Süreçte zor kararlar aşaması!

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı Terörsüz Türkiye sürecinde TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu (MDKDK) üçüncü toplantısını yapacak.

İlk toplantı biraz komisyonun kendisiyle ilgiliydi.

İkinci toplantıda güvenlik kurumları komisyon üyelerine geniş bir çerçeve çizdi.

Üçüncü toplantıdan itibaren yasal düzenleme alanları konuşulmaya başlanacak. Ayrıca geçmişte kolay kolay girilemeyen, ancak şu anda karar aşamasına gelinen konular konuşulacak ve kritik kararlar verilecek.

***

Yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenim şu:

Süreçte verilmesi gereken en kritik karar Suriye’yle ilgili olacak.

Malumunuz: PKK kendini feshedip silahları yakma kararı alsa da KCK bünyesindeki örgütün Suriye’deki silahlı kolu YPG varlığını sürdürüyor.

Haliyle “PKK kendini feshetse de YPG orada dururken PKK bitmiş olur mu” sorusu meşru bir soru olarak ortada duruyor.

Peki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin YPG konusundaki son tavrı nedir?

Yaptığım görüşmelerden çıkardığım sonucu paylaşmak isterim:

Türkiye, YPG’nin Suriye’deki Dürzi gruplar gibi İsrail’in/Mossad’ın güdümüne girmesinden ve Türkiye için ikili bir tehdide dönüşmesinden endişe ediyor.

***

Ankara’da YPG konusunda iki ayaklı bir strateji izleniyor.

- Birinci ayak, tehdit değerlendirmesi: Ankara’ya göre YPG hiçbir suretle Türkiye’ye tehdit olmamalı.

- İkinci ayak, Suriye’yle ilgili gelişmeler: Ankara’ya göre YPG her konuda Şam’daki merkezi otoriteyle mutabakat içinde olmak zorunda.

İşte bu iki ayak aynı anda gerçekleşirse, yani Şam’la askeri ve siyasi olarak mutabık kalmış ve Türkiye’ye tehdit olmayan bir YPG, Ankara tarafından ihtiyatlı bir şekilde kabullenilebilir.

Bunun mümkün olup olamayacağını sorduğum bir kaynağım şöyle dedi:

“Kuzey Irak’a bakın. Şu anda neredeyse Türkiye’ye entegre olmuş vaziyetteler. Çok iyi ilişkilerimiz var. Hatta Kuzey Irak’taki yönetimin en iyi ilişkileri Türkiye’yle...

Şartlar gerçekleşirse Suriye’deki Kürtlerle ilişkiler de bu şekilde evrilebilir.”

***

Çok iddialı bir yaklaşım ama neden olmasın?

Peki Suriye işinin çözülmesi yeterli mi?

Ne yazık ki değil. Ne yazık ki 41 yıldır yaşanan terör ortamı birçok yan sorun yarattı. Örneğin Mahmur Kampı ve Şengal Dağı.

İkisi de şu anda fiilen PKK’nın kontrolünde.

1993 ve 1994 yıllarında binlerce insan Mahmur’a göç etti. Orada BM kontrolünde bir yönetim oluşturuldu. Binlerce çocuk o kamplarda doğdu, eğitim gördü.

Abdullah Öcalan geçen hafta o kampa mesaj gönderdi ve “Evinize dönebileceksiniz” diye müjdeledi.

Ankara’dan da Mahmur Kampı’nın boşaltılması konusunda olumlu sinyaller geliyor.

Kampta olup da PKK’yla bağlantılı olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sorunsuz geri dönüşü sağlanabilir. Ancak iki önemli sorun daha var:

1- PKK’yla ilişkili olanlarla olmayanlar nasıl ayırt edilecek?

2- Orada doğmuş olanların vatandaşlık işlemleri nasıl yapılacak?

Bu iki konuda da yasal düzenlemeler gerekebilir.

Belki de MDKDK’nun TBMM Genel Kurulu’na göndereceği ilk teklif Mahmur’la ilgili olacaktır.

***

Şengal Dağı da IŞİD’in Ezidi Kürtleri hedef almasından sonra PKK tarafından ele geçirilmiş ve örgüt bölgede özerk bir yönetim oluşturmuştu.

O bölge, konumu itibariyle Kandil ile Kuzey Suriye arasında da önemli bir geçiş üssüydü.

PKK’nın silah bırakmasından sonra Şengal konusunda da gelişmeler olabilir. Yönetimin Kuzey Irak yönetimine bırakılması hem Mahmur’da hem Şengal’de bulunan Kürtlere “gönüllü” bir şekilde Türkiye’ye dönme fırsatı sunulması da konuşulanlar arasında. Gönüllü sözcüğünün altını özellikle çizdim. Dönmek istemeyenler Türkiye’ye gitmeye zorlanmayacak. İsteyenlerin Kuzey Irak’ta/Suriye’de kalması ya da başka ülkeleri tercih etmesi de söz konusu olabilir.

***

MHP lideri Devlet Bahçeli sürecin 2026’da tamamlanmasını öngörüyor.

Dilerim bu mümkün olur.

Ancak sadece 5 ay var ve atılacak adımlar çok zor siyasi kararlar gerektiriyor.

Atılacak ardımlar, verilecek kararlar özellikle AK Parti ve MHP tabanında da çok tartışma yaratacak gibi görünüyor.

Süreci izlemeye devam...