Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar

AK Parti, 3Y olarak isimlendirdiği; yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar sorununu çözeceği vaadiyle iktidara geldi.

Tek başına iktidarının 23. yılında.

Bu süre içinde 3Y sorunu çözüldü mü?

İktidar gerçekten yoksullukla, yolsuzlukla, yasaklarla mücadele etti mi?

Hayır.

Aksine üç sorun da AK Parti döneminde daha da büyüdü.

Yoksulluk büyüdü, orta sınıf da yoksullaştı.

En düşük yüzde 20’lik kesimin 2024 yılında milli gelirden aldığı pay yüzde 6.3 olurken, en yüksek yüzde 20’lik kesimin aldığı pay yüzde 48.1 düzeyinde.

En düşük pay alan kesimle en yüksek pay alan kesim arasında gelir farkı 8 kat.

Asgari ücret 22 bin 104 lira, en düşük emekli aylığı 14 bin 500 lira.

Bu ücretlerle asgari ücretlinin de emeklinin de geçinmesi mümkün değil.

İki kesimde geçinemiyor, sürünüyor.

Pazarda bir fileyi dolduramıyor, akşam saatlerinde pazarda çöp olarak atılmış sebze ve meyveler arasından sağlam kalanları toplamaya çalışıyor.

Yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmış durumda.

İktidarın emekli bir bürokratının evinden kilolarca altın, milyonlarca döviz çıkıyor. Gözaltına alınıp tutuklanıyor.

Hazine kaynakları iktidara yakın şirketlere aktarılıyor.

Havaalanı, köprü, yol, tünel inşaatı verilen şirketlere vergi afları getiriliyor. Havaalanı yapan şirkete yolcu sayısı, köprü ve yol yapan şirkete araç sayısı garantisi veriliyor ve 2045 yılına kadar Hazine’den dövizle ödeme taahhüdü yapılıyor.

Bu işlemler denetim dışına çıkarılıyor.

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Bunların yanı sıra Türkiye bir yasaklar ülkesi haline geldi.

Birçok isim siyasi nedenlerle yıllardır cezaevinde.

Osman Kavala, Selahattin Demirtaş 8 yıldır cezaevinde tutuluyor.

Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ cezaevinde.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu iki aydır cezaevinde. Esenyurt’un CHP’li Belediye Başkanı Ahmet Özer 7 aydır cezaevinde.

DEM Partili ve bazı CHP’li belediye başkanları yerine kayyım atanmış durumda.

Seçmenin iradesi yok sayılıyor.

Bunlar yetmiyormuş gibi iktidar İmamoğlu’yla ilgili yasak üstüne yasak getiriyor.

Diploması iptal edildi.

X hesabı kapatıldı.

Fotoğraflarının belediye binalarına, belediye otobüslerine asılması, sesli mesajlarının yayımlanması yasaklandı.

İktidar İmamoğlu’nun görünür ve dinlenir olmasını istemediği için yasaklar getiriyor.

“İmamoğlu’na özgürlük” pankartını Boğaziçi Köprüsü’ne asan CHP milletvekilleri hakkında soruşturma açılıyor.

Muhalefetin miting yapacağı meydanların elektriği kesiliyor, meydana çıkan yollar kapatılıyor.

İktidar, bu uygulamalarıyla anayasal güvence altında olan hak ve özgürlüklerin kullanılmasına izin vermiyor.

Türkiye’yi demokratik, laik, hukuk devleti olmaktan hızla çıkarıyor.

Otoriter yönetimlerin hakim olduğu, yoksul üçüncü dünya ülkelerinin yanına sürüklüyor.

Halk bu kötü gidişin farkında.

Bu gidişi durdurmanın tek yolu sandığın halkın önüne gelmesi.

Halk ilk seçimde bu gidişe “dur” diyecektir.