi" dediyse, bugün Murat Kurum da rakibini yermek isterken, köftecileri ve esnafı aşağıladı.

"Bakanla köfteci bir mi" demeye getirdi.

Halbuki Türkiye'de istihdamın yüzde 90'ı küçük ve orta boy esnaflardan oluşuyor. Ve esnaflar emekliler gibi AK Parti'nin sadık seçmeleri arasında yer alıyor...du!

Düne kadar bu böyleydi.

TOPAL ÖRDEK

Hatırlar mısınız...

İmamoğlu, 2019'da seçildiğinde Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi'deki çoğunluğun kendilerinde olduğunu söyleyerek, "Bunlar topal ördek" demişti.

Men dakka dukka!

Cumhur İttifakı, artık çoğunluğunu kaybetmiş bir iktidar ve topal ördektir.

Cumhur, gelecekte çatırdayabilir.

Müttefikler değişebilir.

Bazı partiler ve milletvekilleri dağılabilir.

Ufukta, 2026 yılında bir erken seçim gözüküyor.

Erdoğan, bir kez daha cumhurbaşkanı adayı olmak istiyorsa, ki bence öyle, anayasa değişikliği için CHP ile anlaşmak zorundadır. Aday olma karşılığında parlementer sisteme dönüş ve demokratik değişiklikler masaya gelebilir.

HALKTAN UMUT KESİLMEZ

Türkiye, önceki gün kendisinden umut kesilmemesi gerektiğini ispat etti.

Demek ki millet, bir halden anlayan ve dert dinleyen çıktığında kalbini ve oyunu verebiliyormuş.

Avrupa yabancı ve İslam düşmanı ırkçı partilere iktidarı teslim ederken; Türkiye, 1989 yılından sonra ilk kez sosyal demokratlara ve Atatürkçülere şans verdi.

CHP, 1989'da elde ettiği zaferi 1994'te batırdığını hatırlayarak bu fırsatı iyi değerlendirmeli.

İktidarın eşiğindeler.

31 Mart'ın kaybedenleri 

Erdoğan:22 yıllık iktidarında ilk kez CHP'ye yenildi. İstanbul ve Ankara'da fark yedi. Doğup büyüdüğü Beyoğlu'nu ve evinin bulunduğu Üsküdar'ı kaybetti. Rize'nin doğusunu, Trabzon ve Ordu'nun merkezini, Giresun'u kaybetti. AK Parti'de MKYK ve bakanlık değişimi olabilir.

Erdoğan

Bahçeli:İstanbul için beka tehdidi sökmedi. Erdoğan'a yönelik "Ayrılamazsın, Türk Milleti'ni yalnız bırakamazsın" sözleri MHP'nin kurumsal iflasının ilanı sayılır.

Yerlikaya, Fidan, Tunç:İçişleri, Dışişleri ve Adalet bakanları esnaf esnaf gezerek, milletin devletine duyduğu saygıyı zedeledi. Sandık güvenliğinden sorumlu Yerlikaya, amigoluk yaptı. Hiçbir eski MİT Müsteşarı, Hakan Fidan kadar siyasete müdahil olmadı. MİT müsteşarlarının neden partili olmaması gerektiğini gördük.

Akşener:İyi Parti'nin seçmenleri, üyeleri ve teşkilatı CHP ile ittifak istediği halde Akşener, dar bir yönetici klikle 'özü başına' kararı alıp aday çıkardı. CHP'ye muhalefet etti, Yavaş ve İmamoğlu'na hakaret etti. Öfkesine yenik düşen Akşener, toplumsal dalgayı göremedi. Akşener, dün olağanüstü kurultay kararı aldı. Oysa istifa etmeliydi.

Altılı Masa:Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığına evet demeleri karşılığında 38 milletvekili elde eden DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat'ın hiçbir toplumsal tabanlarının olmadığı ortaya çıktı. Dört partinin toplam oyu yüzde 1 etmiyor. Bu partilerin milletvekillerinin tutması zor olacak. Kimileri AK Parti'ye, kimileri CHP'ye, kimileri Yeniden Refah Partisi'ne geçebilir.

If we were in a parliamentary system, the AK Party would be considered to have lost the vote of confidence it received from the nation on May 14-28 on the evening of March 31.

For the first time in its history, the AK Party came in second, falling behind the CHP and was buried in the ballot box along with its partner MHP.

We can call this the victory of the main opposition, 10 months late.

Looking at it from today...

If Kılıçdaroğlu had not insisted on his candidacy despite the polls and nominated İmamoğlu or Yavaş as presidential candidates, Turkey would have been governed by the Nation Alliance for 10 months. CHP lost its vote in its first election without Kılıçdaroğlu.

It became the first by increasing 5 million.

We are faced with a first since 1977.

SLAP OF THE PENSIONER

The most important reason for the collapse of the People's Alliance is economic destruction...

Turkey was pushed to the edge of the cliff with Exchange-Protected Deposits and Treasury-guaranteed payments, and with the strangeness of "Interest is the cause, inflation is the result". What was left was used crudely to help Erdoğan win May 14.

Minister of Finance Mehmet Şimşek has been implementing the "IMF program without IMF" since May 14. Taxes were increased and spending was cut. The bill was issued to minimum wage earners and retirees.

Before May 14, the uncles who challenged young people complaining about the economy in street interviews by saying "Take out your phone and show them" are gone; Pensioners came showing their empty net.

As Süleyman Demirel said, "There is no power that an empty pot cannot destroy" and it does not work.

This time, the religious and nationalist heroism that the government resorted to in every election could not suppress the noise in hungry stomachs and the fire in the kitchen. In fact, all nationalist parties in power and opposition collapsed.

CITY RESTAURANTS WON

İmamoğlu and Yavaş, on the other hand, allocated municipal resources to social aid and fed those the government left hungry and clothed those it left naked. AK Party belittled the solidaristic, populist and social municipalism examples of CHP municipalities.

Just as the arrogant opponents of the past insulted AK Party voters as 'pasta sellers' and 'coal miners', now those in power belittle the city restaurants model developed by İmamoğlu to reduce the ravages of poverty.

Think...

At one end is the Institution's Canal Istanbul.

Millions of dollars will come out of citizens' pockets.

At the other end, there are city restaurants where you can eat a four-course meal for 40 TL.

At one end, Turgut Altınok's real estate empire...

At the other end, there are those who cannot pay their rent.

Which one would you prefer?

HE HUMILIATED THE TRADESMEN

Just as the arrogant opponents of the past said, "Is my vote the same as the shepherd on the mountain?", today Murat Kurum, while trying to criticize his opponent, insulted the meatball sellers and shopkeepers.

He asked, "Are the minister and the meatball maker the same?"

However, 90 percent of employment in Turkey consists of small and medium-sized tradesmen. And tradesmen, like retirees, were among the loyal voters of the AK Party!

It was like this until yesterday.

LAME DUCK

Do you remember...

When İmamoğlu was elected in 2019, Erdoğan said that they had the majority in the Istanbul Metropolitan Municipality Council and said, "These are lame ducks."

Men dhaka dukka!

The People's Alliance is a government that has lost its majority and is a lame duck.

The Republic may collapse in the future.

Allies may change.

Some parties and MPs may dissolve.

An early election is on the horizon in 2026.

If Erdoğan wants to be a presidential candidate once again, which I think he does, he has to reach an agreement with the CHP to change the constitution. In exchange for being a candidate, a return to the parliamentary system and democratic changes may be on the table.

THE PEOPLE DON'T GIVE UP HOPE

Türkiye proved the other day that we should not give up hope.

This means that people can give their hearts and votes when someone understands a situation and listens to their concerns.

While Europe is handing over power to foreign and Islamophobic racist parties; Türkiye gave a chance to social democrats and Ataturkists for the first time after 1989.

CHP should make good use of this opportunity, remembering that the victory it achieved in 1989 was ruined in 1994.

They are on the verge of power.

Losers of March 31

Erdogan: He lost to CHP for the first time in his 22-year rule. He made a difference in Istanbul and Ankara. He lost Beyoğlu, where he was born and raised, and Üsküdar, where his home was located. He lost the east of Rize, Trabzon and the center of Ordu, and Giresun. There may be a change in MKYK and ministries in the AK Party.

Erdogan

Bahçeli: The survival threat for Istanbul has not disappeared. The words "You cannot leave, you cannot leave the Turkish Nation alone" towards Erdoğan are considered as a declaration of MHP's institutional bankruptcy.

Yerlikaya, Fidan, Tunç: Ministers of Internal Affairs, Foreign Affairs and Justice visited shop after shop and damaged the respect of the nation for its state. Yerlikaya, who was responsible for ballot box security, worked as a cheerleader. No former MİT Undersecretary has been as involved in politics as Hakan Fidan. We have seen why MİT undersecretaries should not be party members.

Akşener:İyi Parti'nin seçmenleri, üyeleri ve teşkilatı CHP ile ittifak istediği halde Akşener, dar bir yönetici klikle 'özü başına' kararı alıp aday çıkardı. CHP'ye muhalefet etti, Yavaş ve İmamoğlu'na hakaret etti. Öfkesine yenik düşen Akşener, toplumsal dalgayı göremedi. Akşener, dün olağanüstü kurultay kararı aldı. Oysa istifa etmeliydi.

Altılı Masa:Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığına evet demeleri karşılığında 38 milletvekili elde eden DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat'ın hiçbir toplumsal tabanlarının olmadığı ortaya çıktı. Dört partinin toplam oyu yüzde 1 etmiyor. Bu partilerin milletvekillerinin tutması zor olacak. Kimileri AK Parti'ye, kimileri CHP'ye, kimileri Yeniden Refah Partisi'ne geçebilir.