22 Mart’ta Moskova’da bir konser salonunu hedef alan ve 130’dan fazla insanın ölümüne yol açan terörist saldırı, Rusya’nın da merkezinde olduğu geniş coğrafyamızdaki güç ilişkileri açısından dikkat çekici.
O nedenle saldırının siyasi arka planını analiz etmeliyiz öncelikle...
ABD IŞİD’e, Rusya Ukrayna bağına işaret ediyor
Moskova’daki terörist saldırının ortasında, daha operasyon sürerken ABD’li yetkililerin “Saldırıya Ukrayna’nın ya da Ukraynalıların dahli olduğuna ilişkin bir emare yok” açıklaması yapması, fazlasıyla şüpheli.
Oysa Putin başta Rus yetkililer “Ukrayna bağı”na işaret ediyor, teröristlerin Ukrayna’ya geçme hazırlığındayken yakalandığının altını çiziyor.
Öte yandan saldırıyı IŞİD’in üstlenmesi meseleyi daha da ilginç kılıyor. ABD’nin “kullanışlı düşmanı” IŞİD, ağırlıklı olarak üç aydır “yeniden” sahnede: ABD’nin hedef aldığı ülkelerde; İran, Türkiye, Irak, Suriye ve Rusya’da saldırılar düzenliyor!
3 Ocak’ta İran’ı, 22 Mart’ta Rusya hedef alan kanlı saldırılar, yeri, büyüklüğü ve etkisi bakımından iki ülke için de ilkti. Bu iki takvim arasında, Irak, Suriye ve Türkiye’de de IŞİD eylemdeydi.
YPG devletçiği kaldıracı olarak IŞİD
Bölgenin son dönemdeki en önemli tartışma konularının başında, ABD’nin askeri varlığı sorunu geliyor. Rusya, İran ve Türkiye’nin oluşturduğu Astana Platformu’nun da ele aldığı konulardan biri bu.
İşte ABD’nin Irak ve Suriye’den çıkarılmasının gündeme geldiği, Iraklı yetkililerin “IŞİD bitti, topraklarımızda ABD’ye gerek yok” dediği ve “IŞİD karşıtı koalisyonun” varlığının müzakere edilmeye başlayacağı süreçte IŞİD ortaya çıktı ve üç aydır saldırılar düzenliyor.
IŞİD, 2014’ten itibaren ABD tarafından PYD/YPG’ye uluslararası meşruiyet sağlamanın aracı olarak değerlendirilmişti. “Kötü IŞİD’e karşı insanlığı savunan iyi PYD/YPG” teması Atlantik medyasında ince ince işlendi. Böylece Suriye’nin kuzeyinde bir PYD/YPG devleti yolunun taşları döşenmiş oldu.
Ancak ABD’nin Irak’tan çekilmesi demek, Suriye’den de çekilmeye mecbur kalması demekti. ABD’nin Suriye’den çekilmesi ise PYD/YPG devleti inşa sürecinin çökmesi demekti.
İşte IŞİD’in tam da bu süreçte, ABD’nin bölgedeki varlığını sürdürmesine gerekçe üretecek şekilde yeniden aktif olması, elbette onun “kullanışlı düşman” olma özelliğiyle ilgiliydi.
Ukrayna cephesine özel savaş ihracı
Meselenin Ukrayna cephesi boyutu da önemli. ABD’nin daha çatışmanın ortasında parmağıyla IŞİD’i gösteren tutumu karşısında, Rus yetkililerin “Ukrayna bağı”na dikkat çekmesi önemli. Önümüzdeki günlerde netleşecektir.
Bu boyut konusunda bir siyasi arka plan analizinde altını çizebileceğimiz iki unsur var:
1) “Nuland’ın isrifası”nı ele aldığım 22 Mart tarihli son yazımda anımsatmıştım. Kiev’i son olarak 31 Ocak’ta ziyaret eden ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Ukrayna operatörü Nuland, buradan Putin’e “savaş alanında güzel sürprizler” sözü vermişti!
2) “Ukrayna’ya özel savaş ihracı” başlıklı 2 Mart tarihli yazımda iki olasılığı incelemiştim: “ABD ve İngiltere nasıl ‘uzun savaş’ sürdürecek? Ya Ukrayna’ya ‘savaşacak asker’ gönderecekler ya da Ukrayna’ya ‘özel savaş’ ihraç edecekler.”
Kısacası, Orta Asya’dan Ukrayna’ya, Irak ve Suriye’den Karadeniz’e, geniş coğrafyamızda çok boyutlu bir güç mücadelesi sürmektedir; sadece faile işaret eden parmaklara bakmak aldatıcı olabilir, o nedenle geniş siyasi arka plana bakılmalıdır.