31 Mart 2024 yerel seçimi, emeklilerin iktidara “siyasi fatura” kestiği ve 10 ay sonra “asıl genel seçim bu” dediği bir seçim oldu.
Tabii ben bu analizi gazeteye teslim ettikten sonraki saatlerde iktidar şapkadan bir tavşan çıkarmadıysa!
17.00’DEKİ İLK İŞARET
Saat 17.00 itibarıyla Erdoğan’ın “yol ve dava” arkadaşlarına “Sandığı terk etmeyin” çağrısı yapması ve iktidarın İstanbul adayı Murat Kurum’un “Manipülasyona dikkat edelim” demesi, işlerin iktidar açısından iyi gitmediğinin ilk işaretiydi.
İkinci işaret ise her seçimde hızla iktidarı yüzde 80 bandında gösteren Anadolu Ajansı’nın seçim sonuçlarını açıklamaya bir türlü başlamamasıydı.
Üçüncü işaret ise ilk veriler akmaya başladığında iktidara yakın medyanın İstanbul başta pek çok yerde AKP’yi geride göstermek zorunda kalmasıydı.
AKP’YE NAS VE GAZZE YANITI
10 ay önce yapılan genel seçim sonuçlarının aksine bir sonuç ortaya çıktı. O gün genel seçime yansımayan ekonomik tablo, bugün yerel seçime yansıdı.
Talepleri yerine getirilmeyen ve insanca yaşama çıtasının çok altına mahkûm edilen milyonlarca emekli, iktidara esaslı bir yanıt vermiş oldu.
Seçime damgasını vuran elbette öncelikle ekonomiydi ancak siyasal faktörleri de hele de AKP tabanında önemi olan yeni dış politika gündemini de dikkate almalıyız.
Özellikle AKP’nin Gazze’deki soykırıma karşı uygulamada hiçbir şey yapmaması ve tabanının talebine rağmen İsrail’le ticareti kesmemesi,AKP’de önemli bir oy kaybına neden olmuş görünüyor.
Diğer yandan Erdoğan’ın ekonomik tablo nedeniyle yeniden bir “Amerikan açılımı”na dönmesinin, daha düne kadar 15 Temmuz’un arkasında olduğunu belirttiği adreslerle yakın işbirliğine girmesinin,ABD ve NATO’nun taleplerini yerine getirmesinin, AKP tabanında tepki gördüğü anlaşılıyor.
31 MART’IN SİYASETE YANSIMASI
Peki bu sonuçları nasıl yorumlamalıyız?
1) AKP iktidarının “nas”lı neoliberal ekonomi uygulamasının altında ezilen emekliler başta tüm alt sınıflar, iktidara “siyasi fatura” kesti.
2) Emekliler sadece iktidara yanıt vermekle kalmadı, muhalif bloktan ayrılarak yola çıkan kimi siyasilere de “Emekli ol” uyarısı yaptı. Millet İttifakı içerisindeki partilerin, CHP lokomotifliği olmadığı takdirde, rayların üzerinde kalabilecek potansiyel taşımadığı görüldü.
3) “İstanbul’u kazanan, Türkiye’yi kazanır” diyordu Erdoğan. İstanbul’u kaybetti ama devleti “seçim aktörü” haline getirerek Türkiye’yi kazanmayı sürdürebildi. Şimdi ikinci kez İstanbul’u kaybetmesi, artık Türkiye’yi de kaybedeceğinin işaretidir.
4) Seçim AKP açısından da CHP açısından da önemli sonuçlar doğuracaktı. CHP açısından belki erken kurultayı dayatacaktı ama AKP açısından da erken seçim olasılığı taşıyacaktı. Dolayısıyla sonuçları aynı zamanda Türk siyasetinin son 14 yılına damga vuran Erdoğan-Kılıçdaroğluikilisi için de “birlikte” bir yenilgi olarak yorumlayabiliriz. Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin genel başkanlık koltuğuna dönme olasılığı kalmadı ve “yasaya göre son seçimim” diyen Erdoğan’ın kucağında, artık bir de meşruiyet sorunu var.