Kılıçdaroğlu o gün duruşmaya katılacak mı?

CHP’nin 2023’te yapılan olağan kurultayı ile ilgili “şaibe” iddiasını AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan defalarca gündeme getirmişti. CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da parti yönetiminin bu iddialarla ilgili açıklama yapmasını istemişti. Kurultayın iptali için de dava açanlar oldu. İşte o davanın 30 Haziran’da sonuçlanması bekleniyor. En çok merak edilen de Kılıçdaroğlu’nun “mağdur” sıfatıyla duruşmaya katılıp katılmayacağı, katılırsa neler açıklayacağıdır.   

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’ye kayyum ataması ya da kurultay iptalini tanımayacaklarını belirtti. 7. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun da kurultayın “tertemiz” olduğunu ifade ettiği basına yansıdı. Merak edilenleri Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dahilinde avukatı ve sözcüsü Celal Çelik şöyle cevaplandırdı: 

DAVANIN TARAFI DEĞİLİZ

Kemal Bey, kurultaya geldi, açılışını yaptı, sonra evine gitti. Sonra oylamaya geldi. Yani kurultayda para dönmüşse ya da ona benzer bir şey olmuşsa görme ihtimali var mıdır? Yok. Genel başkan görmediğini söylüyor. Bu konuda bir söz söylemiyor. Ona rağmen sayın Genel Başkan Özgür Özel, Kılıçdaroığlu’nun kurultay için ‘tertemiz’ olduğunu söylediğini belirtiyor. Kılıçdaroğlu’nun böyle bir açıklaması ve bu sözlerin gerçekliği yok.

30 Haziran’da yapılacak duruşmanın Kemal Kılıçdaroğlu tarafı değil. Öyle bir şey olabilir mi? Genel başkanın o davaya gitme ihtimali söz konusu olamaz. Kılıçdaroğlu en baştan itibaren ‘kurultayla ilgili ne soruşturmanın ne de hukuk davasının içinde olurum’ dedi. O yüzden Kılıçdaroğlu’nun duruşmaya gitme ihtimali olmaz. Taraf değil. Dava açan o değil.

NİÇİN ‘MAĞDUR’ GEÇİYOR?

Davada bir davacı, bir davalı taraf var. Davacı taraf bazı kurultay delegeleri. Davalı taraf CHP tüzel kişiliği. Evet, iddianamede Kılıçdaroğlu için ‘mağdur’ deniliyor. O konuyu da açayım: İddianame ayrı bir şey ama teknik anlamda bu çok normal bir durum. Savcılık kendiliğinden zaten bir mağdur belirler. 

Bir suç işlendiğinde ne olursa olsun, ister hırsızlık, uyuşturucu olsun başka bir sürü suça baktığın zaman bazı suçlarda sadece kamu hukuku olur, mağdur o gösterilir. Ama bazılarında somut biri varsa mağdur olarak o yazılır. ‘Mağdur’ niye yazılır? Müşteki olmayan kişi, mağdur olan kimse o mağdur diye geçer zaten. Ama şikayetçi olmuş olsa mağdur olup şikayetçi olan olsa aynı zamanda şikayetçi diye geçer.

İFADESİ ALINMAK İSTENDİ

Şimdi Kemal Bey’in tek bir beyanı yok. ‘Ben mağdurum, şikayetçiyim’ dememiş. İddialar üzerinden baktığımızda savcılığa hak veririm. Ben de eski bir hakimim. Şu anlamda söylüyorum: Var anlamında söylemiyorum, kurultayda bir irade fesadı hali varsa yani parayla satın alma şu bu, bunun ana mağduru seçim sonucuna göre Kılıçdaroğlu’dur. Ben, savcılığın yaptığı işlem doğru yanlış anlamda da söylemiyorum ama mantıklı, tutarlı bir şey yapıyor savcılık. Kemal Bey’den kısa da olsa bir beyan almak istedi. ‘Asla’ dedim. Bunun için 4-5 kez savcı bey çağırmıştı.

İddialarla ilgili Kılıçdaroğlu’nun hiçbir bilgisi, görgüsü olmadığını kendisinin talimatıyla belirttim. Bu dilekçeyi verirken bile çağırdıkları için sadece ‘Kemal Kılıçdaroğlu’ yazıyorum, ne mağdur, ne müşteki ne de şikayetçi diye bir şey yazıyorum. Çünkü o pozisyona kendimizi sokmayız. Taraf değiliz biz, ilgimiz yok. Kılıçdaroğlu, kurultay özelinde yaptığı önceki bilinen açıklamalar ötesinde kimseye farklı bir şey söylemiş değil.”

“SEÇİM HUKUKUNDA YOK”

2010 yılından bu yana Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK) CHP Üyesi olarak görev yapan Avukat Mehmet Hadimi Yakupoğlu, “Özellikle seçim hukukunda ‘mutlak butlan’ yoktur. Bu, dernekler için geçerlidir. Seçim hukukunda bu boşluğu YSK, Anayasa’nın  79.maddesinden aldığı yetkiyle ‘Tam kanunsuzluk’ içtihadı ile doldurmuştur. Yani itiraz süreleri geçmiş olsa bile seçilme hakkını kamu düzeni adına açıkça kanuna aykırı olarak ihlal eden bir olayın belirlenmesi halinde; YSK tam kanunsuzluk yetkisine dayanarak o seçim sonucunu iptal eder” diyor. 

YSK Temsilcisi Mehmet Hadimi Yılmaz, SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada, siyasi partilere  bugüne kadar “kayyum” ataması değil, sadece “çağrı heyeti” atandığını, bu heyetin de parti yönetimi yerine geçmeden sadece partiyi yasal çağrıyı yapmayan mevcut genel merkez, il veya ilçe yönetimleri adına olağanüstü kurultaya (kongreye) çağırdığını” belirtti. Yakupoğlu açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Yoksa  adli yargı tarafından bugüne kadar hiçbir siyasi parti yönetimi görevinden alınarak yerine kayyum atanmamıştır. Hiçbir adli yargı makamı seçim sonuçlarını iptal etmemiştir. Hiçbir ilçe seçim kurulu seçilmiş genel merkez yönetimi ve genel başkanını görevden almamıştır. Bu gerçekleşirse 12 Eyül 1980 darbe sabahına uyanırız. Başta YSK olmak üzere il ve ilçe seçim kurulları lağvedilmiş sandık ve seçimler fiilen kaldırılmış ve demokrasi tüm kurum ve kuruluşlarıyla askıya alınmış olur.”

30 Haziran’da yapılacak duruşma ile ilgili farklı beklentiler var. O tarih de yaklaşıyor.