Bugün 30 Haziran 2025 Pazartesi...
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP 38. Olağan Büyük Kurultayının iptali konulu davayı görüşecek.
Dava öncesinde, davanın reddedilmesi gerektiğine dair onlarca unsur sıralandı. En önemlilerini sizin için sıralamak isterim:
- YSK NOKTAYI KOYMUŞ: Mutlak Butlan uygulaması Medeni Hukuk içinde ortaya çıkan bir kavramdır. CHP Büyük Kurultayı ise Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları çerçevesinde gerçekleşmiştir. Kurultayla ilgili yargısal denetim YSK adına İlçe/İl Seçim Kurulu tarafından yapıldı. Kararları hiçbir şekilde temyiz edilemeyen Kurul, CHP 38. Kurultay’ını onayladı. Haliyle hiçbir mahkeme kararı YSK kararının üzerinde olamaz.
(Bana gelen bilgiye göre YSK yöneticileri Yargıtay ve HSK yöneticileriyle yaptıkları görüşmelerde böyle bir durumun ortaya çıkmaması için hassasiyet istemiş.)
- MÜŞTEKİ BAŞKAN ADAYLIĞINI KABUL EDEREK KURULTAY SONUCUNU KABUL ETMİŞTİ: Lütfü Savaş isimli “müşteki” Belediye Başkanı adayı olmak için CHP’ye üye olmuş, CHP’yle hiçbir ilgisi olmayan biridir. Kendisi 38. Kurultay’da belirlenen Genel Başkan ve Parti Meclisi tarafından Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak atandı. Kendisi seçimde AK Partili adaya yenilinceye kadar kurultay sonucuna itiraz etmedi. Hatta hiçbir girişimde bulunmadı.
- CEZA DAVASI SONUÇLANMADAN HUKUK DAVASI SONUÇLANAMAZ: YSK’nın yargısal denetimi dikkate alınmasa dahi mahkemeler arasında bir uyum olması gerekiyor. Kurultayın bazı isimler suç işledi diye iptal edilmesi isteniyor. O isimler için de Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen bir dosya var. Ağır Ceza Mahkemesi davayı sonuçlandırmadan, Sulh Hukuk mahkemesinin karar vermesi doğru olmaz. Aksi halde ceza davası sanıkların lehine sonuçlanırsa hukuk mahkemesi kararı temelsiz kalır.
- DELEGE, DİVAN VE PARTİ MECLİSİ TEMİZSE 6 NİSAN KURULTAYI GEÇERLİDİR: Velev ki 38. Kurultay’daki Genel Başkan seçimi yok sayıldı. Divan ve delegeler hakkında bir sorun olmadığı için aynı delegenin 6 Nisan 2025 günü gerçekleştirdiği olağanüstü kurultay sorunsuz kabul edilir. Bu da dosyanın düşmesini sağlar.
- BUTLAN SAYILSA DAHİ KILIÇDAROĞLU GELEMEZ: Bir Kurultay’da Divan oluştuktan sonra partinin mevcut yönetimi son bulur. Haliyle mahkeme hukuksuz bir şekilde genel başkanlık seçimini yok saysa dahi Kemal Kılıçdaroğlu’na Genel Başkan olma hakkı doğmaz. Kurultay Genel Başkan seçimiyle devam edecek şekilde yeniden toplanır.
***
Bunlar gibi dört beş madde daha sıralayabilirim ama gerek yok.
Bugün mahkemenin önünde üç seçenek var:
- Kararını verir ve davayı reddeder, tartışmayı bitirir: Bu seçenek gerçekleşirse, mesele kapanır. Bütün tartışmalar unutulur. İktidarın oyun planlarına dahil olup CHP’yi yıpratanların yanına büyük bir “utanç” kar kalır.
- Duruşma ertelenir: Bu seçenekte iktidar CHP’yi karıştırma girişimlerini sürdürür. Kemal Kılıçdaroğlu yeniden Genel Başkan olma hayalleri kurduğu sürece iktidar bu davayı uzattıkça uzatır. Bu sürecin uzaması, bu süreçten fayda bekleyen “CHP’lilerin” yanına büyük bir “utanç” faturası çıkarır.
- Mahkeme butlan kararı verir: Kemal Kılıçdaroğlu partiyi yönetmeye çalışır. CHP tabanından çok büyük tepki gelir. 45 gün içinde yeni bir kurultay toplanır ve CHP yönetimi güven tazeleyerek yeniden göreve gelir. Geride kalan 45 gün “Butlan/Kayyum Başkan”ın yanına büyük bir “utanç” bırakır.
***
Butlan tartışması konusunda CHP’nin bölündüğünü, birlik olması gerektiğini söyleyenler var. Oysa ben bir bölünme görmüyorum. Bir tarafta, tartışmalı kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyenlerin de dahil olduğu bütün CHP var.
Diğer tarafta ise Kemal Kılıçdaroğlu ve son kurultay sonrasında CHP yönetiminde bir görev alamayan, milletvekili ya da belediye başkanı olamayan, mevcut CHP yönetimine kin duyan birkaç isim var.
Bunun adı “bölünme” değildir.
Bunun adı Kılıçdaroğlu’nun kişisel hırsıyla kendisini deviren ekipten intikam alma çabası, “CHP yönetimi ya benimdir ya butlandır” demesidir.
Daha önce bir yayında söylemiştim:
Ülke ekonomik kriz altında inim inim inlerken, ülke demokrasisi her gün yeni bir darbe yerken, hukuk devleti can çekişirken, iktidar devletin ve yargının bütün gücünü kullanarak CHP’ye, bağımsız medyaya yüklenirken, Kılıçdaroğlu Genel Başkan koltuğuna oturma hayali kuruyor.
***
Hal böyleyken herkesin unutmaması gereken tek şey var:
Her şey gelir geçer...
Hukuksuz bir şekilde atanan butlan da kalmaz, kayyum da...
Bir tek hukuksuzlukların, anti demokratik uygulamaların ve halka karşı işlenen suçların utancı baki kalır.