İstikşafi sözcüğü zaman zaman siyasi gelişmeleri tanımlamada kullanılıyor. Genellikle sonuç alınması zor durumlarda akla geliyor.
Sözlükteki anlamı şu:
“Aslını anlamaya çalışma...”
TBMM çatısı altında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu (MDKDK) yarın altıncı, perşembe günü de yedinci toplantısını yapacak. İlk beş toplantının ardından eski Meclis başkanları ve baroların dinleneceğini öğrenince komisyona kestirme isim olarak “istikşafi” demek uygun olur diye düşündük.
Bu konuyu her ele alışta önemini vurguladık, beklentimizi dile getirdik. Barış yeryüzünde insanların en büyük arzusu. Elbette Türkiye’de de öyle. İktidar ortakları yeri geldikçe “terörsüz Türkiye” sürecinin başlangıcını değişik tarihlere koyuyorlar. Bunlardan biri de Ahlat!
Erdoğan ve Bahçeli’nin dünkü Ahlat buluşması dikkate alındığında bir yıl oluyor. Erdoğan dün, “Son düzlükteyiz” dedi. Bu söylem dikkate alınırsa Bahçeli’nin 11 Ağustos’taki yazılı açıklamasında verdiği tarih, “Yıl sonuna kadar biter” tanımı yerine oturuyor ama neyin yerine oturduğu henüz belli değil!
***
MDKDK yarın Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’ı ve İstanbul 2 Nolu, Ankara 2 Nolu, Bingöl, Diyarbakır, Hatay, Malatya, Mardin, Van, Sivas, Mersin baro başkanlarını dinleyecek.
İktidar ortakları baroları nasıl böldüklerini de görmek istemiş olmalı!
Perşembe gündeminde ise geçmiş dönem Meclis başkanları Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım, İsmet Yılmaz, Mustafa Şentop yer alıyor.
Başkanların elbette düşüncelerine saygımız var ama bu dinlemelerle nasıl bir ortak nokta bulunacağını merak ediyoruz!
Tablo tam bir istikşafi görüşmeler zincirini tarif ediyor.
Yukarıdaki başkanların döneminde de bugünkü adı terörsüz Türkiye olan arayış yaşandı. En azından ne yapmamaları gerektiğini anlatırlar, diye düşünüyoruz.
Erdoğan üç parti olarak yola çıkıldığını, devamında herkesi beklediklerini söylemişti. DEM Parti komisyonun Öcalan’ı da dinlemesini istiyor.
AKP, Saray’daki anayasa komisyonunu çalıştırıp arada bir Mehmet Uçum’u konuşturuyor.
MHP, bir an önce sonuç alalım, acelemiz var diyor.
Bu üçlü dışında CHP, çantasındaki demokratikleşme paketini çıkarıp fotoğrafın büyüğü bu diyor.
Uçum’un 24 Ağustos Pazar günkü yazısının başlığı şuydu:
Terörsüz Türkiye’ye geçiş sürecinin hukuku!
Hayli iddialı bir başlık. Bunu cumhurbaşkanı başdanışmanı sıfatıyla yazdığına göre iki olasılık var:
Ya Erdoğan’ın planlarını fısıldıyor ya da her hafta ortaya bir seçenek atıp toplumun bunları nasıl karşılayacağına dair sosyal deney yapıyor!
***
Toplum bu kadar çoktan seçmeli deneyi kaldırabilir mi?
Bunu sanki önümüzdeki sonbahar gösterecek...
Ancak siyasal gündemin bütününe ele alınca, MDKDK’nin tek tek sözcüklerine bakıp hükümetin icraatı bunlardan hangisine karşılık geliyor diye düşünmeden edemiyoruz!
Dün Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in tutukluğunun 300. günüydü! Terörden tutukladılar, sonra terörden serbest bıraktık ama yolsuzluktan devam edeceğiz dediler.
Bunu demokrasinin neresine koyacağız?
Dün memurların toplusözleşmesini Saray hakeminin insafına bırakmanın üçüncü toplantısı yapıldı.
Bunu dayanışmanın neresine koyacağız?
Dün hepimizin gözbebeği savunma sanayisiyle ilgili kurumların başına atanan kişilerin casusluğa varan suçlamalarla karşı karşıya olduğunu gördük.
Bunu “milli”liğin neresine koyacağız?
Burada kesip soralım:
Eyyy iktidardakiler size nasıl güveneceğiz?