Refah Partisi, yargı darbesiyle kapatıldı.
Erbakan’ın aklının ucundan bile geçmedi sokakları karıştırmak.
Sabırla, olgunlukla mücadele yolunu seçti Erbakan.
*
Fazilet Partisi, yargı darbesiyle kapatıldı.
Çok önemli siyasi sonuçları da olan bu karara karşı hiç kimse “Artık Türkiye’de seçimin bir anlamı kalmamıştır, hadi sokaklara” demedi.
Sabırla, metanetle yola devam edildi.
*
Tayyip Erdoğan, belediye başkanıydı.
Bir yargı kararıyla belediye başkanlığından edildi, hapse atıldı.
“Bize başka yol bırakmadılar, sokakları karıştırmak zorundayız” demedi.
Beğenmese de yargı kararına uydu.
*
Bugün ne oluyor?
Şu oluyor:
“Siyasetin, seçimin anlamı kalmadı” falan diyerek tehlikeli maceralara göz kırpanlar çıkıyor.
*
Mesela CHP’nin düzenlediği mitingleri küçümseyenler var.
Neymiş? Mitingler CHP kitlesinin gazını alıyormuş.
İyi de gazı alınmasa ne yapacak CHP kitlesi?
Tarlalardan şehirlere inip kesintisiz devrimi mi başlatacak?
*
Sığındığı Almanya’da bir video çeken Can Dündar’ın yaptığı ise daha korkunç.
“Türkiye’de artık gücü gücü yetene dönemi başlamıştır” diyor videoda.
Milletin çocuklarını burada birbirine kırdıracak, kendisi de Berlin’de keyifle kahvesini içip izleyecek.
*
Madem gücü gücüne yetene dönemi başladı. Gelsene buraya. Geçsene en öne.
Milletin çocuklarını sokaklara davet ediyorsun, peki ya senin çocuğun?
Kendi çocuğunu da salsana Türkiye sokaklarına.
*
Hürriyet’in deneyimli ismi Yalçın Bayer, iki gündür çok önemli uyarılarda bulunuyor CHP’ye.
Dostça, iyi niyetli uyarılar.
Kargaşanın, meydan okumaların, birbirine düşmenin, sokaklarda çözüm aramanın, polisle karşı karşıya gelmeye dayalı stratejilerin yanlışlığına işaret eden uyarılar.
*
Demirel’i yedi kere gönderdiler haksız hukuksuz biçimde. Sokakları karıştırmaya kalkmadı Demirel.
Sabırla, kararlılıkla, meşru mücadeleyle sekiz kere gelmesini bildi.
*
Sokak mokak diyenler...
Kardeşi kardeşe kırdırmak istiyorlar. Millet ile milletin polisini karşı karşıya getirmek istiyorlar. Türkiye’yi bölüp parçalamak istiyorlar. CHP’yi bu kirli oyunlarına alet etmek istiyorlar.
*
Buradan bir şey çıkacağına dair en küçük bir kuşku bile taşımıyorum ama yine de yapılmak istenenin farkında olunsun istiyorum.
RAKAMLARLA MURAT KURUM
ÇEVRE ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’u dinliyorum.
Deprem bölgesinden somut rakamlar veriyor.
Tablo müthiş:
*
- 453 bin konutun yüzde 70’i tamamlanmış.
- Her üç depremzeden ikisinin evi dün itibariyle teslim edilmiş.
- Yıl sonunda tüm konutlar bitecekmiş.
*
Düşünün:
İki yılda üç yüz bin konutun...
Zemin etütleri yapılıyor, projeleri çiziliyor, eş zamanlı 3 bin 481 şantiyede çalışılıyor, 2 yüz bin mühendis / mimar / işçi bu işte görev alıyor.
Muazzam rakamlar bunlar.
Kurum’un dediği gibi dünyada bunu gerçekleştirecek devlet olmayabilir.
*
Ve son durum:
An itibariyle...
Saatte 23, günde 550 konut bitiriliyormuş.
“Yıl sonunda bütün konutlar bitecek” vaadi, sanırım bu hıza yaslanıyor.
*
İyi ki Murat Kurum var. Onun çabası olmasa bu sonuç alınamazdı.
ECE AKSOY DENİLİNCE AKLIMA GELENLER
ECE Aksoy’u kaybettik.
İstanbul’un entelektüel gece hayatının efso’suydu kendisi.
*
Onun adı geçtiğinde aklıma şunlar gelir:
*
Bambaşka mekân sahipliği anlayışı. / Hasan Cemal. / Zeytinyağlılar ve anne köftesi. / 80’lerden 90’lara Ece Bar müdavimleri. / Okay Gönensin. / Kitaplar ve yemekler. / Pakize Suda. / Sırdaş ve ketum mekâncılık. / Sezen Aksu. / Kuruçeşme ve Asmalımescit.
YATLAR KOTRALAR TEKNELER
YATLARA, kotralara, teknelere ÖTV gelmiş.
*
Bu zengin oyuncakları, ÖTV’den muaftı.
Yüzde 8’lik ÖTV gelmiş.
*
Geç olmasını, yüzde 8’de kalmasını saymazsak...
Çok iyi olmuş.