Önce sosyal medyada Bülent Ecevit’in Bill Clinton’la olan o ünlü fotoğrafı (Ecevit’in her zamanki nezaketli duruşu karşısında Clinton’ın koltuğun kenarına oturduğu fotoğraf), Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump’la yan yana oturduğu Gazze toplantısı fotoğrafının yanına konularak “eski Türkiye-yeni Türkiye” paylaşımları yapıldı.
Ardından iktidar yanlısı medyada “Trump Erdoğan’ı yanına oturtarak kendisine verdiği önemi gösterdi” yorumları yapıldı.
Anlayacağınız New York’ta ve Washington’da Trump havası, bizim iktidarda ve yandaşlarda bayram havası...
***
Merhum Ecevit’in Clinton’la fotoğrafını kendisine hakaret içeren paylaşımlarda kullananlar, keşke Ecevit’in haşhaş üretiminden vazgeçmemesi nedeniyle ABD’nin 1 Temmuz 1974’te başlattığı ve 20 gün sonra başlayan Kıbrıs Barış Harekatıyla derinleştirdiği ambargoyu anımsayabilseler.
Belki bu sayede Ecevit’in bu ambargolar karşısında zerre geri adım atmadığı, ABD’nin Türkiye’deki üsleri kullanımının askıya alındığı, NATO’ya hesap sorulduğu, Sovyetlerin Detant politikalarına destek verildiği ve dört yıl içinde ABD’nin ambargoyu kaldırmaya mecbur bıraktığı gerçeğini görmüş olurlar.
***
“Trump Erdoğan’ı yanına oturttu” diye bayram yapanlara, Trump’ı göklere çıkaranlara da Trump’ın kim olduğunu hatırlatmakta fayda var.
O kadar çok uzağa (1974’e ya da 1978’e) gitmelerine de gerek yok. 2018’e dönsünler ve Trump’ın Rahip Brunson’ı cezaevinden çıkarmak için söylediklerini anımsasınlar.
Sözleri anımsayamazlarsa da Trump’ın hepimizi, bütün Türk milletini üzen, rencide eden ve bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı makamına hakaret içeren mektubunu ve o mektubun Trump binasının girişine gurur abidesi gibi astırdığını anımsayabilirler.
Ne yazık ki o mektuptan ve “ekonominizi mahvederim” tehdidinden sonra Brunson mahkeme salonundan alınarak uçağa bindirilip Beyaz Saray’a götürüldü ve ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı ambargo da 7 yıldır sürüyor.
***
Karşılaştırmaları fotoğraflar üzerinden değil gerçeklerle yapmak en doğrusu
değil midir?
ABD şimdi ambargoyu kaldıracakmış. Peki ne karşılığında?
Boeing’e 35 milyar dolar (1,4 trilyon lira) ödeyip 300 uçak alacakmışız.
Fatura bu kadar da değil. Lockheed Martin’den 15 milyar dolarlık (625 trilyon liralık) savaş uçağı alacağız. Hem 2 trilyon lira (Türkiye’de bir yılda toplanan vergi, harç ve cezaların altıda biri) ödeyeceğiz, hem bize satış yaptılar diye bayram edeceğiz.
Durun daha bitmedi.
Bir de Beylikova meselesi var.
Çin’den sonra dünyanın en büyük nadir toprak elementleri Beylikova civarındaymış ve ABD bu elementleri almak istiyor.
Yakın gelecekte görün nasıl üşüşecek ABD’nin maden şirketleri!
***
Gazze meselesini de unutmayın.
Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda hepimizin gönlünü okşayan, gurur verici bir konuşma yaptı. Sonra da ABD’nin bir televizyon kanalına çıkıp şöyle dedi:
“Ben sadece şunu söyleyeyim. Sayın Trump hatırlarsanız bir ifade kullandı: ‘Rusya-Ukrayna savaşını ben bitiririm’. Bitti mi? Hâlâ devam ediyor. Aynı şekilde, ‘Gazze savaşını ben bitiririm’ dedi. Bitti mi? Hayır. Demek ki bu işin içine girdikten sonra bazı faturalar ödeniyor. Ve nitekim esir takası da kapandı.”
Biz tam “Helal Olsun, artık Özgür Özel’e kendisini havaalanında karşılamak düşer” diyecekken, ABD Dışişleri Bakanı, “Böyle diyorlar sonra da Beyaz Saray’a gelip sorunların çözülmesini istiyorlar” dedi ve bizim Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kanala şu açıklamayı gönderdi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savaşların sona erdirilmesine ilişkin bir soruya verdiği yanıt, çeviri sırasında anlam kaybına uğradı. Röportaj sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşları sona erdirmenin önemli zorluklar ve maliyetler gerektirdiğini vurguladı ve Başkan Trump’ın bu konudaki çabalarını takdir etti.”
Hayda...
Kanal çevirinin arkasında durdu ama İletişim Başkanlığı dururken kanala inanmak bize yakışır mı hiç?
(Özgür Özel de bu yalanlamadan sonra havaalanına Erdoğan’ı karşılamaya gitmekten kurtulmuştur her halde.)
***
Son olarak TRÇ meselesine girmesem olmaz. Koalisyon ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli, Türkiye Rusya Çin ittifakı ile Kudüs Paktı önerdi. Erdoğan, Trump görüşmesi öncesinde Bahçeli’nin bu açıklamasını duymamazlıktan geldi, topa girmedi.
Amerikan ve Avrupa basını da aynı günlerde Erdoğan’ın batıyla ilişkilerini düzeltmek, ABD’yle ilişkilerini geliştirmek için pahalı bir faturayı (en az 50 milyar dolar) göze aldığı yorumları yaptı.
Ne Trump görüşmesiymiş arkadaş?
Cebimizden 2 trilyon lira çıkıyor yetmiyormuş gibi bir de Sayın Bahçeli