12 Mayıs PKK’nın tarihi feshi

“Bu mesele Türkiye’nin büyük devlet olma imtihanıdır. Bu meseleye çözüm bulamazsak büyük, hatta ortada devlet olma şansımızı kaybetme ihtimali mevcut olduğu gibi, zayıf ve perişan hale gelmemiz ihtimali de mevcuttur.”

Tarih 12 Kasım 1993... Hürriyet Gazetesi’nin manşetindeki haberde yer alan bu sözler dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a ait. PKK’nın fesih açıklamasında Turgut Özal’a atıfta bulunması ve ani ölümüne değinmesi nedeniyle rahmetli Özal’ın bu sözleriyle başlamak istedim.

12 MAYIS SON YÜZYILA BIRAKILAN ‘SON DAKİKA’

Abdullah Öcalan’ın 27 Kasım 1978’de PKK’yı kurmasının ardından binlerce askerimiz şehit düştü, analar ağladı, ayaklanmalar yaşandı, bu topraklarda büyük acılar yaşandı. 50 yıllık süreçte ne zaman bir ateşkes ve çözüm arayışı olsa sonucu hep hüsran oldu; bugüne kadar... Ateşkes, çekilme demeden örgüt kendini feshetti. PKK artık yok. Süreçte;

- Devlette FETÖ paralel yapılanmasının ortadan kaldırılmış olması.

- Dünyadaki gelişmeler ama özellikle bölgedeki konjonktürel değişiklik.

- Türkiye’nin terörü kaynağında kurutma başarısı, kuzeyde koridorun engellenmiş olması.

- 22 Ekim 2024 MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı.

- 27 Şubat 2025 Abdullah Öcalan’ın açıklaması.

- 10 Nisan 2025 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEM Parti yetkilileriyle görüşmesi.

- ABD’nin Suriye sahasından kısmi çekilme kararı.

- 12 Mayıs PKK’nın fesih kararının açıklanması.

SIRADA SİLAH BIRAKMA VAR

Yukarıdaki maddeler Terörsüz Türkiye sürecinin başlangıcı için önemli köşe taşları. Terörsüz Türkiye ile ilgili görüşmeler 7-8 aydır sürüyor, buna istihbarat ve İmralı görüşmeleri de dahil. Aslında örgüt, kongre sürecini nisan ayının ortalarında başlattı. Açıklamanın bizzat PKK tarafından yapılmasına karar verildi:

- Abdullah Öcalan süreçte görüşmelerde söylediklerini uyguladı, hem de örgüt üyelerine mesajı net oldu: “Gereğini yapın, yapmayan uluslararası güçler adına çalışıyor demektir.”

- Şimdi sırada silahları bırakma süreci var. IRA örneğinde bunun 4 yıl sürdüğünü hatırlatıp her ne kadar bu sürecin hızlı yürütülmesi istenilse de zaman alabileceği yorumları da yapılıyor.

- Silah bırakma süreci doğal olarak gizli yürütülecek.

- Birden fazla noktada oluşturulacak silah bırakma alanlarında, hem ilgili ülke yetkilisi hem de Türk istihbarat görevlileri olacak. Seri numaraları kaydedilecek, nereden geldiklerine bakılacak, biyometrik veriler kayıt altına alınacak. Örgütün elindeki silahlarla ilgili bir veri tabanı oluşturuldu.

- Örgüt üyelerinin silah bıraktıkları tespit edilip, devletin diğer ilgili birimlerine de rapor edilecek.

- Bu süreçlerde ilgili ülkeler dışında herhangi bir ülke ya da uluslararası yapı bulunmayacak.

YARGI SÜRECİ NASIL İŞLEYECEK

Örgüt üyeleri ya da kamplarda kalan aileleriyle ilgili yasal süreçlerin nasıl işleyeceği konusunda çalışmalar sürüyor. Henüz kesinleşmemekle birlikte;

- Mevcut mevzuatlarla sürecin ilerleyebileceği belirtiliyor.

- Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı suç işlemeyenlerin örgüt üyeliğinden ceza almayabileceği değerlendiriliyor. Bu durumda silahını teslim edenlerin, kendisinin ve ailesinin suç kaydı olup olmadığı araştırıldıktan sonra eğer yoksa ifadelerinin alınmasının ardından topluma kazandırılmaları gündemde.

- Kuzey Irak’ta bulunanların yüzde 60’tan fazlasının Türkiye’de bir suç işlemediği yönünde bilgiler var.

- Suç işleyenler için ise özel bir düzenleme gündemde değil. Ancak düşük orandan cezalandırma olabilir.

- Gelelim örgütün kırmızı bültenle aranan 30 kişilik üst kademesine. Onların Türkiye’ye gelişleri sözkonusu değil. Bulundukları ülkede kalmaları ya da üçüncü bir ülkeye gitmeleri üzerinde duruluyor.

- Diğer yandan kendini fesheden PKK, Türkiye dahil birçok ülkenin terör örgütü listesi bulunuyor. Şimdi terör örgütü listesinden mi çıkacak yoksa yargı kararları yeterli mi olacak sorusunun da yanıtı aranıyor. Terör örgütü tespitinin Yargıtay tarafından yapıldığına dikkati çeken yetkililer, ilk etapta yerel mahkemelerde verilecek “sona ermiş örgüt” ifadesinin Yargıtay’a taşınmasıyla emsal karar oluşabileceğini belirtiyor.

- Öcalan’ın siyaset yapmak istediği biliniyor. Ancak İmralı’da yaşamaya devam edeceği ifade ediliyor.

- Silahlar bırakıldıktan sonra sürecin yasal düzenlemeler bölümü konuşulacak.

YPG, SURİYE SAHASINDA MI ÇÖZÜLECEK

Örgütün tarihini bilenler, KCK’nin yasama organı kabul edilen Kongra-Gel’in 17 Mayıs 2005 tarihinde Ortadoğu ve Avrupa’dan 213 PKK üst düzey yöneticisinin katılımıyla kabul edilen “KCK Sözleşmesi” ile yasadışı olarak kurulduğunu hatırlayacaktır. Bu kapsamda KCK çatısı altında bulunan YPG/PYD ile ilgili son duruma da bakmak gerekiyor:

- Ankara’nın beklentisi Suriye sahasındaki sürecin SDG ile Şam hükümeti tarafından imzalanan 8 maddelik anlaşmanın hayata geçmesi.

- Bu kapsamda YPG’nin Suriye ordusuna entegre olması.

- Türkiye ve Şam hükümeti, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, federatif ya da özerk bir yapıya müsaade edilmemesi konusunda kararlılığını sürdürüyor.

KARARIN ÖNEMİ

- Fesih her ne kadar PKK tarafından açıklanmış olsa da diğer örgütlerin de silah bırakması beklentisi Ankara tarafından dile getirildi.

- KCK ana yapılanması içindeki PKK’nın tasfiyesi tek başına önemli ve tarihi bir karardır. Ancak yine de Ankara’nın konuya ihtiyatla yaklaştığını ve uygulamayı görmek istediğini de belirtmek gerekiyor.

AÇIKLAMANIN DİKKAT ÇEKEN NOKTALARI

KCK ana yapılanması altında birçok farklı örgüt bulunuyor. Türkiye ile bölgenin huzur ve güvenliği için ana yapılanma altındaki tüm örgütlerin silah bırakması önemli. Bu konunun altını çizmemin nedeni ise yapılan açıklamada sadece, “PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı. PKK’nin tarihi misyonunu tamamladığını değerlendirildi. PKK adıyla yürütülen çalışmalar sonlandırıldı” ifadelerinin geçmiş olması. Gelelim; “PKK, kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’ndan alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı” ifadesine...

İfadenin sorunlu olduğuna şüphe yok. Tarihi ve hassas bir süreçten geçerken; kendini fesheden örgütün de kullandığı dile özen göstermesi gerekiyor. Nedenine gelince;

- İlk Meclis’te yaklaşık 70 Kürt vekil bulunmaktaydı.

- Mustafa Kemal Atatürk konuşmalarında Türkleri ve Kürtleri İslam kardeşleri olarak saymıştır.

- İsmet İnönü, Lozan’da Kürtlerin azınlık olmadığı tezini Batılı ülkelere kabul ettirmiştir.

- 1921 Anayasası’nın üçüncü maddesi “Türk Devleti’nden değil Türkiye Devleti’nden” bahsetmektedir. Ancak Atatürk her konuşmasında Türkiye Devleti’ni oluşturan unsurlar olarak Türkleri ve Kürtleri saymıştır.

- 1921 düzenlemesine göre; il idareleri manevi kişilik sahibi, özerk yapılar olarak tanzim edilmişlerdir. Kısaca 1921 Anayasası’nda Adem-i merkeziyete varan geniş bir idari özerklik söz konusu iken 1924 Anayasası ile bu düzenlemeler kaldırılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bugün de resmi açıklamalarında hem kendi topraklarında hem de Suriye’de özerklik oluşumlarına karşı olduğunu açık açık ifade etmektedir. 

- 1980’li yıllara kadar daha çok mahalli bir sorun olarak varlığını sürdüren mesele, 12 Eylül 1980 darbesiyle yeni bir aşamaya girmiştir.

Örgüt sonraki yıllarda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı hesapları olan dış güçlerin de maşası haline gelmiştir.