Trump’ın bir kez daha depreştirdiği küresel dram

Dünyanın içinde bulunduğu gerilim, insan hakları problemleri, hukuksuzluk ve gelir dağılım adaletsizliği gibi dramatik problemlerden daha dramatik olanı süper güçler dahil birçok ülkenin sorumsuz ve otokrat adamlar tarafından yönetilmesidir. Bundan daha dramatik şey ise ABD gibi güçlü bir demokrasinin de aynı dertten muzdarip olmasıdır. Rusya veya Çin; hatta Hindistan rejimlerinin despotizme en azından geleneksel olarak izah edilebilir ama ABD ve oradan esen rüzgarla demokratik dünyanın savruluşu bir küresel dram tablosudur. Dünya bu hale mi gelecekti, dedirtecek kadar.

Bu yeni zeminde en büyük problem İslam dünyasındaki kriz ve çatışmalarda ABD’nin aldığı yanlı tutum olacak, olmaya başladı bile.

ABD Başkanı Trump’ın, muhataplarının onu pohpohlamak için yağdırdığı bol sıfırlı yatırım vaatleriyle ekonomi/magazine dönüşen Körfez turu sonrası yaptığı açıklamalara bakın.

Gazze… Trump önce “Gazze'de birçok insan açlık çekiyor” diyor. Zannediyorsunuz ki insanlık namına bir söz. Ardından da malum sürgün planı geliyor: “Filistinlilerin Gazze’den çıkmasına yardım etmeliyiz.” Bu kadarla da kalmıyor. İsrail’in yeni saldırısı ihtimali sorulunca, “Bu ay çok güzel şeyler olacak, göreceğiz!” diyor.

İran… Masada İran’ın nükleer müzakere için yeni bir teklifi var, bu soruluyor. Cevap: “Evet, bir teklif var. Ama İran hızlı hareket etmeli, aksi takdirde kötü şeyler olacak.”

Daha Körfez hava sahasından çıkmadan uçakta söyledikleri bunlar. Sürgün, savaş, tehdit.

Trump’ı ağırlayan Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden İran için iyilik beklenmez ama anlaşılan Gazze için de teşebbüste bulunmamışlar. En azından Gazze’de Mısır’la birlikte ateşkese aracılık eden Katar’dan bir adım beklenirdi. Aksi oldu… İsrail’i iyice şımartan İbrahim Anlaşmaları rüzgarı esmeye devam etti.

Sadece Gazze’yi değil bütün insanlığı hedef alan soykırım için körfezden sahraya kadar bütün İslam dünyası pasif ve etkisiz. Bunu bir kez daha gördük. Trump’un gururunu okşamak için 3,2 trilyon Dolar anlaşma vaadeden ülkeler de öyle…

Dram içinde bir dram da İslam dünyası aktörlerinin -çeşitli sebeplerden dolayı- Gazze meselesinden kopuk olmaları ve duyarsızlıklarıdır. Gazze diplomasisinin sahipsizliği bir kez daha görüldü. Hem de Gazze’nin yanıbaşındaki ülkelerde… Duyarsızlık o kadar ileri boyutta ki kimse Gazze’nin bahsini açmadı. Kimse de hükümetleri bunun için zorlamadı. Filistin konusunda hamasette rakipsiz olan bizim medya ise, Gazze şöyle dursun 3,2 trilyon Dolar sanki Türkiye’ye geliyor gibi mutluydu…

Bencil, lümpen ve otokrat liderler dünyasında küresel ve bölgesel problemlerin çözümünü beklemek iyimserliktir. Çünkü problemler Trump ve benzeri adamların tafrasının hatırı için çözülemeyecek kadar ciddidir. Bu, Rusya-Ukrayna savaşı için söylediği büyük laflara karşı Putin’i masaya dahi oturtamamasından da anlaşılıyor. İstanbul’da zirve ihtimali için iki gün içinde demeç üzerine demeç vermesine rağmen sonucunun fiyasko olması da boşuna değil. Trump hava atacak diye kim masaya oturur?

Bu tarz liderlik, sadece üçüncü ülkelerin krizinde değil kendi krizinde de aynı akıbete uğradı. Çin, olabilecek en ağır ekonomik tehditlere rağmen umursamadı, ancak ABD geri adım atınca liderlerin değil heyetlerin görüşmesini kabul etti. Daha anlaşma dahi olmadan bir iki hafta içinde vergiler indi, sonra eşitlendi ve şimdi neredeyse başa dönüldü.

Trump öncesi dünya daha iyi değildi ama Trump sonrası dünya -hatta kendi ülkesi- eskisinden de kötü olacak. Üç yıl daha sabır ama Trump ve benzerleri amacına ulaşamadıkça herkesin sabrını daha fazla zorlayacak…