Şimşek artık “ne İsa’ya ne Musa’ya” yaranabiliyor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, son dönemde muhalefetin sert eleştirilerini üzerine çekerken, iktidar medyası da Şimşek’e karşı yayınlarını artırdı. Kabine değişiklikleri yeniden gündeme gelince, bu göreve talip olan AKP’lilerin de yönlendirmesiyle, Şimşek için işler karışıyor diyebiliriz. 

Bakan Şimşek göreve geldiğinde, zaten AKP’den tümüyle bir destek göremedi. Şimşek öncesi dönemde görev alan bakanlar ve Merkez Bankası yönetimleri, yaptıkları bir dizi vahim hatayla, ekonomiyi batma noktasına getirmişlerdi.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023’Teki genel seçimler öncesi, en zayıf noktası haline gelen ekonomiyi Bakan Şimşek’e havale edeceğini açıkladı. AKP içinde piyasalara güven verebilecek zaten hiç kimse kalmamıştı. Bir başka deyişle; Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce Kabine’den gönderdiği Şimşek’i, iknaya çalışıp, yeniden göreve çağırmaya kendini zorunlu hissetti. 

Göreve çağırdı ama Bakan Mehmet Şimşek’in istediği gibi bir program uygulamasına da izin vermedi. İşte bu aşamada muhalefet partileri Şimşek’e karşı sessiz bir tutum sergilediler. Bu süreçte piyasalarda sözü geçen ana akım iktisatçılar Şimşek’i destekledi. Özellikle de Şimşek’in istediği programı mümkün olduğunca çabuk uygulamaya sokması için çaba gösterdiler.   

Özetle; iktisatçılar ve piyasa uzmanları, şok faiz artışıyla parasal dengelerin hemen dengeye getirilmesi, vergi düzenlemeleri, diğer yapısal tedbir ve reformların hayata geçirilmesi için Şimşek’e destek oldu. Ancak Şimşek önceden açıkladığı kabul gören tedbirleri, Cumhurbaşkanı istemeyince uygulayamadı.   

Faizi küçük adımlarla zamana yayması, kurların da çıkmasına izin vermesi, güveni zedelemeye başladı. Varlıklılardan vergi almasına izin çıkmayınca, kamu zamları ve düşük ücret zamlarıyla tüm yükün  geniş toplumsal kesimlere çıkarılması, güvene bir darbe daha vurdu.    

Bu aşamada iktisatçılar Bakan Şimşek’ten çok, sorumluluğu tek karar alıcı Cumhurbaşkanı’na yüklediler. Cumhurbaşkanı istemediği için programın başarısız olduğunu söylediler. Ancak 19 Mart’ta, ekonomide göz göre göre çıkarılan kriz karşısında Bakan Şimşek’in takındığı tutum, artık tüm çevrelerin Şimşek’in karşısına geçmesine yol açtı. CHP de bu aşamada Şimşek’e karşı tavrını sertleştirdi.   

ASIL DARBE İKTİSATÇILARDAN GELDİ

19 Mart konusunda sanki “ekonomi için bu kriz iyi oldu” gibi bir tavra girmesi, teknisyen kimliğinden çıkıp AKP’li tipik bir bakan gibi konuşmalar yapması, özellikle iktisatçıların tepkisini çekti. Bunun yanında uygulanan politikalardan en büyük zararı gören çalışan ve emeklilere karşı takındığı sekter tavır da tepkilerin giderek büyümesine neden oldu. İş dünyası yeniden ekonomik istikrar ve biraz da Cumhurbaşkanı’nın isteğiyle Şimşek’e destek verirken, son dönemde bu destek de hızla erimeye başladı.  

Özetle; Şimşek’in artık “Ne İsa’ya Ne de Musa’ya yaranabilir” hale gelmesinde asıl etken, baştan beri destek veren iktisatçılar, piyasalar ve iş dünyasının desteklerini çekmesiydi. Şimşek’in kişisel olarak iletişimle ilgili sıkıntılarını giderememesi, desteğin çekilmesinde etkili oldu. 

Gelinen noktada, aileden eski Bakanların bu görevi tekrar istemesinin de etkisiyle, AKP medyasında Şimşek’e karşı tavrın büyüdüğü gözleniyor.  

Buna rağmen ekonomideki gelinen kritik nokta nedeniyle; Erdoğan’ın Şimşek’i görevden alma riskini göze alabileceğini tahmin etmiyorum.