Trump’ın eylemliliği ile Avrupalı liderlerin eylemsizliği arasında fark var mı?

İsrail’in İran’a karşı mutlak haksız bir şekilde yürüttüğü saldırının her aşaması başka bir tehlikenin kapısını aralıyor. Sınır tanımaz, kuralsız ve şımarık bir ülke sırf kendi paranoyak güvenlik planları için bölgeyi ateşe atıp, insanları katlederken dünyayı da bu sahneyi izlemeye mecbur bırakıyor. Bütün bunlar, kendi başına olsa hiçbir gücü olmayan bir ülke ABD tarafından destekleniyor diye olabiliyor.

Karargahında ABD Başkanı’nın oturduğu eşitsiz ve orantısız bir savaş izliyoruz.

Ortadaki tablo, uluslararası hukukun ortadan kalkmasından öte, “bağımsız devlet” olmak hakkının da yerle bir edilmesini anlatıyor. Gazze üzerinden verilen mesaj da buydu, şimdi İran’a yapılan da bunu anlatıyor. Artık, gücü gücü yetene dünyasındayız.

Saldırı için tek bir haklı gerekçesi olmayan İsrail, herkes başını yana çevirmişken ve en az kendisi kadar kuralsız ortağı ABD’yi kıvamında yakalamışken terör estiriyor. İran’ın elinde nükleer silah yoktur, nükleer potansiyeli olsa bile bu savaş gerekçesi sayılamaz. Böyle bir gerekçe asla saldırı sebebi olamaz. ABD, tıpkı Irak’ı olmayan bir kimyasal silah palavrasıyla işgal ettiği gibi şimdi de olmayan nükleer silah bahanesiyle İran’ı “vekaleten” vuruyor.

İsrail ve ABD, önce Gazze’de, sonra Lübnan’da -ve hatta Suriye’de- yaptığını şimdi İran’da yaparsa; yani dilediği gibi vurup yaptıkları yanına kâr kalırsa, artık bir dünya düzeninden söz edilemez. Sadece Ortadoğu veya İslam dünyası için değil, bugün İsrail’e destek veren Avrupa ülkeleri dahil bütün dünya için söz edilemez. Başta Almanya olmak üzere İsrail saldırganlığına destek veren Batılı ülkelerin yapmakta olduğu şey politika veya diplomasi değil, ileride kendi başlarına bela olacak bir yolu açmaktır. Masum insanları, kadınları, çocukları öldüren; onları aç ve susuz bırakan, sağlık hizmetlerinden alıkoyan ve şehirleri yerle bir eden bir ülkeyle dost olan Batı, hiçbir ortak insani değerin taşıyıcısı olamaz.

Herkes suçu ABD’nin başında Trump gibi bir “despot” ve “şarlatan”a atarak vicdanını rahatlatıyor ama “aklı başında”, “demokrat” ve “ilkeli” liderlerin yaptığı veya yapması gerektiği halde yapmadığı şeyler de aynı sonuca yol açıyor. Trump’ın eylemliliği ile Avrupalı liderlerin eylemsizlikleri -ve hatta destekleri- aynı kapıya çıkıyor, aynı amaca hizmet ediyor. Dünya için daha kötü bir bileşen, bundan daha zararlı bir liderler grubu olamazdı…

Avrupa sadece yanlış ve insanlık dışı bir politikaya aracılık etmiyor aynı zamanda kendi halklarının şiddetle karşı çıktığı katliam zincirine duyarsız kalarak temel insanlık değerlerini de geçersiz hâle getiriyor. Almanya Başbakanı “İsrail, İran’da bizim kirli işlerimizi yapıyor” derken yanılıyor. Aksine, İsrail üzerindeki kiri ve elindeki kanı bütün Batı dünyasına bulaştırıyor, hepsini birden suç ortağı haline getiriyor. İsrail’e böylesine büyük bir kredi açmak, bütün kanlı paranteze kefil olmak ve onu cesaretlendirmek kadar büyük bir yanlış olamaz… Bu durumda, Trump-Netanyahu ikilisiyle arada bir fark da kalmaz.

İslam dünyası yetersiz, hazırlıksız ve hatta kabul edelim bazı ülkeler durumu tersine çevirmek konusunda isteksiz. Bombaların ardında böyle bir dramatik gerçek var ama konu bu tespitle kapanmıyor…

Gazze’den İran’a uzanan katliamın sorumlularını yaftalarken saldırgan cephenin Batı’daki destekçisi ve onaylayıcılarını listenin dışında tutmak adil bir paylaşım olmaz. İslam ülkeleri dirençli ve akıllı olabilse bugünkü tablo değişirdi, evet. Ama aynı şekilde Avrupa da en baştan ilkeli ve sorumlu davransa İsrail bu noktaya gelemezdi. Suç sadece Trump’ta değil, Trump’ın İsrail’le birlikte ortalığı kan gölüne çevirmesine; vergi oranları kadar bile duyarlılık göstermeyen Avrupalı liderlerdedir.