Fidan çizmeleri çekiyor mu?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 22 Temmuz’da yaptığı açıklamada Suriye’nin toprak bütünlüğünün Türkiye’nin milli güvenliği ile ilgili olduğunu söyledi.

Fidan, Suriye’deki grupları uyararak “şiddet kullanarak, bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya doğru giderseniz, bunu kendi milli güvenliğimize yönelik doğrudan tehdit olarak algılarız ve müdahale ederiz” dedi.

Fidan, basın toplantısında “Suriye’nin yakın gelecekte toprak bütünlüğünü tamamıyla sağlamış, egemenliğini kullanabilen, ekonomisini geliştiren, mültecilerini geri alan, altyapısını tekrar inşa eden güçlü ve istikrarlı bir ülke olmasını istemeyen aktörler de var bölgede” dedi.

“Aktörler” dediği aslında tek bir aktör: İsrail.

Fidan bu uyarıları Suriye’nin güneyindeki Bedevi-Dürzi çatışmaları ile ilgili olarak yapmıştı.

Fidan, “merkezi hükümetin taraf tutmadan bölgeye müdahale ederek olayları yatıştırması beklenirken, İsrail’in ‘bölgede merkezi hükümetin asker bulundurmasını istemiyorum’ bahanesiyle hem Şam’ı vurduğunu hem oraya doğru giden askerleri vurduğunu” söylemişti.

Türkiye’nin, Suriye politikasını en başından itibaren şekillendiren isimlerden biri Hakan Fidan.

Ancak anlaşılıyor ki bu politikayı oluştururlarken o kadar da uzak görüşlü değillermiş.

Suriye’nin toprak bütünlüğü ve güçlü bir devlet olarak varlığı Türkiye için bir “milli güvenlik meselesi” idiyse, Suriye’deki iç savaşa niye benzin döktük?

Tamam Esat bir diktatördü ve her diktatör gibi devrilmeyi hak ediyordu ama Türkiye’yi yönetenlerin önceliği ne olmalıydı?

Diktatörün devrilip gitmesi mi, Türkiye’nin milli güvenliği mi?

Suriye’de diktatörü devireceğiz derken Suriye devletinin çökmesi bir tek İsrail’e yaradı; bugünkü tablo bu.

Zamanı geriye saramadığımız için artık geçmişteki hatalardan söz etmek de zaten o kadar anlamlı değil.

Bunlardan daha önemlisi Fidan’ın “doğrudan müdahale ederiz” uyarısı.

Belki de “tehdidi” demem gerekirdi.

Bu sözlerin ertesi günü Millî Savunma Bakanlığı kaynaklarının “Suriye yönetimi tarafından, savunma kapasitesinin güçlendirilmesi ve başta DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadele kapsamında Türkiye’den resmi destek talep edilmiştir. Bu talep doğrultusunda, Suriye’nin savunma kapasitesini artırmaya yönelik eğitim, danışmanlık ve teknik destek sağlanması için çalışmalarımız devam etmektedir” açıklaması geldi.

Fidan’ın “doğrudan müdahale” uyarısı, bu açıklamada çizilen çerçevenin çok daha ötesinde bir şeyi ifade ediyor.

“Doğrudan müdahale ederiz” demek, Türkiye askeriyle, silahlarıyla gelir ve orayı başınıza yıkar demek.

Türkiye’yi bugünkü şartlarda kimsenin kazanamayacağı ve daha ne kadar süreceğini kimsenin kestiremeyeceği böyle bir savaşın içine sokmak en hafif yorumla maceracılık olur.

Türkiye’nin bugünkü ekonomik gücü ve askeri kapasitesi, böyle bir savaşı Suriye’nin içlerinde sürdürmeye ne kadar yeter?

Bu iyi düşünülmelidir.

Yapamayacağın sözleri söylemek bir dış politika yöntemi olamaz.

Ciddiye alınmak istenen devlet adamları, yapabileceklerini söylerler, hayal ettiklerini değil.