İktidarın “terörsüz Türkiye” söylemiyle başlattığı süreçte kritik bir döneme girildi. Son anda değişiklik olmazsa PKK Irak’ın kuzeyinde silah bırakacak!
Cuma günü gerçekleşmesi beklenen eylemin sembolik bir önemi var. En azından böyle bir iklimin başlaması bile güzel! Özellikle Güneydoğu illerinden son aylarda gelen haberler kalıcı bir barışa ne kadar hasret olduklarını gösteriyor.
Bu süreçten hiçbir şey çıkmasa bile MHP-DEM diyaloğu önemli! Bunun da kalıcı olması dileğimiz. Dün, “DEM Parti ile el sıkışan haindir” diyen MHP’nin bugün, “DEM Parti ile el sıkışmayan haindir” noktasına gelmesini dikkatle izliyoruz.
Bu haftayı şekillendirecek kritik gelişme Saray’da DEM Parti heyetiyle yapılan görüşmeydi. Üç buçuk saat süren görüşmeden DEM Parti çok olumlu izlenimle ayrılmış görünmüyor. Dünkü DEM Parti ile adalet bakanı görüşmesinin iptalle erteleme arasında bir duyuruyla sakatlanması şu soruyu gündeme getirdi:
Acaba DEM Parti, “Saray’daki havadan sonra bu görüşmeden çıkacak bir sonuç yok” düşüncesine mi kapıldı?
Yeniden altını çizelim, bütün dileğimiz hafta sonu umutlu yorumlar yapabilmek!
***
Yukarıda sözünü ettiğimiz süreci ikincilleştiren önemli bir süreç ise CHP’ye karşı yürütülüyor.
Temmuz ayı başından itibaren İzmir, Antalya, Adana, İstanbul hattındaki yeni operasyonlar iktidarın önceliği şuna verdiğini gösteriyor:
CHP’siz Türkiye! En azında bütün etki gücünü yitirmiş, iktidarın izin verdiği kadar muhalefet yapmayı kabul etmiş, bütün değerleri yok olmuş bir CHP!
Erdoğan’ın Özel’den üç temel isteği var:
İmamoğlu’nu unut, Ankara’da kal, bizim belirlediğimiz gündeme uy!
Özel buna uymadıkça operasyonlar genişliyor, derinleşiyor! Bu yazıyı kaleme almaya başladığımız saatlerde CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve 9 kişinin CHP İstanbul il kongresiyle ilgili ifadeye çağrıldığı haberi geldi. Normal ifadeye çağırma unutulduğu için bunun fiili bir gözaltı olduğu haberi yayıldı.
Genel başkanı hakkında fezleke üzerine fezleke düzenlenen, belediye başkanları, il başkanları tutuklanan... Bunlar yapılırken hukukun en temel ilkeleri bile çiğnenen bir ortamda iktidar kamuoyuna şöyle diyecek:
- Eyyy Türkiye, biz terörsüz Türkiye istiyoruz... Bu cehape var ya, onu da çağırıyoruz!
Kafalarındaki denklemlerden biri bu!
Ancak iktidara kötü bir haberimiz var! Millet bu ve benzeri söylemlere kanmıyor. CHP’ye yönelik operasyonların siyasal hedefi olan bir intikam süreci olduğu görüşü hâkim!
Bu denklem tutmazsa ne yapacaklar?
Sertleşme yelpazesini sadece CHP’nin üzerinde tutmak yerine biraz daha genişletecekler! Bu konuda yazı yazmamayı diliyoruz!
HİKMET ÇETİNKAYA’YI UĞURLARKEN...
Gazetemizin en büyük emektarlarından Hikmet Çetinkaya’yı 7 Temmuz günü yitirdik.
Hikmet ağabey, haftanın yedi günü gazeteye gelen, Cumhuriyet’i yaşam biçimi bellemiş, yeni kuşaklarla bağını hiç koparmayan tutkulu bir insandı. Egeliydi ama Karadeniz gibiydi!
FETÖ tehlikesini ilk gören, haberleştiren, kitaplaştıran gazeteciydi. Kaz Dağlarından Toroslara bir Anadolu tutkunuydu. Pazar günkü yazılarında şiirlerle uçar, engin denizlere dalar, sazlıklara konardı.
Sevgili Celal Başlangıç’ın İzmir haber şefliğinden Adana’ya Cumhuriyet Güney İlleri Temsilciliğine geçişinden sonra benim Cumhuriyet’in İzmir bürosuna gelişimi Hikmet ağabey istedi. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde “haber yazma teknikleri” dersine giren hocamız kırılmazdı.
Seni Cumhuriyet’in solmayan bir sayfası olarak sonsuzluğa uğurluyoruz. Güle güle Hikmet ağabey!