Geliyor gelmekte olan

Anneler gününde beklendi, gelmedi. Türkiye haftaya, terör örgütü PKK’nın 12’nci Kongresi’nde kendini feshetme kararı ile başladı. Duyuruya ilişkin fotoğraflar da yayınlandı. Fotoğraflarda önde yönetici isimler, hemen arkalarında kadınlar var.

PKK’nın açıklamasında, Kürt sorununun başlangıcı olarak Lozan Anlaşması ve 1924 Anayasası gösterilmiş. Kimileri bu vurgudan özellikle rahatsız oldu - ki hassasiyet gösterenler haklılar - ancak açıklamada ‘tüm dünyaya sosyalizm gelene kadar devam’ da deniyor. O nedenle açıklamada pek çok ifade kuyruğu dik tutmak için kullanılmış diye düşünüyorum.

***

Gelelim asıl meseleye. Son 25 senedir pek çok olumlu gelişmenin milletin aleyhine nasıl kullanıldığına pek çok kez şahit olduk.

Bu kez de benzer bir durum olabilir mi? Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum uzun bir X postu kaleme aldı. Uçum postunda, yeni bir başlangıç diyor ve ekliyor:

“Yeni dönem Türkiye’yi her bakımdan güçlendirecektir. Demokrasi ve hukuk alanında kapsamlı reformların yapılacağı, ulusal ve yurtsever demokrasi hukukunun somutlandığı yeni bir aşamaya geçileceği herkesin kabulündedir.

Görüldüğü üzere kurtuluşla başlayan, Cumhuriyetin ilanıyla tescillenen kuruluş sürecimiz, terörsüz Türkiye’ye geçişi takiben yeni anayasa başta olmak üzere kapsayıcı reformların yapılmasıyla tamamlanacaktır.”

Reform ve anayasa vurguları boşuna coşturmasın. Muhtemelen reformdan kastedilen, Cumhurbaşkanını birinci turda seçtirmeye dönük bir revizyon. Muhtemelen ‘yeni anayasada yüzde 50 şartı da aranmasın, ilk turda en çok oyu kim alırsa seçilsin’ denecek.

Buna itiraz edenler, barışa tuzak kuran vatan hainleri olarak damgalanacak.

***

Silah bırakma aşamasından sonra Türkiye vatandaşı olan örgüt üyeleri, Türkiye’ye dönebilecek mi? Suç işlemiş olanlar yargılanacak mı? Bunları henüz bilmiyoruz. Ancak ‘af’ denmese de terör zanlılarını da kapsayan bir infaz indiriminin geleceğini anlıyoruz.

Zurnanın zırt dediği yer burası. 19 Mart operasyonunda Ekrem İmamoğlu hem terör hem de yolsuzlukla suçlandı. Terörle suçlanmasına rağmen İBB’ye kayyum atanmadı. Kuşkusuz kamuoyu tepkisinin de etkisi var. Ama asıl meseleyi şimdi anlıyoruz. İmamoğlu hakkındaki terör suçlaması düşerse şaşırmamak lazım.

Sürecin başında, ‘Demirtaş’ın çıktığı, Öcalan’ın umut hakkından yararlandığı bir ortamda İmamoğlu zaten içeride kalamaz’ deniyordu. Böylece İmamoğlu’nun içeride tutulmasının taşları da döşenmiş oldu. İmamoğlu terör değil yolsuzluk zanlısı denecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la artık aşağı yukarı süresiz bir devam için engeller kaldırılmış olacak.