Erdoğan’ın ‘ihtiyacı olduğu söylenen’ meşruiyet, ABD’den savunmadan enerjiye 'Rusya’dan uzaklaş' teklifi, hiç anılmayan Gazze

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump görüşmesinden bir gün önce şöyle bir açıklama yaptı:

"(Trump) İlişkiler düzeyinde cüretkâr bir adım atalım ve ihtiyacı olanı verelim' dedi. Tamam sayın başkan, neye ihtiyacı var?' diye sorduğumda 'meşruiyet' dedi. Çok akıllı biri. Mesele sınırlar, S-400 ya da F-16'lar değil. Mesele meşruiyet.”

Barrack, bu konuda ayrıca şunu da söyledi:

"[Erdoğan] 71 yaşına geldi. [Türkiye] bir demokrasi ama otoriter gibi. Başkan Trump dahice bir şekilde 'çözüm olarak ona meşruiyet vermeliyim' dedi. Şu an bu oluyor. Bence bunun sonucunda büyük değişiklikler göreceksiniz."

Erdoğan’ın Trump’la görüşmesi öncesi ortaya konan ‘meşruiyet konusu’, üzerinde düşünülmesi-konuşulması gereken kritik bir nokta. Trump tarafından kapıda karşılanan, Anadolu Ajansı’nın geçtiği fotoğrafla ‘sandalyesini ABD Başkanı’nın tuttuğu’, muhatabından ‘övgüler alan’ bir lider olarak Erdoğan görüntüsü, Türkiye’de iktidarın uzun süre kullanmak isteyeceği bir durumu yaratabilirdi. Ancak hem meşruiyet tartışması hem de Trump’ın kamuoyuna yansıyan kimi konuşmaları ortamı değiştirdi.

Erdoğan her zaman dışarıdaki görüntüleri-konuları içeride iyi anlatan, bunu kullanan bir lider oldu. Bu kez ‘Gazze’de soykırım yapan İsrail’in yanında duran’, yıkılmış Gazze’de otel hayali kuran bir isim ile (reel politik ne derse desin) birlikte fotoğraf verişiyle bir riski görüşme öncesi almıştı. Ancak üzerine verilmek istendiği söylenen ‘meşruiyet’ konusu, (Erdoğan liderliği boyunca meşruiyeti hep içeride ve halkta aradığını vurgulamasıyla bilinen lider) ve aşağıda sıralayacağım diğer söylemler içeride yeni çok katmanlı tartışmaları tetikleyecektir.

Erdoğan ve ekibi, Trump ve ekibiyle Beyaz Saray'da bir araya geldi

‘Hileli seçimler’

Trump, Erdoğan ile ilişkileri hakkında, "Haksız bir şekilde sürgünde olduğum dönemde bile devam etti ki hileli seçim sonucuydu" dedi. Trump, hemen ardından işaret parmağıyla Erdoğan'ı göstererek, "Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir" yorumunu yaptı. Trump, Biden’a karşı kaybettiği 2020 seçimlerini kendisine karşı yapılan hile ile kazanıldığını iddia ediyor.  Erdoğan, Trump'ın ardından söz aldığında ABD Başkanı'nın kendisini işaret eden jesti ve "hileli seçim" imasına dair herhangi bir yorum yapmadı.

Rusya ile ilişkilerde enerjiden savunmaya talepler

Türkiye 2019’da Rusya’dan S-400’leri aldığında hem kurucuları arasında olduğu F35 programından çıkarıldı hem de parasını ödediği (1.4 milyar dolar) altı savaş uçağını teslim alamadı. Ayrıca CAATSA olarak adlandırılan ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldı. Trump dün kendisine ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı yaptırımlara dair yöneltilen soruya, "Toplantımız iyi geçerse hemen kaldırabiliriz" yanıtını verdi. Toplantının ‘iyi geçmesi’nin iki önemli noktası vardı. Rusya’dan alınan S400’ler ile Rusya ile enerji anlaşmaları konusu. ABD Türkiye’nin S400’leri bırakmasını istiyor. Bu konuda; bir başka ülkeye yollanır ya da İncirlik gibi ‘kontrollü bir yerde tutulması da kolaylaştırıcı olur’ yorumları yapanlar hep var.

Enerji işi ise çok boyutlu. Trump, Erdoğan'ın yanında, "Rusya'dan petrol almayı bırakmasını isterim" dedi. Türkiye uzun süredir Rusya ile petrolden doğalgaza ve nükleer santral yapımına enerji konusunda çok boyutlu bir işbirliği sürdürüyor. Ancak bu görüşmede enerjide eksenin ABD’ye doğru yönelebileceği bir durum gözükmeye başladı. Türkiye heyetinin ABD ziyaretinde ABD’li Mercuria ile BOTAŞ arasında 20 yıllık LNG tedarik anlaşması yapıldı. Ayrıca ‘Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı’ imzalandı. Akkuyu’da Rusya ile yaşanan sorunlar ortada. Ancak elbette şimdilik bu bir niyet anlaşması.

Trump, Erdoğan’ın Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılması konusundaki çabasıyla ilgili olarak "Cumhurbaşkanı Erdoğan iki taraftan da çok saygı görüyor. Çok tarafsız. Herkes tarafından saygı görüyor, benim tarafımdan da” diye konuştu.

Ruhban okulunu açılması

Cumhurbaşkanı Erdoğan beklenmedik bir konuyu da soru üzerine paylaştı. “Heybeliada Ruhban Okulu açılacak mı?” sorusuna, "Heybeliada Okulu ile ilgili üzerimize ne düşerse biz onu zaten yapmaya hazırız” yanıtı verdi. Ortodoks din adamları yetiştirmek amacıyla 1844’te faaliyete geçen Ruhban Okulu, Ortodoks aleminin en önemli ilahiyat okuluydu ve 1971’te Kıbrıs sorununa paralel olarak kapatılmıştı.

Bitirirken…

Erdoğan ve Trump, Oval Ofis'te

Erdoğan’ın ABD Başkanı ile yaptığı görüşmeden kalanlar uzun süre konuşulacak. Ortaya çıkan-çıkacak sonuçlar elbette içeriyi de etkileyecek. Şu bir gerçek ki ABD’nin şu anki en üst yönetimi Erdoğan’ı destekliyor ve ‘meşruiyet’ sağlamak, yani bir nevi açık-net destek karşılığı ‘isteklerini yerine getirmesini’ istiyor. Bugün itibarıyla görülen en net talep Türkiye’nin savunmadan enerjiye Rusya’dan uzaklaşması. Elbette işi siyasi ebette ekonomik yanıyla birlikte yani doğrudan satın alma anlaşmalarıyla düşünmek gerekiyor. İktidar ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin kısa bir süre önce yaptığı şu açıklamayı da hatırlamak gerekiyor:

"Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek 'TRÇ' ittifakının inşa ve ihya edilmesidir, TRÇ ittifakının da Türkiye, Rusya ve Çin'den müteşekkil olması arzu ve önerimizdir."

Trump’ın Türkiye’de siyasi tutuklamaların bu kadar yoğun olduğu-tartışıldığı dönemde ‘Rahip Brunson için telefon edip Erdoğan’ın onu serbest bıraktığını hatırlatması’, ‘hileli seçim’ sözleri, Halkbank konusunda yardım talebi de kayıtlara girdi. Oval Ofis’te sorulmayan-konuşulmayan, gündeme getirilmeyen ise Gazze oldu.