Erdoğan’ı savunan hocanın ‘İmamoğlu’ arzusu

“İmamoğlu’na hukuki mütalaa için tabii ki varım. Türk demokrasisini kurtarmak için varım.”

Bu sözler Prof. Dr. Doğan Soyaslan’a ait. Yani, bundan 27 yıl önce Recep Tayyip Erdoğan lehine hukuki mütalaa veren ceza hocasına...

Erdoğan 1997’de Siirt’te yaptığı konuşmadan dolayı yargılanırken, onun suçsuz olduğuna dair rapor hazırlayan önemli hukuk insanları oldu. Onlardan biri de Prof. Dr. Doğan Soyaslan’dı.

Soyaslan, imza attığı 22 Mart 1998 tarihli 14 sayfalık mütalaasını şu sözlerle bitirmişti: “Tayyip Erdoğan’ın fiilinde herhangi bir suç unsuru bulunmamaktadır.”

Öğrendim ki yıllar yıllar önce İBB Başkanı Erdoğan’a bu hukuki desteği veren Prof. Soyaslan, bugün cezaevinde olan Ekrem İmamoğlu için de benzer bir görev üstlenmeyi arzuluyordu. Bunun üzerine Doğan Soyaslan’ı aradım ve aşağıdaki kısa söyleşiyi yaptık:

- Erdoğan için verdiğiniz hukuki mütalaayı hazırlarken nasıl bir duygu içindeydiniz?

Tayyip Erdoğan Türk halkının en fakir kesiminden gelen insanları temsil ediyordu benim gözümde. O zaman tabii siyasi çizgisinin farkındaydım ama o günkü kurumlara, Türkiye Cumhuriyeti ordusuna ve bürokrasisine de güvenim vardı. Zaten Erdoğan genel başkanlığa soyunduğunda, Abdullah Bey’le beraber yeni bir parti kurduğunda laik çizgide olacağını, cumhuriyete bağlılığını da ifade etti. Fakat günümüzde öyle değil.

O gün hukuk bunu gerektiriyordu. Türkiye 1987’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini kabul etti. O mahkeme Anglosakson sistemi zihniyetinde bir kültürle karar veriyor. Bizim hukukumuza “açık ve yakın tehlike” diye bir kavramı o mahkeme taşıdı.

Tayyip Erdoğan’ın şiirinde böyle bir tehlike yoktu. Dolayısıyla ben fikir özgürlüğü lehine bir yorum yapmıştım. Halen de kanaatim odur. O günkü şartlarda hukuku savunduğum için pişman değilim ama bugünkü çizgisini de tasvip etmek mümkün değil. Şimdi siz hukuku savunursanız, dürüstçe savunursanız ona daima sadık kalmanız lazım. Hukuk adına mücadele etmeniz lazım.

- Bugün bir başka İBB başkanı, yani Ekrem İmamoğlu hapiste. Siz onun tutuklu yargılanmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Ekrem İmamoğlu meselesine gelince... Belediye başkanları ita amiridir. İhaleye fesat karıştırma suçundan haberdar bile değildir. Biliyorsunuz, ihaleler bir komisyona havale edilir ve kurum adına belediye başkanları son imzayı atar. Suç varsa adamın haberi bile yoktur. İkincisi, o bir belediye başkandır. Türkiye siyasetinde cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunmuştur. Kaçması, göçmesi söz konusu olmaz. Yargılayacaksanız, tutuksuz yargılayın. Sayın Erdoğan için de zimmetten, rüşvetten, ihaleye fesat karıştırmaktan, halkı tahrik etmekten davalar açılmıştı. Ama hep dışarıda yani tutuksuz yargılandı. Niye Ekrem İmamoğlu’na tutuklama işlemi yapılıyor ki? Tabii burada siyasi saikler var.

'İMAMOĞLU İLE GÖRÜŞMEK İÇİN SİLİVRİ'YE GİTTİM'

- Dün Erdoğan lehine mütalaa veren bir ceza hukuku profesörü olarak bugün de İmamoğlu lehinde bir mütalaaya imza atar mısınız?

Elbette. Şimdi bakın, içim sızlıyor. Ben partili biri değilim ama Türkiye’nin demokrasiye ihtiyacı var. Sonsuza kadar özgürlüğe ihtiyacı var. Osmanlı toplumu özgür olmadığı için halk bu durumda kaldı. Hepimize demokrasiyi kurtarma görevi düşüyor. Ben İstanbul’a, Silivri’ye gittim 1.5 ay önce. Partiyi de aradım “İmamoğlu ile nasıl görüşürüm ve hukuki yardım ister mi” diye...

Ekrem İmamoğlu’nun şimdi tutuklanan avukatını da aradım. “Hocam siz gidin, avukat sıfatınız da var, görüşebilirsiniz” dedi. Gittim. Oradaki infaz memuru, “Ekrem İmamoğlu’nun 7-8 avukatı var. Onların sana izin vermesi lazım Ekrem Bey’le görüşmen için” dedi. Nihayetinde görüşemedim, çıktım. İmamoğlu’na hukuki mütalaa için tabii ki varım. Türk demokrasisini kurtarmak için varım. İmamoğlu’nun şahsı da beni üzüyor. Yani kolay değil lider adayı yetiştirmek. En azından bir alternatiftir. Bir umuttur. Kim iyi idare ediyorsa o gelsin. Türkiye Tanzimat’tan beri demokrasi mücadelesi veriyor. Bu birikimlerin hepsi bir tarafa atıldı.

- Siz mütalaa sonrasında Recep Tayyip Erdoğan’la bire bir tanıştınız mı?

Tabii, konuştuk ve tanıştık. Beni iyi tanır, severler, sayarlar... Cemil Çiçek adalet bakanı iken müşaviriydim. Şunu da söyleyeyim: 2002’de aday adayı da olmuştum onlardan. Ertuğrul Yalçınbayır ekibine yardımcı olmuştum.

- Yani AKP’nin kuruluşunda yer aldınız mı?

Hayır, yer almadım da şöyle düşündüm: Onların bizim gibi adamlara da ihtiyacı var. Ben bir köylü çocuğuyum. Bu halkın parasıyla 9 sene Paris’te ve Roma’da okudum. CHP’yi halka inen bir parti olarak görmedim. Yeni indi CHP, İmamoğlu ile Özgür Özel ile birlikte... Neyse. İktidar tabii benim siyasi çizgimi bildiği için dikkate almadı. Girişimlerim neticesiz kaldı. Uğurlar olsun...