Karanlıkta yolunu arayanlar!

Türkiye siyaseti karanlık bir labirentte çıkış yolunu arayan insanlara benziyor artık.

* Karanlık koridordaki ilk aktör iktidar ittifakı (AK Parti ve MHP).

- Çözmesi gereken ilk büyük sorun: Ekonomi.

Yeni kaynak yaratılmadıkça mevcut krizden çıkmak zor. Hatta ekonomik krizden çıkılamadığı gibi, kriz daha da derinleşeceğinden işler daha kötüye gidebilir.

- Çözmesi gereken ikinci büyük sorun: Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı süresini uzatmak:

Erdoğan’ın koltuğu koruyabilmesinin iki yolu var.

1- Anayasa değişikliği: Bunu ancak DEM Parti’nin desteğiyle yapabilir. DEM Parti’yle flört had safhada. Bununla da yetinmeyip terör örgütüyle ikinci defa diyalog süreci yürütülüyor. Sürecin sonucunda başarısızlık riski var. Birinci başarısızlığın bedeli ülkeye ağır olmuştu. Ancak iktidar oradan da mağduriyet çıkararak iktidar olmayı başarmıştı. Yeni bir başarısızlık bu defa siyaseten de büyük hasar verebilir. Zaten tabanda PKK’yla ve DEM Parti’yle bu kadar içli dışlı olmalarına dair büyük bir tepki var.

2- Seçimlerin yenilenmesi: Burada da DEM Parti’ye mahkûm. DEM Parti’nin desteği olmadan kendi istediği tarihte seçimlerin yenilenmesini sağlaması imkânsız. Ya CHP’nin istediği tarihte erken seçim yapacak ya da kendi istediği tarihi bekleyip riske girecek. İşin sonunda seçimlerin zamanında yapılması ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olamaması riski var.

- Çözülmesi gereken üçüncü sorun: Güçlü rakipleri ortadan kaldırmak: 23 yıldır ilk defa iktidarın ve Cumhurbaşkanı’nın seçimlerde yenilmesi ihtimali belirdi. Bu tabloyu değiştiremedikleri için rakiplerin tasfiye süreci başlatıldı. Ancak hem Ekrem İmamoğlu hem CHP’yle ilgili başlatılan yargısal süreçler tıkandı. Kamuoyu İmamoğlu’nun yolsuzluk yaptığına ikna olmadı. CHP’ye kayyum atama planı da CHP’yi büyütebilir, iktidara getirdiği götürdüğünden çok az olabilir.

- Çözülmesi gereken dördüncü sorun: Kaybettiği halk desteğini geri kazanmak: Hem ekonomik sorunlar hem PKK ve DEM Parti ile flört iktidar bloğunun halk desteğinin daha da azalmasına neden oluyor. Bu da yetmiyormuş gibi hedef uğruna yapılan ittifaklar parti kadrolarını zorluyor. Cumhurbaşkanı’nın yeni bir Saray ekibi kurması ve AK Parti’nin dışlanması da seçimlerdeki başarı ihtimalini azaltıyor.

***

* Karanlık koridorlardaki ikinci aktör: CHP

- Çözmesi gereken en büyük sorun: İktidarın devlet ve yargı gücünü kullanarak çıkardığı engelleri aşmak ve kurulan tuzaklara düşmemek.

İmamoğlu soruşturması CHP’nin bütün enerjisini aldığı gibi gündemini de domine ediyor. Parti ülkenin en büyük ve birinci partisi olmasına rağmen psikolojik üstünlüğü elinde tutmakta zorlanıyor. Genellikle savunmada kalıyor.

CHP’ye kayyum tartışmasından artık bir şey çıkmaz. Buna rağmen duruşmalar ertelenerek konunun güncel kalması sağlanıyor. CHP içinde kronik bir “Kayyum endişesi” yaratılmaya çalışılıyor. Oysa MHP de AK Parti de CHP’ye kayyum atama meselesini kapatmış durumda. Sadece CHP’nin bu gündemle oyalanmasını izleyip keyif alıyorlar.

- Çözmesi gereken ikinci büyük sorun: Birlik beraberlik sorunu...

Cumhurbaşkanı Erdoğan İmamoğlu operasyonuyla ilgili konuşurken altını çizmişti: “Bilgiler CHP’den geliyor...”

Gerçekten de hem İmamoğlu davasında hem Kayyum davasında gizli ve açık tanıkların çoğu CHP’li. Partide dışlanmış ve Özgür Özel ekibi yönetimdeyken CHP’de bir daha etkili noktalarda siyaset yapamayacağını düşünen bir kesim CHP’ye zarar verme pahasına dedikodu kazanını kaynatıyor. Bu aralar CHP’lilerin CHP’li belediyelerle ilgili dedikodularını çok sık duymamız da bunun bir sonucu olsa gerek.

Özel’in birlik beraberlik işi için de biraz vakit ayırmasında yarar var.

***

* Karanlık koridorlardaki üçüncü aktör: DEM Parti

- Çözmesi gereken en büyük sorun: İlkesizlik.

İktidar DEM Parti’yi istediği zaman terörle iltisaklı gösteriyor, istediği zaman kendi ittifak ortağı muamelesi yapıyor.

DEM Parti ise iktidarın bu çelişkili tavırlarına karşı ilkesel bir tutum alamıyor. Sırf muhatap alındıkları için kendilerini yıllarca ötekileştiren ve terörize edenlerle aynı masada oturmaktan, büyük riskler alarak kendilerine destek verenlere sırt çevirmekten çekinmiyorlar. İktidarla diyaloglarını sürdürebilmek için ülke genelindeki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilişine, antidemokratik uygulamalara karşı sessiz kalıyorlar.

İktidar, Öcalan’ın talimatları dışına çıkamayacaklarını bildiğinden DEM Parti’nin Erdoğan’ın Anayasa değişikliği ve seçimlerin yenilenmesi planlarına tam destek vereceğinden emin görünüyor.

***

Türkiye siyasetinde tablo bu.

Bütün partilerin doğru kapıyı bulup o karanlık labirentten çıkmaları zor görünüyor.

O karanlık labirenti yıkacak tek güç ise halk gibi görünüyor.

Bakalım halkımız o karanlık labirentin duvarlarını yıkıp kimi iktidara taşıyacak?

Kime hangi kartı gösterecek?